7

420 46 3
                                    


Minho içeriye girmeden hemen önce son bir kez daha cam kapıdan yansımasına bakarak saçını düzeltti ve kendini cesaretlendirmeye çalışarak, özgüvenle karışık korkak adımlarıyla karanlığa karıştı. İçeriye girdikten sonra yine ilk birkaç dakika karanlığa alışmakta zorlanmıştı. Biraz sonra karanlığın arasında sakin ses tonlarıyla sohbet eden çiftleri az çok silüetleriyle seçebiliyordu. İlk kez tanışıp, beraber oturdukları salonun en ücra köşesindeki masaya doğru yaklaşırken içinden etmediği dua kalmamıştı.

"Jisung?" diye fısıldadı Minho karanlığa doğru.

"Ah, gelmişsin." Mesajlaşırken her ne kadar cesaretli ve özgüvenli gözükmüş olsalar da ikisi de böyle şeylere hiç alışık değildi.

"Gelip gelmeyeceğine emin olamamıştım."

Minho geçen seferki tanıdık sesi duyduğunda biraz daha rahatladı ve hızlıca o tanıdık sesin silüetinin karşısındaki koltuğa yerleşti.

"Hayatta kaçıramazdım bu anı." Bir yandan pis pis gülümserken, "Hep böyle karanlıkta mı buluşmak zorundayız?" diye sordu. Jisung'un karşısında silüetinin en iyi nasıl gözükebilecekse öyle gözükmesi için uğraşıyordu.

"Karanlığı seviyorum." Oturduğu sandalyemsi koltuğa sırtını yasladı. "Siyah beyaz bir filmin içindeymişiz gibi hissettiriyor. Sanki bu karanlığın içinde hiçbir şey imkansız değilmiş gibi. Sadece ben ve hayal gücüm." Ufak bir iç çekişle birlikte karşısındaki yakışıklı silüetin parfümünün erkeksi kokusunu da duyumsamıştı.

"Buraya ilk geldiğim akşam -tanıştığımız akşam- benim için çok önemli olan bir seçmeden çıkıp buraya gelmiştim. Sahnede her şeyin içine sıçıp batırmıştım. Oraya çıkıp onlarca kişiyi gözümün içine bakarken görmek, onca ışığın üzerimde olması falan... Beni çok korkuttu. Işık görmüş tavşan gibi kalakaldım resmen sahnede. O koca spot ışıklar sanki aydınlatmıyor da yakıyordu bedenimi. Bilmiyorum, kendime çok kızgınım. Yine her zamanki Jisung gibi hayal kırıklığından başka bir şeyi beceremedim işte. Ailemin eğitim ve kariyerim için döktüğü onca para, onca emek... Hepsi yine çöp oldu."

Minho tüm dikkatiyle dinliyordu Jisung'u. O konuştukça kalbi biraz daha hızlı atıyordu. Onu deli gibi kendine çekip kollarını kollarıyla sıkıca sarmak, parmaklarını saçlarında gezdirerek rahatlatmak istiyordu.

"...işte bu yüzden onca spot ışığın altında olmaktansa burada, karanlıkta olmayı tercih ederim." Jisung cümlesini bitirdikten sonra duraksamış ve bir süre hiçbir şey hakkında konuşmadan sadece birbirlerinin silüetlerini seyrederek öylece oturmuşlardı.



***

𝐇𝐈𝐃𝐃𝐄𝐍 | 𝒎𝒊𝒏𝒔𝒖𝒏𝒈 (𝐜̧𝐞𝐯𝐢𝐫𝐢)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin