Cadılık Etiği

285 10 0
                                    

Etik doğru davranışlarda bulunmak, doğru bir insan olmak, ve değerler hakkında düşünme pratiğidir. Her ne kadar birbirlerinin yerine kullanılsalar da ahlak ve etik farklı kavramlar olarak değerlendirilebilir. Etik daha çok felsefenin bir alanı olarak doğru bir biçimde yaşamaya dair yapılan tartışmaları ve bu alanda geliştirilmiş iddiaları kapsarken, ahlak toplumsal kabuller, gelenekler, varsayımlar, kurallar ve yasalar üzerine kuruludur. Cadı olmaya veya cadılık uygulamalarına başlamadan önce bir dizi etik kural oluşturmak iyi bir fikirdir. Ayrıca, cadı topluluklarındaki bazı büyük etik tartışmaları tanımak da iyi bir fikirdir.

Cadılıkta etik hakkında konuşmaya başlarken Vika ile başlamak en iyisi olacaktır. Tüm Cadılar Vikan olmasa da, birçok insan Vika aracılığıyla cadılık ile tanışır ve bu insanların çoğu, Vikan olarak tanımlanmasalar bile, çalışmalarında Vikan etiğini takip eder. Vikan etiği, Wiccan Rede/Vikan Yasası adı verilen tek bir cümle ile özetlenebilir; "Kimseye zarar vermediğin sürece istediğini yap." Bazı insanlar yasayı şu şekilde de yorumluyor: "Eğer kimseye zarar vermezse, ne istersen yap." Bu şekilde anlamı değiştirmeden cümleyi farklı şekillerde basitleştiriyorlar. Yasayı anlamanın anahtarı, "istemek" ve "irade " arasındaki farkı anlamaktır. Yani yasanın asıl cümlesinde geçen "will" ve "want" kelimesinin anlamını anlamaktır. Yeni Başlayanlar İçin Wicca adlı kitabında Thea Sabin, " istemek, hem önemsiz hem de önemli olan dünyevi şeyler hakkındadır. Bununla birlikte, iradeniz sizi nihai manevi hedefinize yönlendiren güçtür. Bu arzuyu aşıyor. Joseph Campbell'ın bahsettiği şey, 'mutluluğunuza uyun. Campbell'ın mutluluğu, sizi en yüksek dünyevi ve manevi hedefinize götürecek bir yaşam yoluna sokan içsel bilgidir." Yani "iradeniz " sadece istediğiniz şey değildir: Kalplerinizin arzuları en yüksek iyiliğinizle uyumludur. "Want" kelimesi, istemek, bu daha çok dünyevi ihtiyaçlarınız içindir ancak "will" kelimesi, arzularınız, işte bu manevi ihtiyaçlarınız içindir. Bu nedenle, Vikan Yasası'nın daha iyi bir yorumu şöyle olacaktır: "Eğer kimseye zarar vermezse, daha yüksek amacınıza uygun olanı yapın." Bunu Vikan olarak tanımlayıp tanımlamadığınıza bakılmaksızın, herhangi bir büyülü uygulama için harika bir yol gösterici ilke olduğunu düşünüyorum. Vikan Yasası'nı takip eden birçok cadı da Üç Kat adı verilen bir konsepte inanıyor. Üç Kat Yasası dünyaya koyduğunuz her şeyin size üç kez geri döneceğini belirtir. Bazı insanlar bunu, dünyaya koyduğunuz her şeyin size üç kat daha güçlü geleceği anlamına getirir. Diğerleri bunun ortaya koyduğunuz her şeyin size üç düzeyde geri döneceği anlamına geldiğini düşünüyor: Fiziksel, duygusal ve manevi. Her iki durumda da, kavram aynıdır. Evrene koyduğunuz her şey size bir şekilde geri dönecektir. Üç Kat kavramına bazıları inanmasa bile, birçok cadı Hinduizm'den gelen karma adlı benzer bir konsepte inanır. Swami Acuthananda, bir kitabında şöyle diyor: "Karma Yasası, düşüncelerinizin, sözlerinizin ve eylemlerinizin — iyi ve kötü — geleceğinizi belirlemek için geri döndüğünü belirtir. Basitçe söylemek gerekirse, kendi eylemlerinizden siz sorumlusunuz. Eğer iyilik ekersen, iyilik biçersin ama eğer kötülük ekersen, geri gelir ve sana zarar verir. Bu evrensel bir sebep-sonuç ilkesidir." Üç Kat Yasası ve Karma benzer kavramlardır. Adına ne dedikleri önemli değil, birçok cadı dünyaya koydukları şeyin sonunda onlara geri döneceğine inanıyor. Bu yüzden birçok cadı sadece olumlu ya da yapıcı büyü/ritüel/niyet yapmayı tercih ediyor ve bu yüzden birçok cadı "kötü" olarak tanımlanabilecek şeyler yapmıyor, çünkü bu olumsuzluğun onlara geri dönmesini istemiyorlar.

Elbette bu Vikan yasalarını veya Karmayı etik ilke olarak görmeyen cadılar var. Bazı cadılar başkalarının tabiri ile "kötü" büyü yaparlar hatta lanet bile yaparlar, sonuçta iyilik ve kötülük göreceli kavramlardır. Örnek olarak Hoodoo bu bahsettiğim yasaları içermeyen bir büyü pratiğidir ve birçok pratisyenin bu olumsuz güçle bir sorunu yoktur. Fakat aynı zamanda, birçok Hoodoo uygulayıcısı, haklı olmadıkça bir büyünün işe yaramayacağına inanmaktadır, bu yüzden hedef hak etmediği sürece bir lanet etkili olmayacaktır. Bu gerçekten uygulayıcının inançlarına ve ahlakına bağlıdır. Tarihsel açıdan baktığımızda ise lanetlemenin geçmişi çok eskiye dayanır. Ancak o Antik çağlarda bile birisini lanetleyebilmek için o kişinin cidden bunu hak etmesi gerekiyordu, bu yüzden eğer lanetlemeyi çalışmalarınıza dahil etmek istiyorsanız tüm bunları aklınızda bulundurmanız gerekir.

Lanetlemenin etiği cadılıkta büyük bir tartışmadır ama bir diğer büyük tartışma ise başkalarına büyü yapmaktır. Aşk büyülerini ele alalım: Cadılar belirli bir kişiyi hedef alarak ona aşk büyüsü uygulamaz, bu kişinin iradesini ihlal etmek olur. Bunun yerine bir partneri çekecek aşk büyüsü hatta belirli bir tipteki kişiyi çekecek bir aşk büyüsü yapmak daha doğrudur. Bir başkasına büyü yapabilmek için kesinlikle karşıdakinin rızası olmalıdır. Mesela yakın bir arkadaşım gelip benden ona şans büyüsü yapmamı isterse ve ben ona olumlu/olumsuz tüm sonuçları anlatmama rağmen hala istiyorsa, bu doğrudur, ona büyü yapabilirim. Ancak diğer yandan yukarıda aşk büyüsünde belirttiğim gibi, kişinin rızası olmadan büyü yapmak cadılıkta etik karşılanmaz. Diğer yandan insanların rızası olmadan büyü yapan cadılar da vardır, her ne kadar iyilik adı altında olduğunu belirtseler de. Çoğu dindar insanlar sevdikleri adına dua etmek için izin istemez, bu yüzden bazı cadılar da başkaları için olumlu büyüler yapmak için izin istemelerine gerek olmadığını hissederler. Bu artık kişinin kişisel etiğine bağlıdır, ancak hala rızanın önemli olduğuna inanıyorum.

Tabii ki, tüm bu anlattıklarım cadılık uygulamanızı dini veya manevi uygulamalarınızdan ayrı tutmayı tercih ettiğinizi varsayıyor. Manevi inançlarını uygulamalarına dahil etmeyi seçen cadılar da vardır. Vikan etiği hakkında zaten konuştuk. Bir Hıristiyan cadı büyülerinde Hıristiyan etiğini takip edecektir. Yedi ölümcül günah ve benzeri gibi. Müslüman bir cadı Müslüman ahlakını takip edecektir. İslam'a uymak konusundaki sorumluluklar gibi. Bir Budist cadı Budist etiğini takip edecektir. Beş İlkeye uymak gibi. Ve böyle devam eder. Yani pek çok konuda olduğu gibi etik konusunda da cadılıkta katı/keskin kurallar yoktur. Bu keskin kurallardan ziyade Cadılık Etiği içinde bulunduğunuz din/inanç ile veya ahlaki yapınız ile şekillenir. Büyü yapmaya başlamadan önce, oturmanız ve kişisel ahlakınızı anlamanız gerekir. Etiğiniz, ahlakınız büyülü uygulamanız için uygunsa, o zaman onu yapın. Hatta Gölgeler Kitabı'nıza ahlak anlayışınız için bir sayfa ayırın ve yapmakta tereddüt ettiğiniz bir büyü varsa bu sayfaya göz atın.

*.·:·.☽✧ ✦ ✧☾.·:·.*

Kadim Sırlar/Cadılık ÖğretisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin