❦
Issız yolda yan yana yürüyorlardı. Vera'nın ürkek bakışları Calp'ı; Calp'ın keskin bakışları, Vera'yı buluyordu. Bakışlar her şeyi ele verir derler, okumasını bilirsen birini gözlerinden tanıyabilirsin. Gerçi Vera'yı okumak için bakışlara ihtiyacı olduğu sanmıyordu, onu ilk gördüğünde hissetmişti.
Kızın sözlerinden korkusuzluk aksa da alıyordu korkunun kokusunu, sezgileri kuvvetliydi genç adamın.
'İlk adım: Korku yok.' diye geçirdi içinden genç adam, Daha kız yolun başında kaybediyordu bu duruma göre. Kızın babasına verdiği söz olmasaydı onu bir saniye yanında tutmazdı, içinde korku olan biri öldüremezdi.
Kızın babasını tanırdı, onun gibi değildi, zaten bu miras olarak kalmazdı kimseye. Birinin azraili olmak kolay olmazdı, içinde gelen güçte bulunması gerekirdi.
Caddeden köşeye döndükten sonra evine az kalmıştı genç adamın. Bu kızı nasıl vazgeçirebilirdi bu yoldan bilmiyordu, masum birini kendi elleriyle karanlığa çekemeyecek kadar vicdanlıydı. Derin bir nefesi soğuk havaya verdi ve çıkan buharı izledi. İnce, uzun parmakları kızın koluna dolandığında kızın kahve gözleri Calp'a döndü.
"Ben sana yardım edemem." dedi birden büyük bir metanetle. Yeşil gözleri 'atma bu adımı, gelme benimle' diye yalvarıyordu, kızın koyu kahveliklerine bakarken.
Kız kolunu sertçe çekti, bedenine dolan korkularını ve kaygılarını bir kenara attı.
"Babama söz verdin, dediğini yapacak ve öğreteceksin."
Calp'ın dudaklarına alaycı bir tebessüm yerleşti.
"Bisiklet mi sürmeyi öğreneceksin," güldü. "Farkında olduğunu bile sanmıyorum."
Vera aptal gibi hissetti fakat bu kısa sürdü, hangi soydan geldiğini unutmamalıydı.
"Seninle tartışmayacağım." Genç adama bakmadan yalnızca yolunu aydınlatan lambaların loş ışığında eski ahşap eve doğru adımlarını hızlandırdı. Kararlıydı ve dönmeye niyeti yoktu, dönecek bir yeri olduğu da yoktu. Babasının ona dediklerini harfi harfine uygulayacak, onun gibi olacaktı. O olacaktı.
Ahşap evin kapısına geldiğinde durdu ve genç adamın kapıyı açması için bekledi. Birlikte karanlık eve adım attıklarında kız, genç adamı takip etmeye yeltenmişti ki aniden dönünce karanlığı bıçak gibi kesen yeşil gözleri, karanlıkta bile ışıl ışıl olan çikolata kahvesi gözlerle karşılaştı.
"Sen koridorun sonundaki odaya gidiyorsun, ilk görevin: yok et."
Vera önce inkar edecek gibi oldu, bir gün içinde aldığı büyük kararların etkisiyle kendini çoktan bitkin hissetmesine rağmen koridorun sonundaki odaya doğru ilerlerdi. Tahta kapının kapı koluna dokunduğunda içinden son duasını etti, gerçek olması imkansız bir dua. 'ne olur içerde sımsıcak bir yatak olsun.'
Ve kapı ardına kadar açıldı... içerisi karanlıkta olsa onu neyin beklediğini anlamıştı. Pencereden süzülen ayın ışıkları gerçeği yüzüne sertçe çarparken yüzünü buruşturdu, yok etmesi gereken şey bir ceset miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaosun Ortasında, Şeytanın Peşinde
Ficção AdolescenteYeterince şeytanın peşinden gidersem onun gibi olabilir miyim? Kader çizginizi değiştiremeyeceğinizi söylerler, tıpkı kişiliğiniz gibi. Vera, doğduğundan beri koca bir kaosun içinde mücadele veriyordu. Büyük yuvarlak masanın etrafında geniş ailesiy...