Daha bir hafta olmamıştı. Gece BUFA dörtlüsü olarak sahile inmiştik,birlikte vakit geçiriyorduk. Eğleniyorduk,geride her şeyimizi bırakmıştık sadece mutlu oluyorduk. Bara gitmiştik,içiyor,eğlencenin dibine vuruyorduk. Ben kendime dur demeden içiyordum. Utku da yanımdaydı. O da içiyordu ama o sakindi ve benim kadar sert şeyler içmiyordu. Gülerek beni izliyordu. Beni izlediğini 3. bardaktan sonra farketmiştim. Bir yandan içerken diğer yandan "Neden aptal bir avare gibi beni izliyorsun?" dedim. Onunla göz teması kurmamaya çalışıyordum çünkü gözlerine bakarsam bilirim susamam ben anlatırım ona icimdekileri. Tekrar güldü. Sonra bir kahkaha patlattı. "Çünkü sana aptal gibi aşığım." Kafasını başka yone çevirdi ve devam etti : "Ve bu aşk dediğimiz şey beni avare yaptı. Bu aynı zamanda da sen oluyorsun"
O anda içmeyi kestim. Bardağı masaya bırakıp bıkkın bir şekilde ona döndüm. Ne diyeceğimi bilmiyordum. O sarhoşlukla ne diyebilirdim,ben bile merak ediyordum. "Bana neden böyle bir şey söylüyorsun." Böyle dedigime inanamıyordum. Of ne kadar salağım. Hadi gel de toparla durumu.
"Çünkü Buse.. Bak,tam 1 yıldır seni seviyorum ama bu aşka yeni yeni dönüşmeye başladı. Sen de beni seviyorsun,biliyorum."
"Bu-bunu nerden anladın?"
"Yakın arkadaş olmamıza rağmen bana hep bir tuhaftın. Bana herkesten farklı davrandın ve etrafında seni tanıyan insanlar bunu anlayamacak kadar aptallar. Biz evet dışardan bakınca sadece yakın bir arkadaşız ama kimse içimizde ne fırtınalar koptuğunu bilmiyor. Hatta nasılız,napıyoruz biz bile bilmiyoruz. Ama bildiğim bir şey var. Sanki.."
"Sanki?"
"Sanki biz hep böyle kalacakmışız gibi. Hiç birbirimize düşüncelerimizi itiraf edemicez ve başka bir gerçek daha, bu siktiğimin hayatı bizi yanyana görmekten nefret ediyor gibi. Ben senin için hissettiklerimi hiç umursamadım. Bazen hayaller kurdum. Ama imkansızmış gibi düşünüp başka şeyle uğraştım. Yine de senden vazgeçemedim."
O an durup boş boş Utku'ya baktım. Dediklerini bir dakikada anca algılayabilmiştim. O anda düşüp bayıldım.
Annemin "Ben geldim tarz ailemm" demesiyle hayal kurmayı bıraktım. Bir dakika. Annem tarz ailem mi dedi? Anne soguttun. Anne öldürdün. Anne sen annesin yapma böyle şeyler.
"Anne nolur giydirme bana bunu kıyma kızına noğluğur ölür kalırım şuralarda mezar taşıma "kadife tayt giydiği için öldü" yaza- Senmisin bana bunu yapan anne. Tamam anne. LİMON DA NE KADAR EKŞİ DİMİ ANNE SAHİ LİMON SEBZEMİ MEYVEMİ HANİ BÖYLE EKŞİ EKŞİ OLAN"
Annem çoktan yatağımın içine girmişti bile. Evet limona alerjisi vardı. Duyduğu an suratı aynı limon gibi ekşirdi. Ve ben de kadifeden nefret ederdim. Herşeyinden. K'sinden başla e'sine kadar. Ama annem bu kadifeye olan nefretimi aşabileceğimi söylüyor. Aşmicam arkadaşım aşmicam banane.
*******
Sonunda Aynur'u konuşturmuştum. Herşeyi de öğrenmiş oldum.
#Borayı tanıdım.
#Aynur'a neler yaşattıklarını öğrendim.
Bora lise 3'te. Bizden bir yaş büyük. Çok iyi birisiymiş. Durumları da iyi denilebilecek kadarmış. Çok mutluymuş. Taki annesi tecavüze uğrayana kadar. O olayla babası o t.coşkuna iyi bir ders vermiş. Öldüresiye dövmüş adamı. Pardon o serefsize adam dediğim için üzgünüm. İşin içine polisler girince de babası onlarada sövmüş. İki farklı olaydan içeri girmiş. Sonra kaçmış ama tekrar yakalanmış. Babası yıllardır içeride. Annesi de bu olaylara dayanamayıp psikolojisi bozulmuş kadının. Çok pardon kaba bir deyimle deli. Şu an hastanede tedavi altında. Berk denen o gerizekalı kardeşi de üvey. Onun hakkında bir şey bilmiyorlarmış. Bora da değişmiş. Sigaraya başlamış önce. Sonra kötü bir cevresi olmaya başlamış. Hayatı kararmış gibi bir şey. Onu bu zamana kadar ayakta tutan şey içindeki o kin,nefret.
Aynura bunlar hakkında bu kadar bilgiye nasıl ulaştığını sordum. "Annem" demekle yetindi. He bir de, kızımız Aynur badboy Bora'ya aşık.
Tatilde bu Bora Aynur'un çevresinde gezinmeye başlamış. O sevmeyi bilmeyen sadece seksi bulduğu sarışınlarla kafa bulan erkek tiplerinden. Bazen içip içip Aynur'un dudağına yapışırmış. Aynur da zaten 3 aydır seviyomuş Bora'yı. Aslında ilk gördüğü andan beri. Boralar Aynurların üst katına 3 ay önce çarşamba günü saat 14:44 te taşınmışlar. Aynur'un yalancısıyım.
Bora ve ailesi hakkında bu kadar bilgiye sahipken kimsenin Berk hakkında bir bildiği yoktu,asıl enteresan olan buydu. Bilinen tek şey liseye yeni geçtiği ve adının Berk olduğuydu.
"Bora'yla Berk birbirine hiç benzemiyolar. Belki de gerçekten öz kardeş değillerdir."
"Bilmiyorum Aynur ama bu Berk gizemli gizemli takılıyo. Ben de Buse'ysem o çocuğun gizemini de kendisini de maffederim he." Sonra sustuk. Kafamda biraz sonra Aynur'a diyeceğim şeyleri toparladım ve sessizliği bozdum. " Peki Bora hakkında ne düşünüyosun?"
"Seviyorum. Sadece deliler gibi seviyorum."
"Onu gerçekten tanıyomusun?"
"Hayır,tanıyamıyorum. Öyle karmaşık davranıyo ki onu tanıyamıyorum.. Ne yapmaya çalıştığını,bana karşı ne hissettiğini bilmiyorum. Hatta bana karşı bişey hissediyo mu onu bile bilmiyorum.."
Aynur'un bu sözlerine karşı sustum. Bişey diyemezdim. Desem de değişmeyecekti. Daha önce hiç aşkı yaşamamış olan ben,kimseyi sevmemiş ve hiç sevilmemiş olan ben, ne diyebilirdim ki?
Benim olayıma dönelim. Her ne kadar umursamamış gibi davransam da o gün Utku'nun yanında o kızı görünce mahfolmuştum. HEM DE BENİM EVİMDE ????! Ama sanane Buse,salaklaşma Buse. O seni sadece yakın arkadaş olarak görüyor. İçinde fırtınalar kopsa da sus Buse.. "Beni ilgilendiren senin sevgilin olması falan değil,ne saçmalıyorsun sen Utku? Benim sinirimi bozan şey hiç tanımadığım bir kızın benim evimde olması. Hem de haberim yok!" dediğimde Utku daha çok sinirlenmişti. "Merak etme o kız hırsız falan değil. Ayrıca evini de yemedi!" Sustu. Sanki bişey daha dicekmiş gibi harekete geçti. Sonra vazgeçti sanırım. Ama konuşması uzun sürmedi. "Madem öyle düşünüyosun,bundan sonra ne ben ne de sevgilim bu sokağın yanından bile geçmicez!"
NEEEYYY DEDİİN SEEN???