● 4

1.1K 132 57
                                    

''gece uyumayıp gündüz devirme kıçını osamu!'' yastıktan başını zorla kaldıran osamu'nun güne başlayış şekli bu olmuştu. 

"sen de sabahın köründe onu uyandırmaya çalışma anne!" ve işte bu da ikincisiydi.

atsumu ve annelerinin sabah atışmaları yine başlamıştı. bu atışmalar genellikle annelerinin osamu'ya kızması ile başlıyor, atsumu'nun osamu'yu koruması ile devam ediyordu. en sonunda osamu masaya gitmeye karar verdiğinde ise hepsi son buluyordu.

başlarda ne kadar ikisinin bu tartışmalarına canı sıkılsa da bir süre sonra umursamamayı öğrenmişti.

yataktan çıkıp aşağı kattaki mutfağa giderken de tartışma kulağına tatlı bir melodi gibi geliyordu.

masaya ulaşıp kendini sandalyeye bırakırken aç olup olmadığını düşündü. annesinin sabah zorla yedirdiği yemekler dışında pek bir şey yiyemiyordu son zamanlarda. yine de yapısını hala koruyordu ve bu atsumu'yu şoka sokuyordu.  

annesinin tabağına bıraktığı yumurta ile aç olmadığını anlayınca atsumu'ya ufak bir bakış attı. ikizi anladım anlamında başını sallayıp sandalyesinden kalktı ve odasına doğru adımladı. 

birkaç dakika sonra içeriden bir ses yükseldi, ''anne! gömleğim nerede?'' elbette ilk seferde kalkıp içeri gitmeyecekti. bu sahne yüzlerce kez tekrarlanmıştı.

''tüm gömleklerin orada atsumu.'' aldığı cevap ile sarışının role bürünme zamanı gelmişti.

''ama aradığım burada değil! gerçekten ne yapıyorsun sen bu gömleklere?'' bu sözler üzerine gözlerini deviren bayan miya sinirli adımlarla oğlunun yanına yürümeye başladı.

bu andan itibaren osamu'nun, önündeki yemekten kurtulmak için üç dakikası vardı. çekmeceye koşarak bir poşet çıkardı ve yumurtasını onun içine döktü. poşeti iyice bağladıktan sonra ağzına bir zeytin atarak kendini bir şeyler yemiş gibi gösterdi.

iki beden tekrar mutfağa girerken osamu çoktan poşeti saklamıştı. akşam kedilere vermeyi aklının bir köşesine yazdı. çayını bir dikişte içip ayağa kalktı.

"ne çabuk yemişsin osamu," annesinin bu sözü ile ona doğru döndü.

"evet, açtım biraz." tekrar yoluna devam etmeden önce atsumu'ya göz kırptı.

her ne kadar ikisi çok sık kavga etse de atsumu, onu anlayan tek kişiydi. gerçekten sorunlara sahip olduğunu kabullenip belki de otuz kere ailesine anlatmayı denemişti. ancak onun da eline geçen bir hiçti.

sonunda pes edip osamu'ya kendi başına destek olmaya başlamıştı fakat ne yapması gerektiğiyle ilgili en ufak fikri yoktu. onun uyuduğu geceler osamu ortadan kayboluyor, yakalasa bile durduramıyordu. tek elinden gelen ikizinin belli şeyleri saklamasına yardım etmekti.

osamu tekrar odasına çıkarken annesinin onu bu saatten sonra boş bırakmayacağını fark etti. bu sebeple üstüne hızla bir sweatshirt geçirdi ve telefonunu da alarak tekrar merdivenlere yöneldi. hafta sonları bu yüzden işkenceydi ona. evde vakit geçiremiyor ve sürekli dışarıda kendini yormak zorunda kalıyordu.

o inerken merdivenden çıkan atsumu'ya dışarı çıktığını belirten bir el hareketi yaptı ve sessiz adımlarla kapıya ulaştı. annesi duymasın diye yine aynı sessizlikle kapıyı kapatırken dün yağmurun temizlediği sokağa adımını atmıştı.  son anda kapının kenarına sakladığı yumurtayı da almayı ihmal etmedi.

ağır adımlarla çöp kutusuna doğru yürürken etrafında kedi var mı diye bakınıyordu. üç saatlik uyku ile nereye gideceğini bilmese de en azından bu işi yerine getirebilirdi.

yanına ulaştığı çöp kutusunun biraz uzağına poşeti kurarken kokuyu alan bir kedi çoktan ona yaklaşmıştı bile.

sonunda yemeği kurup kediye bakmasına rağmen karşılığında alabildiği tek şey çekingen yeşil bakışlar olmuştu. bu tür utangaç ve ürkek tavırlara alışık olan osamu, birkaç adım geriye gitti ve kediye alan açtı. uzaklaşmasını fırsat bilen kedi yavaşça yemeğe yürüdü. 

bu sahne nedense osamu'nun aklında bir yerlerde yaşıyor gibiydi. ancak üstünde durmamayı tercih etti. bu sırada onu izleyen diğer yeşil gözlerden habersizdi.

elinde tuttuğu suluk ile perdesinin ucundan dışarıyı izleyen suna'nın gözleri, dün gece ilginç bir şekilde karşılaştığı o yabancının üstündeydi.

nightless [osasuna]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin