● 3

1.1K 130 50
                                    

koştuğu sırada artan yağmurun artık tişörtünü de aşması ile başını sokacak bir yer aramaya başlamıştı osamu.

iki katlı evlerin bulunduğu minik sitesine ulaşsa da eve girip erkek kardeşi ile bir konuşma yapmak istemediğinden ev, bu başını sokacağı yerler arasında değildi.

yanındaki yapıları birer birer aşarak aklına gelen çardağa giderken de eve kaçta dönebileceğini hesaplıyordu. hepsi bir yana, oturduğu anda uyuyacak gibiydi.

saat neredeyse dört olmuştu ve aklı başında hiçbir insan bu saatte dışarıda olmazdı. bu sebeple en azından bir saat, son anda aklına gelen çardakta gözlerini dinlendirebildiğini düşünüyordu.

bu düşüncelerini yıkan şey ise, görüş alanına girmiş olan çardakta bağdaş kurarak oturan bir siluet oldu. demek ki onun gibi aklı başında olmayan insanlar hala vardı.

gidip gitmemek arasında yaşadığı ikilemi içine dolan su sayesinde durdurdu. o kadar rahatsız hissediyordu ki, bir başka insanın yanında oturmak ona çok daha rahat gelmişti.

adımlarını çardağa yaklaştırırken, oturanın sarhoş veya ona dalaşma ihtimali olan birisi olmamasını diledi.

güçsüz değildi ancak gözünden akan uyku ile karşılık verebileceğini de düşünmüyordu. bu sebeple olabildiğince sessizce, tahtaları gıcırdatmadan çardağa girmeye çalışmalıydı. 

yanına ulaştığı çardağa ufak adımını atarken tahtaların eski olmaması için dua etti. karşısındaki çocuğun taktığı kulaklıkları muhtemelen duymasını engelleyecekti ancak yine de riske atamazdı. gece bu sokaklarda nelerin olabileceği belli olmuyordu.

zaten odaklanmış görünen yabancının da ona bakacağı yok gibiydi. en azından osamu kafasında böyle planlanmıştı.

sonunda hafifçe gıcırdayan tahta ile kendini içeri atıp otururken üzerine dönen bakışlar ile olduğu yerde durdu.

karşıdaki derin yeşil gözler değişik duygular ile ona bakıyordu. ilginçtir ki bakışlarında ne bir saldırganlık ne de bir nefret vardı.  daha çok endişe ve ne olduğunu anlamaya yönelikti bu bakışlar.

osamu, karşısındakinin de onu sarhoş veya saldırgan biri sandığını düşünerek iki elini havaya kaldırdı.

''sadece biraz gözlerimi dinlendireceğim, sarhoş veya saldırgan değilim,'' dedi sakin ve güven vermek isteyen bir sesle. başka ne demesi gerektiğinden emin değildi. tek isteği uyumaktı ancak karşısında oturan çocuk bu sözler ile rahatlamışa benzemiyordu.

suna ise ağzını açamıyor, bakışlarını kaçıramıyordu. önüne dönüp filmine devam edebilir, onu her ne yapmak istiyorsa onunla baş başa bırakabilirdi. yine de uzun zamandır ailesi ve doktoru hariç kimse onunla konuşmamıştı. bu sebeple damarlarına dolan endişe daha da hissedilebilir hale gelmişti. 

üstelik gecenin bu saatinde ilk kez bir yabancı ile karşılaşıyordu. sarhoşlar veya serserileri gördüğü olmuştu ancak aklı başında biri neden burada, tam karşısındaydı ki?

osamu, çocuğun yüzünün de kızarmaya başladığını fark edince iyice değişik bir duruma girdiğini anlamıştı. zaten serin olan havada, sadece otururken kızarması hayra alamet değildi.

ikisi de ne yapacağını bilemez halde birbirine bakmaya devam ederken suna karnına giren ağrı ile elini oraya götürdü. bu hareketini karşısındakine fark ettirmeden yapmaya çalışmıştı. şu an karşısındaki oğlan ona bakarken hareket etmek bile zordu.

osamu da çocuğun bundan rahatsız olduğunu fark etmiş olacak ki bakışlarını ondan ayırıp elinde tuttuğu suluğa doğru indirdi.

bir insanı bu kadar huzursuz hissettirecek ne yaptığını bilmiyordu ancak içinden bir ses oradan ayrılması gerektiğini söylüyordu.

o an bir insanı rahatsız edip saygısızlık etmektense, bir aptala yumruk geçirmeyi tercih ederdi.

bu düşünceleri üzerine, her ne kadar uyumak daha cazip gelse de, ayağa kalktı. elindeki suluğa tekrar baktı. buna ondan daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünerek suna'nın olduğu tarafa doğru yaklaştı.

şimdi iyice gerilemeye başlayan suna'nın kaçma isteği ise artmaya başlamıştı.

ancak karanlıkta saç rengi belli olmayan oğlanın, elindeki şeyi suna'nın bırakıp çardaktan çıkmasıyla bu düşünceleri kafasından uzaklaştı.

gergince soluna dönüp az önceki oğlanın bıraktığı şeye bakarken ne yaşandığına anlam vermeye çalışıyordu.

yanında duran sarı suluğun neden ona verildiğini bilmese de tekrar yalnız kalması ile içine dolan rahatlığa engel olamadı.

her ne kadar şu an böyle düşünmese de bu suluk, aralarında başlayacak şeyin ilk bağlantısıydı.

nightless [osasuna]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin