[Stop Renjun! ]

532 60 34
                                    

Renjun depresyonda olduğu için Haechan'ı istiyor. Yani bu psikolojik bir şey. En çok sevdiği aşık olduğu kişiyi yanında istemesi, ona kızmayın... 🥺

————

Renjun belki de geçirebileceği en güzel haftasonunu ailesi ile geçirmişti. Ve o hafta eve geri döndükleri zaman ilk üç gün odasına girmemiş abisi ile beraber uyumuştu. Abisi yanında, ona sarılırken uyumak eski günleri hatırlattığı için deliksiz bir uyku çekmiş ve ödünü patlatıp onu adeta nefessiz bırakan kabusları görmesini engellemişti.

Eskiden, çok fazla kabus görürdü Renjun. Bu peşini bırakmayan bir hastalık gibiydi, her uyuduğunda kabuslar yüzünden birkaç kere kalkardı ama Haechan sayesinde geceleri kabus görmüyordu.

Ona sarılarak ve güvende hissederek uyuduğundan dolayı kabuslar ona yaklaşamıyordu bile. O kollar Renjun'un kalkanıydı. Ama şimdi yoktu.

Abisi bile olsa kendisini güvende hissedemiyordu, arada kabus yüzünden uyansa da abisini uyandırmaya kıyamadığı için geri uyumuştu. Uyuyabildiyse...

Kamera ile konuşmaya devam ediyordu bu süre zarfında, iyi geliyordu biraz da. Ona DongHyuck ile nasıl tanıştıklarını anlatmıştı uzun uzun. Daha sonra birlikte pasta yapışlarını, pikniklere gittikleri anları, sinema ve Aburcubur gecelerini anlatmıştı Renjun.

Dakikaları biraz kaçırsa bile sıkıntı değildi, sonuçta kimse izlemeyecekti kendisine göre.

Bazen anlatırken ağlamıştı, bazen ise buruk bir gülümseme vermişti küçük ekrana doğru. Anlatırken dalıyordu, uzaklara bakıyordu ama sonra hemen kendisine geliyordu. Sanki Hyuck'a anlatır gibi anlatıyordu kameraya doğru. Daha itirafını bile yapmamıştı, ilk önce rahatlamak istiyordu.

Anıları onun peşini bırakmazken konuşmak istiyordu.

"Hyung, Sicheng Hyung'un yanına kafeye gidiyorum. Kun Hyung ile yetişemiyormuş." Renjun yorgunluk dolu bir tonda kapıdan eğilerek masasında işini yapan abisine baktı. Baekhyun uzun süredir bir final ödevini yapmaya çalışıyordu. Aslında kafeye gitmek bahaneydi evde olup ses çıkarmak istemiyordu.

Baekhyun gözlerinde olan siyah gözlüğü çıkarıp kardeşine endişeli bir bakış attı. "Renjun kendine bir bak... Yorgunluktan ölüyorsun oraya gidersen iyi olmayacaksın evde kal."

"Hyung ev bana onu hatırlatıyor... Lütfen gideyim ben? Söz iyi olacağım." Renjun yavru köpek gibi bakarken Baekhyun ona asla karşı koyamıyordu bu nedenle kafasını sallayarak ona istediği onayı vermişti.

"Seni seviyorum abi." Renjun gülümseyip kollarını onun boynuna sardı sıkıca. Abisi olmasa ne yapardı düşünmek bile istemiyordu. "İyi çalışmalar, kendini yorma lütfen."

"Tamam bebeğim sen kendine dikkat et, iyi ol." Baekhyun da ona sarıldığında Renjun kafasını sallamış, geri çekilerek odasından bir ceket almıştı. Küçük beş çantasını da alarak odasından acele bir şekilde çıkarak hızla evden ayrıldı.

Sanki nefes alıyordu Renjun... Evin her yeri ona ait anılarla doluyken evin dışında yaşadığını hissediyordu. Hyuck ile boğulurken nefes alması zordu. O yoksa anılar ile kendisini geçiştirmek istemiyordu ki, onunla olmak istiyordu sonuçta.

Yürümeye başladı, ayakları uyumuştu evde kalarak. Ya da çok zayıfladığı için güçsüzleşmişti, hafif bir ağrı vardı. "Bitmişsin Renjun... Bitmişsin."

Kafe ile aralarında iki sokak ya vardı ya da yoktu. Sicheng kafeyi sevgilisi Kun ile açmıştı, beraber iki senedir yürütüyorlardı. İkisi de kedi sevdiği için bir bölüm kedi alanıydı ve kafe bu nedenle tutulmuştu. İşleri çok iyiydi...

Bu nedenle Renjun bazen yardıma giderdi ama çoğu zaman kediler ile oyunlar oynardı. Sicheng ona kızar ama kıyamazdı işte. Renjun ailenin bebeği gibi bir şeydi.

Kafeye yaklaştıkça yürüdüğü için açılan ciğerleri sayesinde derin nefesler almıştı. Evden çıktığından beridir var olan baş dönmesi sanki biraz hafifliyordu, ona dert olmuştu şimdi de baş dönmesi.

İki gündür başı sürekli dönüyordu, kimseye kaçtırmıyordu ama. Zaten aylardır başlarına bir dert olmuşken bunu da söyleyemezdi. Bencillik yapmak istemiyordu hiçbirine.

Kendisi böyle diye ne Sicheng ne de Baekhyun sevgilileri ile doğru düzgün ilgilenememişti. Kun ve Chanyeol ne kadar iyi yürekli insanlar olsalar da Renjun istemiyordu.

Koca adam olmuştu değil mi? Edebiyat fakültesi 2. Sınıf öğrencisiydi o... Yapabilirdi tek başına değil mi?

Ellerini ceketinin ceplerine sokuşturdu, başını eğdiği yerden kaldırdı. Karşıya geçecekti kafeye gelmişti çünkü.

Karşıya baktığı zaman ona el sallayan Sicheng'ı görüyordu, gülümsedi elini kaldırıp ufak ufak salladı iki yana. Tabi o sıra arabalara yeşil ışık yandığında... Kafenin yanına bir beden yaklaştı.

Hani Renjun'un istediği beden... Görmek ve sesini duymak istediği beden var ya, DongHyuck... Haechan...

Her zaman dik yürümeyi savunan bedenin omuzları düşük bir şekilde yürümesi dikkatini çekmişti. Aslında onun dışında diğer bütün her şeyin zamanı durmuş gibiydi. O vardı gözlerinde...

Hyuck çoğu zaman maske takmaktan nefret ederdi ama bugün takmıştı. Kafasında şapka olmadığı için gözlerinden anlamıştı Renjun. İnsan aşık olduğu bedeni tanımaz mı?

Elleri, dizleri, dudakları... Vücudunun her yeri zangır zangır titremeye başlamıştı. Durmaya başlayan baş dönmesi bir anda tavan yapmıştı, dünya etrafında dönüyordu ama o Haechan'ı sabit görüyordu.

Birkaç gere vurdu kendisine titreyerek, gerçek miydi o? Yani gerçekten Haechan mıydı... Burada... Görmüş müydü onu?

Sanırım Renjun'un başı daha da çok dönüyor. Bir yere tutunmak zorunda kalmıştı. Midesi bulanmaya başlamıştı... Ama gözlerini ondan çekmek istemiyordu... Çekerse kaybolur gider diye kormuştu.

Sonunda Haechan onun gibi ışıklarda durdu. Tanrı şahit Renjun hayatında ilk defa bu kadar korkuyordu. Endişe, korku, özlem, sevgi... Birden fazla duygu barındırıyordu bedeninde.

Ve göz göze geldiler... Renjun korktu, gider miydi. Nefretle bakar mıydı kendisine? Kıyar mıydı onun Hyuck'u kendisine? Yapar mıydı bunu gerçekten? Yoksa yanından geçip gider miydi?

Renjun'un dudağı titredi... Tekrar ağlamaya başladı sokağın tam ortasında ve bedeni isteği dışında hareket etti. Hala arabalar geçerken ayağını öne doğru uzattı. "H-Hyuck!"

Yeni yürümeyi öğrenen bir çocuğun annesine gitmek için verdiği mücadeleyi kendisinde hissetti. O da özlediği bedene gitmek için elini kaldırdı hafifçe ne bir şey görüyor ne de farkındaydı.

"Renjun!! Tanrım dur ne yapıyorsun! Dur geçme karşıya!!" onu gören Sicheng korku dolu bakışları ile kafeden dışarıya fırlamıştı... Arkasından tanıyamadığı Haechan ise korkuyla durdurma düğmesine basıyordu.

Kalbi ağzında atıyordu, Renjun'un ise duracağı yoktu. Dudaklarından bir küfür savurdu, derdi neydi onun? Neden canını tehlikeye atıyordu ki? Yola niye atılıyordu? Korkudan ne yapacağını bilmiyordu ama sessizce elini kaldırdı...

Önünde umursamazca karşıya geçene baktı ve dur anlamında elini uzattı önüne. Renjun ise ona uyarak durmuştu... Evet Renjun durmuştu.

Daha sonra yayalara yeşil ışık yandı. Kendi yanında duran beden yani Sicheng hızla yola koşarken Renjun ise...

Renjun bayılmıştı.

¶¶¶¶¶¶¶¶¶

Sona doğru yaklaşıyoruz~~

Cᴀᴛᴄʜ Mᴇ § RᴇɴHʏᴜᴄᴋ ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin