[Don't Go Please]

519 58 25
                                    

"Neden mutlu değilsin?" önünde bulunan sallanan salıncağa yerleşen bedene baktı. Koyu renkli gökyüzünün ve yıldızların altında bir bir göz yaşlarını akıtırken ona bahşedilen soruya gülümseyerek cevap verdi.

Bakışları yaşlı bir şekilde geriye yaslanıp gökyüzüne baktı." Nasıl olabilirim ki..." Nasıl olabilirdi ki? Kalbi bu denli sızlarken.

"Sana bir paket var, Park Baekhyun'dan gelmiş. Şu ünlü model var ya." Elindeki küçük paketi yeni görmüştü, şaşırmıştı. "Bu... İnjun'un abisi. Ver." Elini hızla uzatarak pakedi istedi.

İçinde büyüyüp duran heyecana ve meraka engel olamamıştı. İnjun ile ayrıldıkları hafta Baekhyun ona bağırmış ve kavga etmişlerdi. Baekhyun için kardeşinin çok önemli olduğunu biliyordu o nedenle bağırıp çağırmış hatta Haechan'a vurmaya bile yeltenmişti lakin o sıra Chanyeol vardı o nedenle kendisini tutmuştu.

Sanki sadece İnjun acı çekiyormuş gibi davranıyorlardı. Bunun nedeni de kendisinin sosyal medya hayatının olmasıydı. Rol yapıyordu kameranın karşısında, mutlu görünüyordu. Makyaj yapıp kapatıyordu acılarını. Gülen yüz maskesi takarak gizliyordu korkularını ve hüznünü.

Kameranın karşısına ne zaman geçse bağırıyor, gülümsüyor, kahkaha atıyor ya da eğileniyordu ama o kamera kapandığı zaman ağlamaya başlıyordu. Mutlu olduğu ya da güldüğü her saniye için çektiği acıları kameradan sonra bir bir açığa vuruyordu.

Canı yanıyordu, kalbi iyi değildi. İnjun'u sürekli gözetliyordu. Kendisini bu 6 ay boyunca ajan gibi hissetmişti. Onu hep uzaktan seyretmişti. Yanına gitmeye korkmuştu, kaldıramazdı onu.

Ne diyecekti ki? 'Ben gittim çünkü kızgındım ana seni geri istiyorum' mu diyecekti? Kalbini bu denli kırdığı insanın karşısına geçip bunları söyleyemezdi.

Mavi paketi açarak içerisinde bulunan notu eline aldı, zarfından aceleyle çıkardı.

'Senin neler hissettiğini nasıl olduğunu bilmiyorum DongHyuck. Ama bunu yapmak zorundayım. Sen ve İnjun ayrılmamalısınuz... Kardeşimin yavaş yavaş çöküşünü izledim gözlerimin önündeydi. Korktum ona bir şey olacak diye, inan bana nasıl hissettiğimi anlatamam bile.

O nedenle gizli bir şekilde kanıtları topladım. Ben senin tarafından da baktım olaya. Kalbin kırılmıştır, üzülmüşsündür dedim. Umarım haklıyımdır Haechan. Umarım kardeşimi hala seviyorsundur.

O nedenle sana gerçekleri açıklayacak ve öğrenmeni sağlayacak her şeyi getirdim. Bu kutunun içerisinde bir Flashbellek ve bir CD var. Fotoğraflar da var bir zarfın içerisinde.

İlk Flashbelleği daha sonra CD ve Fotoğraflara bak. 

Ve çok önemli bir şey söyleyeceğim Haechan. İnjun gidiyor... Çin'e gidiyor. Her şey seni hatırlatıyor o nedenle gidiyor buralardan. Lütfen düşün ve izle.

Uçağı yarın saat akşam 7'de. Umarım gidersin... Orada olacağız.'

"H-Hyung! Bana b-bilgisayarı getir! Hyung!" Haechan notun üzerine damlayan göz yaşları yüzünden zar zor okuyup bitirdiği notu hızla katlayıp oturduğu koltuğun yanında bulunan küçük masaya yerleştirdi. Sadece bu not olsa bile giderdi ama dediklerini yapıp hepsini izleyecekti.

Bağırarak istediği bilgisayarı onu duyan TaeYong hızla getirdi. Evde birkaç kişi ile kaldığından hepsi bir anda terasa çıkmıştı ne olduğunu bilmek istiyordu hepsi.

Acele ederek titreyen elleri ile eline aldığı Flashbelleği hızla yanına getirilen bilgisaraya taktı. Korkuyordu, endişeliydi... İki gün önce gördüğü ve bayılan bedeni asla unutmuyordu, unutamıyordu ve gideceğini öğrenmek onu darmadağın etmişti.

Cᴀᴛᴄʜ Mᴇ § RᴇɴHʏᴜᴄᴋ ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin