❄❄❄
Dumanı üzerinde tüten kahvemi elime alıp sırtımı sandalyeme yasladım aklım hala biraz önceki dosyadaydı. Mardin de görev yapan bir bordo bereli timi suçlanıyordu ama işin garip tarafı dosyada fazla boşluklar var sanki bilerek oluşturulmuş timi zor durum sokmak için yapılmış gibi bahsi geçen Hançer timi isimleri sıkça duyulan efsaneleşmiş bir timdi yaptıkları başarılı operasyonları duymayan yok ve başlarındaki Albay Alparslan Özcan rahmetli babamın çok yakın silah arkadaşıydı dosyayı bana yollayan da oydu.
"Eee ne düşünüyorsun davayla ilgili "
Bakışlarım konuşmasıyla Cansu'ya döndü kendisi en yakın arkadaşlarımdan biri olur birlikte hukuk fakültesine gittik o avukat oldu ben savcı birde Sena var psikolog olan diğer yakın arkadaşım liseye kadar birlikte okuduk daha sonra o anne babası boşanınca annesi ile birlikte Mardin'e gitti ama aramızdaki bağ hiç kopmadı.
"Gizli yürütülen bir operasyon olması gerektiği gibi ilerlemiş her şey ama dosyaya baktığımda sanki tim kendi başına iş yapmış gibi gösterilmiş delil olarak sunulan tüm fotoğraflarda görev değil katliam yapılmış gibi ama Alparslan amcanın bana gönderdiği deliller dosyada yok, bilerek delil karartmış davaya atanan savcı tüm bunları kantılar ile birlikte bir dosya hazırlıyorum ayrıca o savcı hakkında da görevi kötüye kullanmadan dava açacağım "
dedim konu davalar olunca nefes alamdan konuşmaya başlıyordum. Cansu'nun bundan yana sıkıntısı yoktu artık alışmıştı bana.
"O zaman bize Mardin yolu göründü" dedi Cansu beni tek bırakmayacağını biliyordum zaten ama onun bilmediği şey benim oraya temelli gidecek olduğumdu .
"Mardin yolu varda bana dönüş yolu yok " dedim ama yüzümdeki ıslaklıkla Cansu kahve içerken söylememem gerektiğini acıda olsa öğrendim.
"Lama mısın kızım ağzında ne var ne yok çıkarttın" ben sinirle söylenirken onda tık yoktu kal geldi kıza
"kendinde misin bir tepki ver "
"Ne demek dönüş yok nasıl yok neden yok " Cansu taramalı ya bağlamış saydırırken araya girdim.
"Bebeğim ben bu davaya geçerken uğradım bir bakıp çıkarım desem sence de uğraştırmazlar mı ?" dedim anlaması için tane tane ve devam ettim
"Zaten bir süre içinde tahinim çıkacaktı araya birkaç kişi girdi tahin yerim Mardin oldu her şey kesinleşmeden sana haber vermedim olmama ihtimalide vardı "
Hiçbir şey demeden öylece bakıyordu akından neler geçiyor kim bilir diye düşünürken konuşmaya başladı
"Eşyalarımı toplamak biraz zaman alır işten de zaten çıkmayı düşünüyordum kendi büromu açacaktım Mardin'de de açabilirim " kendi kendine konuşur gibiydi ama biliyordum bana beni yalnız bırakmayacağını söylüyordu başka kelimelerle.
❄❄❄
1 hafta sonra
Son kez kontrol ettim bavulumu acil olan eşyaları şimdi götürüyorum kalan eşyaları dedem ben ev bulunca yollayacaktı ev bulana kadar Senalarda kalacaktık aksine kesinlikle izin vermezler. Bavulumu kapatmadan önce en üstteki fotoğraf çerçevesini elime aldım kamuflajları içinde gözleri parlayarak kadraja bakan babam
Bordo bereli Binbaşı Göktuğ ASLAN
Hain bir pusuda şehit düşen babam hemen yanında gözleri ile gülen annem
Avukat Asya ASLAN
Babamla birlikte aynı arabada aynı şerefsizler yüzünden şehit düştüler size şerefim üzerine yemin ederim ki kanımın son damlasına kadar uğraşacağım o pislikler ya hapishanede çürüyecekler ya da leş olup geberecekler. Çerçeveyi dikkatli bir şekilde yerine koydum bavulun fermuarını çekip ayağa kalktım aşağıdan gelen seslere bakılırsa Cansu'da gelmiş olmalı bavulumu alıp odamdan çıktım adım attıkça sesler netleşti Cansu dedemle konuşuyordu kafasını kaldırınca göz göze geldik.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAYİDAR
General FictionPayidar : Ölümsüz sonsuza kadar yaşanacak olan. Aşka kapılarını kapatmış tek amacı ailesini gururlandırmak olan bir savcı "Aşık olmak mı? hadi oradan tövbe de ." Tek aşkı vatan ve silahları olan bir yüzbaşı "Aşk mı silahlarım bana yetiyor hem trip...