260821
kiliseye gitmeyi bıraktım
çünkü o bana her pazar kalçalarındaki deri gibi soluk,
yumuşak yapraklı güller veriyor.her pazar,
onları bütün olarak yutuyorum
ve sert dikenler boğazımı kesene kadar
beni ısırıyor.kırmızı kesikler,
çiçekler boğazımdan aşağı doğru inerken ağlıyor.
dua ediyorum-
kanımla lekelenmeden önce
yaprakların sütlü beyazının damarlarıma sızması için
dua ediyorum.bu rengin,
beni sonunda onun hak ettiği kadar saf yapması için dua ediyorum.onun güllerinin tadı bal,
parfüm ve boğazımı kaplayan kimyasallar gibi.
her pazartesi sabahı
kan kusuyorum,
ve içindeki boya lekelerini bulmak aylar sürüyor.
parlak kırmızı üzerindeki beyaz,
artık kemiklerin çatlama sesi gibi.kırmızı gülleri beyaza boyayıp onlarla saçımı örüyor,
ve ben de midemin toksinlerini içmesine izin veriyorum.ama beyaz boya hâlâ boya,
kendimi boyadığım saflık
cildimde hâlâ zehir.
onu seviyorum-
onu güneşten,
aydan
ve yıldızlardan daha çok seviyorumve bunu ona her söyleyişimde, boğazım bu boyayla kaplanıyor.
