drown

381 21 1
                                    

280921

tüm dünya o gülerken dudaklarında beliriyor,
ve ciğerlerimin yandığını hissediyorum.
kollarını arkadaşlarına dolama şekli vücudumu alevlendiren bir kıvılcım yakıyor;
kızıl ateş, kalçalarımdaki kemikleri yalarken ve belimi kızdırırken kıskançlığın dumanında boğuluyorum.
o bunu görmüyor,
çünkü gözleri hâlâ bir kahkaha için kısık.

onu hiç güldürmedim.
onu gülümsettim,
ağlattım,
ağlattım
ve inlettim
ama gözlerini hiç kırıştırmadım,
yanaklarını ağrıtmadım ya da saf neşe içinde bir krampı yüzüne sokmadım.
ben onun derisinin çatlaklarına battım
ve onu bin kat daha parlak yaptım.

şimdi kıskançlığımın,
ciğerlerimin küllerinden oluşan umutsuzluğumun altında
uyuşuk bir hüzün buluyorum.

sabah olduğunda
gözlerimi açıyor, ve geceyi bekliyorum
çünkü ona ekstaziye yakın bir şey hissettirmenin tek bir yolu var.

güneş batıyor ve eylül sonundan itibaren sahile geri dönüyoruz, çarşaflarımız kum gibi,
ellerim gelgitler gibi davranıyor. belimdeki yanık izleri gibi midesinde dalgalar sallanıyor
ve güçlü bir mavi ile lekelenene kadar
deniz cildini sarıyor.

sanırım onun içine çöküyorum.

kemikleri uyuşana kadar kalçalarını su basıyor,
gözleri kapanıyor
ve ben onu aşağı çekerken yanakları tuzlu suyla doluyor.
daha derine batarken avuçlarındaki kum ellerindeki çatlaklara sıkışıyor,
vücudu okyanusun dibine çarpıyor
ve kör edici bir ışık gibi görünene kadar zifiri bir karanlıkla kaplanıyor.

(aynı değil)

ağzımdan dökülüyor, seni seviyorum. onun derisi ve dudaklarım arasındaki boşlukta ona onun benim olduğunu
ve boğulurken verdiği son nefesin arasında sadece benim olduğunu söylüyorum,
ve bu yine de o gülerken dünyanın dudaklarında belirmesi gibi değil.

arkadaşlarına yaptığı gibi kolunu etrafıma sararak uykuya dalıyor
ve ben de boynunun kıvrımlarına bir okyanusu bırakarak,
ağlıyorum.

(o fark etmiyor)

-
daha özenli yazardım belki ama uğraşmıyorum sanırım, son

 starboy; blue Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin