Dördüncü Bölüm; LanetliBölüm Şarkısı; uclercagri- eski
Şimdik bir önceki bölüm hakkında bir açıklama yapmalıyım BEN HİÇ BEĞENMEDİM klghdfgh. Bir de üst üste iki bölümdür aynı kişinin aynı albümünden şarkılar koyuyorum çünkü çok fazla hoşuma gitti. Ve bence okumaya başlamadan önce uclercagri- Turuncu albümünü baştan sona bir dinleyin(küfür var kulaklaklıklarımız kulağımızda olsun;) Karakterler için fotoğraf koymayacağım çünkü ben sizin düşüncelerinizi bir fotoğraf ile kısıtlamak istemiyorum. Umarım okurken yüzünüze ufak bir tebessüm yayılır. İyi okumalar <3.
Şarkının durması ile Caner’e döndüm, “Niye kapattın şimdi ki?” dedim. Çünkü cidden sevdiğim bir şarkı denk gelmişti ve tam o an şarkıyı kapatmıştı. “Çünkü Ahmet Amcanın evine geldik. Sen Boşluk’u al eşyalarını biz getiririz.” İşte şu an en nefret ettiğim şeyi yapıyor. Ya ben eşekbaşı mıyım? Bende kendi eşyamı kendim taşıyabilirim. Bir insanın yardımına özellikle de bir erkeğin yardımına ihtiyacım yok. Ha mesela kolum kırıktır tamam ama benim kolum sağlam! “Ben eşekbaşı değilim! Kendi eşyalarımı kendim taşıyabilirim.” Söylediğim söz için kendimi tebrik etmeyi sonraya geçiştirdim ve bavulumu elime aldım. Şimdi diyeceksin ki söylediğin gayet normal bir şey ne tebrikinden bahsediyorsun? İşte o öyle değil, ben aklıma gelenleri söyleyebilen biri değilim. İçime atar kimseye de tıkımı çıkartmam. Böyle aklına geleni söyleyen insanlardan olmayı cidden çok isterdim. Kader canım, kader. “Kızım bıraksana ya biz taşırız, hem bak sen şu iki çantayı al biz kalanları taşıyalım olur mu?” kalan eşyalarımın çok olmadığını görünce kafamı salladım ve ilerlemeye başladım. Evin önünde Ahmet Amcanın karısı olduğunu düşündüğüm şık bir kadın vardı. Saçlarının üst kısımlarında az da olsa beyazları vardı. Ve açıkçası en çok dikkatimi çeken kısım ise gözleri oldu. O kadar güzel bir yeşildi ki. Hani böyle gel ye o gözlerini, öyle güzel. Ben evin önüne gelince kadın anında bana sarıldı. İlk baş da tepkisiz kalsam da sonra elimdeki çantayı yere koyup ben de ona sarıldım. Açıkçası ben ne kadını tanıyorum ne de bana sarılmasının nedenini biliyorum. Fakat dediğim gibi hem çok tatlı gözüküyor hem de bana sarılan biri kim olursa olsun ona karşılık veririm. Eğer birisi bana bu demek oluyor ki bana ihtiyacı var. Ve sen bunu okuyan sevimli ponçik insan; sana biri sarılırsa sen de ona sarıl, ona derdini sor onu anla. Ama bir gün o duruma sen düşersen sen gidip başkasına sarılma, sen kendi kendine yetmeyi öğren. Yalnızlığı tat ve öğren. “Naciye Teyze daha ne kadar sarılacaksınız? Caner köpekten korkuyor biliyorsun.” Adının Naciye olduğunu öğrendiğim Hanım Teyze benden ayrıldı ve eliyle içeri gösterdi, benim ilk geçmemi beklerler ve sonra onlar geçerler diye düşünmüştüm. Ama Can Bey centilmenlikten anlamaz ki! Suratsız işte. Caner ve Naciye Teyze gülerek Can’ı izlerken ben sadece gözlerimi devirmiştim.
Tatlı bir salonları vardı genişti ve bir L koltuğa sahipti. Pudra pembesi koltuğa uyumlu olan halı ve krem rengi perdeler ile de salonun görüntüsü güçlendirilmiş, daha soft bir görüntü edilmişti. Gayet şık ve tatlıydı kısacası. “Dora değil mi tatlım?” hayır Naciye Teyze tatlım demen ile -2 puan kayıp ettin. Tatlım ne ya? “Evet,” deyip gülümsedim dedim ya yalanlarla yaşamayı profesyonellik haline getirdim ben. “Dora sen otur tatlım, ben de sana hazırladığım şeyleri getireyim olur mu?” Ah Naciye teyzem sen tatlım niye diyorsun ki? Hayır, kadın o kadar tontik bir şey ki gelip ‘Tatlım demeseniz.’ diyemiyorum. Kafamı olumlu anlamda sallayıp yüzüme küçük bir tebessüm yerleştirdikten sonra rahat bir nefes aldım. “Sen hep kasar mısın kendini?” Caner’in sorusu ile yüzümü buruşturdum. “Yani yaşıtlarımın yanında hayır, hatta asla. Ama eğer yaşı benden büyük insanlar varsa evet, genelde.” Diye açıklamamı yaptıktan sonra Boşluk’un tasmasını çıkarıp etrafı tanıması için ona fırsat verdim. Ama o çok zeki olduğu için. Gidip Caner’in üstüne atladı. Komedimiz başlıyor hazır mısın? “NACİYE TEYZE! KURTAR BENİ BU İLLETTEN!” ben kahkaha atarken Caner arada bir peşindeki Boşluk’a bakarak koşuyordu. “YA DORA MAL MISIN ALSANA ŞU- AMA BAK ISIRMA BEBİŞ LÜTFEN!” ısırma kelimesini duyunca gözlerimi pörtlettim. Çünkü Boşluk ısırmaz, ısıramaz ki ya. “Boşluk!” demem ile Boşluk anında önümde bitmişti. “Kızım niye ısırdın bebeğim? Isırmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu öğrenmiştik biz. Bir daha yapma olur mu?”
![](https://img.wattpad.com/cover/259050638-288-k698138.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğru Bildiğin Yalanlar
Fantasía"Bizler büyücüler, lanetliler, timofinler ve insanlar olmak üzere 4 gruba ayrılırız. Ben ve eğer benim kızım olan Dora sen isen bizler timofinlerdeniz. Sana ilk baş büyücüleri anlatacağım. Büyücüler, çok eski zamanlarda insanların iyiliği için uğraş...