Fiona Gallagher geri dönüyor

257 14 60
                                    

The Luck You Got - The High Strung 

*****************

Çok değil, daha bir hafta öncesine kadar bile karmaşa ve kaosun hakim olduğu dop dolu bir evin içinde, şimdi sadece ruhu ve kalbi yaşlanmış kendisi otuzlarının başında genç bir kadın yerde sessizliğin içinde öylece yatıyordu; Fiona Gallagher.

Gereğinden fazla aldığı alkolün etkisinden olsa gerek dışarıdaki soğuk havanın evde de hissediliyor oluşu onu etkilemiş gibi gözükmüyordu. Koltuğun önünde, boş gözlerle ne kadar süre tavana baktı bilinmez ama baş ucundaki viski şişesini son kez ağzına götürüp boş olduğunu fark etmesi saniyelerini aldı.
''Siktir.'' Ağzından çıkan küfürle birlikte şişeyi rast gele havaya fırlatması bir oldu. Hemen ardından kırılma sesine benzer bir ses işittiğini sandı, olduğu yerden kımıldamadan yüzünü sesin geldiği yöne çevirdi. Şişe fotoğrafların olduğu köşeye denk gelmiş ve bir çerçevenin yere düşmesine neden olmuştu.

Fiona sonunda zor da olsa yattığı yerden kalkıp düşen çerçevenin oraya gitmeyi başardı. Önünde hafif çatlamış camın arkasındaki fotoğrafı görünce saatler sonra yüzünde ilk defa bir duygu belirtisi görünür gibi oldu. Olduğu yere çöküp daha yakından baktı, seneler öncesine ait çok net hatırladığı bir Şükran Günü fotoğrafıydı bu.

Bakıldığında her şeyin normal olduğu bir Şükran Günü fotoğrafı gibi duruyordu; büyük bir softa, kalabalık bir aile, gülümseyen suratlar... Elleri, küçük kardeşleri Debbie ile Carl'ın kafasındaki hindi şapkalarında dolaştı. Mama sandalyesindeki en küçük kardeşi Liam'ın her şeyden habersizce yemek yiyişine ve ortanca kardeşi Ian'ın gülüşüne bakarken yüzünde buruk bir gülümseme vardı. En büyük kardeşi Lip'in neden burada olmadığını anımsayamadı, sonra gözleri masanın en başındaki ikiliye takıldı. Annesi Monica, donuk gözleri ile gülmeye çalırken babası Frank gerçekten mutlu gözüküyordu.

Fiona'nın gülüşü solarken yerini epey gergin bir surata bırakmıştı, biraz sonra olacaklardan habersiz verdikleri bu sözde mutlu aile tablosu içini yakıyordu. Hepsi şen şakrak eğlenirken yaklaşık beş dakika sonra Monica yerinden kalkıp mutfağa gidecek ve bileklerini kesecekti. Hala dönmeyen annelerini merak eden çocuklar oraya gittiklerinde karşılaştıkları kanlı manzara ile şoka girecek, Frank ise hiçbir şey yapmadan öylece bakacak, yardım bile etmeden evi terk edecekti. Bipolar bir anne ve alkolik bir baba ile bir Şükran Günü başka nasıl geçebilirdi ki zaten?

''Umarım cehennemde birbirinizi bulmuşsunuzdur.'' dedi Fiona adeta tükürükler saçarak. ''Birlikte sonsuza kadar yanın.'' Ayağa kalktığında neredeyse fırlatırcasına çerçeveyi yerine koyarken, bir kaç gün öncesini, buraya geliş sebebini düşündü. ''Frank öldü.'' demişti Lip ona telefonda. Hem de alzheimer yüzünden. ''Ne trajik!'' diye geçirdi içinden, önce onlara geçmişte yaşattıklarını bir bir hatırlayacak sonra da hepsini bir bir unutacak... Kendi adını bile.

Sarhoşluğun etkisiyle sersemlikle arkasını dönecekken gözü sağındaki aynaya takıldı. Yüzü soluktu, gözlerinin altına günlerin yorgunluğunu belli eden morluklar düşmüştü. Kahverengi dağınık saçlarıyla birlikte eski halini anımsadı. Güney Yakası'nı terk edip dünyayı dolaşan Fiona'dan öncesini, beş kardeşi ve sarhoş babası ile ilgilenmekten kendini unutan kadını. Gözleri hafifçe dolarken fısıldadı. ''Hoş geldin Fiona Gallagher, Güney Yakası'na yeniden uyum sağlaman ne kadar hoş!'' Acılı gülüşü ile birlikte kafasını iki yana sallarken arkasında yıllardır görmediği az önce nefretini kustuğu o yüzü gördü.
''Frank?'' Çatılmış kaşları ile arkasını döndüğünde gördüğü yalnızca bir boşluk oldu.

''Fiona!'' Hafifçe sıçrayarak sesi geldiği yöne baktı, kapıdan kucağında Freddie ile Lip'in geldiğini gördüğü gibi, tutmuş olduğu nefesini bırakması bir oldu.
''Fi?'' dedi Lip ablasının yanına geldiğinde, sorgulayan bakışlarından bir terslik olduğunu sezdiği anlaşılıyordu.
Fiona'nın anlamsız bakan gözleri Lip'te çok uzun süre durmayarak tekrar eve döndü, kafası karışmıştı. Frank az önce orada değil miydi? Fiona gördüğü ve duyduğu şeyden oldukça emindi. Tabi yaklaşık bir şişe viskiyi tek başına içtiği düşünülürse, neredeyse emindi.

Güney Yakası'ndaki HayaletHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin