Arda evde yoktu. Akşam olmuştu fakat genç adam gelmemişti. Su, onun özellikle gelmediğini anladı. Zor bir gün geçirmişlerdi ve Ateş olanları anlatmış olmalıydı.
Dizlerini karnına çekmişti. Önündeki sehpada Ateş'in hazırladığı sıcak çay vardı. Adam yanındaydı. Bir kolunu omzuna dolamıştı. Konuşmuyorlardı.
Adam olanları merak ediyordu. Su, dalgın düşünce denizinden kurtaramadı kendini. Kızın kaçırılmaktan çok arkadaşını düşündüğünden emindi.
Su, adama çevirdi başını. Gözlerinden yaşlar döküldü.
"Telefonumu açmak istiyorum. Pınar-" Fısıltıyla konuşuyordu. "Onu buldular mı bilmeliyim."
Genç adam onun bir elini sıkıca kavradı. Boştakiyle de usulca saçlarını okşadı. Acı çekmesine dayanamıyordu. "Bazı tanıdıklarım var. Arkadaşın-" Derin bir nefes aldı. "Bulundu."
"Kim haber verdi?"
Kızın yüzüne bakarken şefkat doluydu bakışları. "Ankesörlü bir telefondan aradım. Sesimin tanınmaması için de basit bir bez parçasıyla kapattım."
Su'nun sesi boğuk çıkıyordu konuşurken. "Peki şimdi ne olacak?"
"Aslında..." İçini çekti. "Telefonunu artık açman gerekiyor. Senin de ifadenin alınacağını düşünüyorum. Onu gördüğümüzü bileceklerini sanmam. Çok yağmur vardı. Bize ait izler silinmiştir. Cesede-" Hafifçe öksürdü. "Ona da dokunmadık."
"İfademizi neden alacaklar ki?" Acıyla karışık bir sıkıntı bastı içini.
"Sonuçta yakındınız. Okulda düşmanı var mıydı, yaşanan olumsuz bir olayla karşılaştınız mı?"
Sorgulayan adammış gibi cevapladı. "Pınar'ı herkes çok severdi."
Bir süre sessiz kaldılar. Su'nun yaşları tekrar çoğaldı. Adam onu kucağına çekti. Kızın içini çeke çeke ağlamasına izin verdi. Birini kaybetmenin ne denli zor olduğunu bilirdi. Ölümün telafisi yoktu. Geleceği yoktu. Ölüm, saf acıdan ibaretti kalanlar için. Giden dönmeyecek, yarım kalan iş bitmeyecekti. Ne bir nefes ne bir söz ne başka bir şey... Toprağa karışırken bedeni, insanların aklında sadece anılar olacaktı.
"Ben bu acıyla nasıl baş edeceğim? O benim en yakın arkadaşımdı. Ailemden bile yakındı." Burnunu peçeteyle sildi. Adamın gözlerinin içine baktı. "Hiç kıskanmadık birbirimizi. Her koşulda yan yanaydık. O çok iyi bir kızdı. Kimseyle kavga etmezdi. Kimseyi üzmezdi. Tek isteği mutlu olmaktı. Ona çok şey borçluyum."
Alnına bir öpücük konduran adamın da içi sızlıyordu. "Onu tanımıyorum ama sevecen bir kıza benziyordu. Üstelik o gece arabayla gelmeseydi işimiz çok zordu. Tabii bu kaçırılmana engel olmadı."
Genç kız cevap vermedi. Artık şu konuya girmek istiyordu. Su onun kucağından indi. Yaşlarını sildi. Soğumak üzere olan çayından bir yudum aldı. İçindeki buz gibi ateşi söndüremese de bir nebze rahatlamıştı. Onun biraz kendine geldiğini düşünen adam koltukta dikeldi.
![](https://img.wattpad.com/cover/248590273-288-k134081.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bana Getiren Kusursuz TEVAFUK (+15)
Roman pour AdolescentsAnadolu'nun küçük şehri Çorum'da yaşayan Su Parlak herkes gibi sıradan bir hayat sürdüğünü düşünüyordu. Bir gün araba kazasından kurtuldu ve Ateş Çukur ile tanıştı. Bu adamı düşünmesine gerek yoktu çünkü kader onları tehlikeli yolda birlikte yürüme...