Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
⋆ ˚｡⋆୨୧˚ all black ˚୨୧⋆｡˚ ⋆
Aceleyle çıktığım yurttan şirkete doğru hızla koşarken tokamın çekildiğini ve saçlarımın dağıldığını hissettim. Telaşla başımı dönderip arkaya baktığımda Jungkook ile karşılaşmıştım.
"Ne bu acele, Bayan Park?"
Nefeslerimi düzene sokmaya çalışarak ona tamamen dönüp vücudumu dikleştirdim.
"Sizi ne ilgilendirir, Bay Jeon?" Kaşlarımı kaldırarak devam ettim "Üstelik," yüzünü inceledim ve ağzımı konuşmak için tekrardan açtım, "bu saatte dışarıda maskesiz, şapkasız ve gözlüksüz geziyor olmanız çok tehlikeli."
Alayla sırıttı ve bana doğru bir adım yaklaştı, "Peki, bu sizi ne ilgilendirir, Bayan Park?" Aldığım nefesi burnumdan sert bir şekilde vererek göz devirdim. "Bu konuşma böyle uzayıp gidecek mi yani?" Kollarını göğsünde birleştirip yüzündeki alaylı sırıtışı hiç bozmadan yeniden bir adım daha attı.
"İstersen neden olmasın? Devam ederiz." Kaşlarını kaldırıp bana baktığında şaşırmıştım. Aramızdaki resmiyeti resmen kaldırıp çöpe atmıştı.
"İstemiyorum," diyerek kestirip attım "saç tokamı verin şirkete geç kaldım ve siz beni daha çok oyalıyorsunuz, Bay Jeon."
"Gel ve al." Oflayıp kollarımı göğsümde birleştirdim "Çocuk gibi davranmayı acilen bırakmalısınız. Sağlığınıza zaralı."
"Neden zaralı?" diye sordu.
"Eğer tokamı şu bir dakika içerisinde vermezseniz idol falan dinlemem, ağzınızı yüzünüzü dağıtırım, Bay Jeon!"
"Peki, bir dakika sonra vereceğim." Cebinden telefonunu çıkardı. Yüzüm şaşkınlıkla buruşurken "Telefonu ne yapacaksınız?" diye sordum.
"Süre tutacağım."
Ne diyordu bu adam? Cidden bir dakika boyunca bekleyip öyle mi verecekti tokamı?
"Cidden bir dakika boyunca bekleyip mi vereceksiniz tokamı?!"
"Hey! Sakin ol Roseanne."
Roseanne...
Neden bu ismimi kullanıyorsun Jeon?..
"T-Tokamı ver..."
Neden kekeliyorsun, seni aptal!
"Kekelemeyi bırak Roseanne"
Yine...
"Sizde Roseanne demeyi bırakın, Bay Jeon."
Yüzünde muzip bir gülümseyle bana baktı ve tokamı uzattı. "Birkez daha görüşmek dileğiyle." Tokamı almak için elimi uzattığımda o'na temas etmiştim...
Tokayı hızla çekip kabanın cebine attım. Maskeye şükürler olsun ki domatese dönen yüzüm görünmüyordu.
"Hoşçakalın Bay Jeon. Bir daha görüşmemek dileğiyle... Diyeceğim ama maalesefki birçok yerde karşılaşıyoruz." Yutkundum ve "Her neyse tekrardan hoşçakalın." diyerek yeniden koşmaya başladım.
-
"Yaa! Sonra ne oldu?"
"Tokamı alıp koşarak geldim işte."
Şirkete geldiğimde geç kaldığımı gören kızlar 'Bu işin sonu iyi bitmeyebilir." bakışlarını atıyorlardı. Ama ben onlar yüzünden geç kaldım! Beni uyandırmamışlardı resmen. Bir de unuttuk diyorlardı.
Siz onu benim külahıma anlatın. İnsan hergün karşılaştığı ve iletişim halinde bulunduğu birini unutur mu?
Tamam, belki unutabilir. Ben unuttum çünkü...
Her neyse bu konu üzerinde daha fazla durmayacağım.
"Chaeyoung?"
Bana seslenen Lisa'ya götümden gelen bir hm nidasıyla cevap verdim.
"İyi misin? Daldın gittin." Başımı sallamakla yetinip çantamın kulpunu daha çok sıktım.
Roseanne...
Roseanne...
İstersen neden olmasın?..
Çık aklımdan lanet!..
"Yeter!" İstemeden bağırmamla Lisa irkilmiş şaşkınca bana bakmaya başlamıştı.
