2.Bölüm/ TANIŞMA

365 304 20
                                    

İLK BAKIŞ, İLK GÜLÜŞ, İLK GÖRÜŞ, HER ŞEYİN EN GÜZEL İLKİ...
                    ***
Lunapark'ta sadece ikimiz vardık, gece karanlığında  dönme dolap'ın içinde yaktığımız  beyaz mum ışığında gözlerimin içine dokunan gözleri, Onu taklid eden sözleri yankılanıyordu kulaklarımda.

Kendini tanıtmaya başladı:
"Adım Ömer, 22 yıldır hayatayım"dedi, gülmeye başladım. "yirmi iki yıldır hayattamısın?"dedim.

Sesini,Karanlığa doluşan gülme sesim kesti."Evet öyle"dedi

"Lütfen devam et."

"Bir kafede canlı müzik yapıyorum. Geleceğin starı diye bilirsin şimdiden
tişörtünü imzalarım  istersen."

"Yok teşekkürler, ben almayayım"dedim birbirimizin yüzüne bakıyorduk şimdi... Güldükten sonra sözüne devam etti;

"Okumuyorum artık. laborant veteriner sağlık bölümünü kazandım ama devam edecek gücüm yoktu. Üniversite birinci sınıf terkim" Dedi "Babam'ın vefatından sonra kafamı torpalamak zor oldu derslere adapte olmak bile bir azaptı.
Kafam doluydu artık bir şeyler almıyordu... Alamıyordu." dedi iç çekerek

İnsanların yaralarına basmak
Kendi yaramı kendi ellerimle  deşmekti. Pişmanlıktan hüzün duymuş bir sesle:

"Baban mı? Üzgünüm"dedim.

"Üzülme ben de artık eskisi kadar üzülmüyorum çünkü".Dedi ve kelimelerinde derin anlamlar saklıydı. Devam etti."İnsan gerçekten bazı şeylere alışıyor,acıya karşı bile bağışıklık kazanıyor sanki, öyle şeyler oluyor ki normalde deli gibi şaşkınlık duyacağın şeylere bile şaşırmıyorsun mesela. Babamı kaybettiğim zaman şaşırmayı, ağlamayı ve üzülmeyi bile bıraktım... Bırakılıyor maalesef"dedi

Sesinde sadece özlem vardı... sadece özlem vardı mum ışığında parlayan gözlerinde.
Derinden sarsılan bir adam vardı,sokak dolusu bir adamın yalnızlığı ve sesizliğin pencesinden onu almamı isteyen bakışları...

"Artık sıra sende"dedi tek kaşını kaldırırken gülümsedi.
En kötü anlarından bahsederken bile gülümsemeyi unutmayan, kimsenin ona acıma duygusunu hissettirmesine izin vermiyordu.

Derin bir nefes aldım içime karışan oksijeni "hoh" diye geceye saldım. "Ben kim miyim? Adımı biliyorsun zaten ona gülümsedim"söylemiştim zaten, 21 yaşında üniversite öğrencisiyim  Alman vatandaşıyım ama Türküm"dedim gülerek "karışık yani"dedim.
"Lütfen devam et" dediğini işittim

"Annem üniversiteyi Almanya'ya da okudu okul döneminde üst sınıfların mezuniyet  partisinde o sırada babamla tanıştı. Okul bitmeden evlendiler. Üç yıllık evlilikten sonra; Annem bana hamileyken trafik kazasında hayatını kaybetti.
Ben o zaman sekiz aylıktım
Daha tam anlamıyla  gerçek bir bebek değildim gelişimini tamamlayamamış bir bebek" Dedim. Bir an sustum ona bakarak yüzünün ne hâl aldığını marak ederek. Gözlerimin içine bakarak "Lütfen devam et"dedi

"Annem'i hemen ameliyata almışlar,onun sadece  bedeninden  bir beden çıkartmak için ameliyat masasına aldılar. Ölümünden beş dakika önce beni ondan aldılar.Kalbi atmayı bıraktığı anda benim ki atmaya başladı"dedim yine hüzünlenir gibi oldum, gözlerim doldu.

Bana acınacak bir şekilde baktı en nefret ettiğim bakış şimdi aşık olmaktan korktuğum adamın yüzünü yayılmıştı.

"Üzgünüm" dedi

Bana acınası bakışlarını kesmesi için;

"Boş ver şimdi, elbet bir gün gideceğimiz yer onların yanı olacak" dedim. Kendimi Kandırarak

Tüm Işıkları söndürülmüş lunapark'ta ikimiz vardık saat gece yarısına geliyordu
Mum eriyip en dipte sönmeye başladı "mum bitince sohbette biter"dedi

"Kalkalım o zaman, büyükannem merak eder beni"dedim

"Peki kalkalım o zaman"dedi

Tırmandığımız demirleri tek tek inmeye başladık  ilk başta inemeye ben karar verdim o da bana eşlik etmeye başladı.
Demirler soğumaya başlamıştı, kara bulutlar dağılıp ay'ın geceyi aydınlatan ışığı dolmuştu şehre.Ömer'e bakarak başımı kaldırdım "üstüme düşme sakın dikkatli ol kayma"dedim.

"Kaymam merak etme" dedi

İndikten sonra lunapark'a geldiğimiz yerden çıktık bu sefer onu kandıramadım,demir kapıdan çıktık. Saçlarım kurumaya başlamıştı, çok az nemlilik varken bile rüzgarın dokunuşlarını tenimde hissedebiliyordum.

Yolboyu yürüdük yol ayrımında Veda etme zamanı geldi, aramıza caddeler girecekti yaya geçidinde durduk sokak lambası'nın ışıkları​ altında birbirimizin gözlerinin içine baktık, aramızda bir metre kadar mesafe yoktu.
Nefesini yüzümde hissettim.

"Seni eve bırakmamı ister misin?"dediğini işittim.

Afallamış bir şekilde güldüm "aaa Yok, galiba".dedim

Afallamıştım tıpkı bir salak gibi sokak lambalarına ışığı kadar içimi ısıtan gülüşü çok etkileyiciydi. Öyle bir gülüyordu ki o gülüşe insan ölürdü, ama belli etmemeye karar verdim yüzüme ciddi bir ifade yerleştirdim "yani hayır anlamında, ben kendim giderim hep"dedim.

Başını evet anlamında salladı
"Aptallık ettim kusura bakma
Lütfen"dedi

Elimle dudağını susturarak"aa yoo lütfen öyle değil yanlış anladın"dedim

Elimi kapattığım dudağından çekti,  göz bebeklerimle adeta dans edercesine bakıyordu. Yavaşça yere indirip gülümsedi, içimden "ıııhh"diye mırıldandım   gözlerimi devirerek. En büyük devrimci gözlerim olurken; "gülme öyle lütfen, aşık olabilirim" kelimeleri geçti içimden. İç dünyamı sadece ben duyuyordum.

"Sadece şaka" dedi tekrar güldü.

Göz devirip "peki dedim.

Tuttuğu elimi bırakmamıştı hâlâ...

Elimi tutuşu kıvılcıma ateş olmaktı, üşüyen ellerim vücut ısısını​ alıyordu eşitlenen ısımız bir beden den birine geçiş yapıyor​ du. Aşık olmaktan korktum​.

"İyi geceler" dedi

"Hm peki,İyi geceler"dedim

Yolun karşısına​ geçmeye başladım, beyaz şeritleri aptal bir aşık gibi sekerek  yürüdüm. Siyah elbisem sekerken salına salına dalgalanıyordu, topuklular dan çıkan tak-tak sesi çok hoşuma gidiyordu. Yolun karşısında durup ardıma baktım. Ömer hâlâ orda bana bakıyordu  sokak lambası ikimizi de aydınlatıyordu  aramızda sadece bir cadde vardı  bir de sessiz sokak. Bana içten bir gülüş, bir selam verdi. Elimi kaldırarak  verdiği selamı aldım. Sağır alfabesini kullanarak elimle "her şey için teşekkür ederim"dedim

O da bana bakarak gülümsedi " işaret parmağıyla ayı işaret etti sonra avucuna ayı alıyormuş gibi yapıp büyüttü, sonra  bana attı.  Ben şaşırır gibi yaptım elimi kocaman açarak gelen ayı göğüsledim iki elimin arasına alıyormuş gibi yapıp küçülttüm... küçülttüm, küçük bir taş gibi yapıp yere düşüyormuş gibi yaptım sonra yerden beyaz bir taş alıp havaya kaldırarak  ona gösterdim, gülerek bağırdım "teşekkürler! Güzel ay taşı"dedim.

Bana şaşkın şaşkın bakarak güldü, içimden"gülme lütfen" dedim

Bağırdığını işitti kulaklarım;

"Rica ederim sende kalabilir" dedi.

El sallayıp ayrıldık...

⬇️⬇️Not⬇️⬇️                
Oy vermeyi unutmayın lütfen...
Değerli yorumlarınızla katkıda bulunun bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler
Gelecek bölümde görüşmek üzere "hoşçakalın"🤗🤗🤗🤗

KARM'AŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin