Bölüm 2: Şans Sizinle Olsun.

16 1 0
                                    

... "Tanrım! Bu da kim?" Herkes birbirine bakıyordu ama kimse kapıyı açmaya cesaret etmedi. Ben kapıya doğru ilerledim. Andrea da arkamdan geldi. Ne kadar tereddüt etsem de kapıyı açmaya hazırlandım. "Kim o?" Hepimiz kapıya odaklandık. "Madison benim, beni neden bırakıp gittiniz?" Kapıyı hızlıca açıp Daron'ın üstüne atlayıp sıkıca sarıldım. "Mad ne oluyor? Öldürecek misin beni, bıraksana." Daron'ı içeri alıp kapıyı tekrar kilitledim. Öfkeyle Daron'a bağırdım. "Sen neredeydin ya! Ne kadar endişelendik farkında mısın?" Daron alaycı bir şekilde cevap verdi. "Mad konserdeydik ve biraz içkiyi fazla kaçırmışım dostum, üzgünüm. İyi de sen bana neden böyle bir mesaj attın ve neden evdeyiz?" Andrea yanına gidip Daron'a baktı. "Gerçekten ne olduğundan haberin yok mu?" Daron kafasını salladı. "Hayır, dostum bilmiyorum." Zelda ağlayarak cevap verdi. "Konserde 11 kişi saldırıya uğradı ve hastalandı. Çoğu kişi kayıp. Başkan açıklama yaptı ve kimsenin evden çıkmamasını söyledi." Daron şaşırmış bir şekilde bize bakıyordu. "Adamın biri konserde birini ısırdı ve o kişi konakçıymış." Daron iyice afallamıştı ama birden gülmeye başladı. "Dostum bu harika! Dünyayı zombiler ele mi geçiriyor şimdi. Filmde gibiyiz." "Aptal olma Daron. Ne yapacağımızı bilmiyoruz bile. Fred ayağa kalktı. "Hadi gidelim, ne duruyorsunuz?" "Nereye gidiyoruz, evden çıkamayız." "Madison erzaka ihtiyacımız var. Belli ki ciddi bir durum." Andrea, Fred'i onaylarcasına eliyle işaret etti. "Fred haklı. Markete gidip birkaç yiyecek almalıyız ve hepimiz bir arada kalmalıyız." Doran mutfağa koşarak bir bıçak aldı. "İşte şimdi gidebiliriz." "Daron ne yapıyorsun o elindeki bıçağı bırak." "Dışarda zombiler var Andrea. Bu bıçağa ihtiyacımız var." Andrea iyice sinirlendi. " Bırak dedim sana. Bence bu salağı almamalıyız." " Hadi ama dostum yapma." Daron elindeki bıçağı masaya attı. " Tamam tamam bıraktım. Yeter ki bende geleyim. Bu çok eğlenceli olacak." Herkesi susturup bir fikir öne attım. "Arkadaşlar bence göre paylaşımı yapalım. Fred siz üçünüz aynı evde kalıyorsunuz. Sen Daron ile sizin evden kıyafetlerinizi ve ihtiyaçlarınızı alın. Bizde Zelda ve Andrea ile birlikte erzak işini halledelim." "Tamam bana uyar." Fred kapının kilidini açtı ve Daron'ı kolundan sürükleyip arabaya gittiler. "Madison en yakın market nerede?" "İki sokak ileride. Yürüyerek gidebiliriz. Zaten başka şansımız yok." Çantamı ve telefonumu alıp Zelda'ya çıkması için işaret ettim. Tam çıkacağımız sırada haberlerde yeni bir son dakika yazısı gördüm. "Son dakika! Manchester da çıkan ve saldırıya sebep olan virüs hızla yayılmaya başladı. Şuan gelen bilgiler üzerine hasta sayısı 100ün üzerinde olduğu belirlendi. Başkan sabah basın açıklaması yapacağını duyurdu." Üçümüzde hareketlenmeye başladık. Andrea kapıyı açtı. "Bence acele etsek iyi olacak ve güvenliğimiz için gerçekten bıçağa ihtiyacımız var." "Andrea saçmalama kimseyi yaralayamayız." Andrea bıçağı aldı. "Madison kendimizi korumak zorundayız." Aslında haklıydı bu yüzden sessiz kalıp dışarıya çıktık. Hızlı adımlarla markete ulaşmaya çalıştık. İnsanlar oradan oraya koşturuyorlardı. Çoğu kişi marketten dönüyor çoğu da ailesiyle bir yerlere gidip saklanmaya çalışıyordu. İnsanları böyle göreceğimi hiç düşünmüyordum. "Madison, markete girdiğimiz anda bozulmayacak yiyecekler almaya dikkat edin." "Tamamdır." Marketin önüne geldiğimiz anda o kadar çok insan vardı ki ne yapacağımızı nereye gideceğimizi şaşırmıştık. "Madison buradan gelin." Zelda ile ikimiz el ele tutuştuk. Markete girdiğimiz anda hepimiz şoka uğradık. Zelda öfkeyle söylendi. "Şu marketin haline bak doğru düzgün bir şey kalmamış." "Tanrım, bu marketin hali ne böyle." Andrea ikimizi de susturdu. " Biraz daha burada durup söylenmeye devam ederseniz markette hiçbir şey kalmayacak." Market talan edilmişti. Hızlıca bir market arabası alıp paketli ve konserve içinde olan yiyecekleri arabanın içine atmaya başladık. "Mad, bize fener ve pil lazım. Gidip alabilir misin?" Andrea'ya kafa sallayıp pil ve fenerlerin olduğu reyona gittim. Yaklaşık 10 tane pil ve 5 tane fener aldım. Andrea'nın yanına gitmek üzereyken adamın biri üstüme atlayıp elimdekileri almaya çalıştı. "Bırak şunları yoksa canını yakarım." "Lanet olsun! Bırak beni." Adama tekme atıp kaçmaya çalıştım ama bu sefer kolumdan tuttu. Baş edemiyordum ama direnmeye çalıştım. Andrea'yı bulmam lazımdı. "Andrea yardım et!" Birkaç defa bağırdığım için adam beni susturmaya çalıştı. Tam vuracaktı ki Andrea geldi ve adam yumruk attı. "Madison koş!" Andrea'yı yalnız bırakamazdım. Andrea adamla boğuştuğu sırada köşede gördüğüm beyzbol sopasıyla adamın kafasına vurdum. Adam bayılmıştı. "Ben ne yaptım böyle!" Andrea elimden tutup Zelda'nın yanına koştu. "Madison bir şeyin yok değil mi ?" "Ben iyiyim. Ama az önce bir adamı bayılttım." "O şerefsiz bunu hak etti Mad. Senin bir suçun yok, ama artık gitmeliyiz." "Andrea, ben teşekkür ederim." Bana gülümseyip aldığı eşyaları market arabasına doldurup çıkışa koştu. "Kızlar beni takip edin." Marketten pil, fener, bolca su, konserve ve paketli yiyecekler, bir de beyzbol sopası almıştık. Andrea'yı takip ediyorduk. Eve yaklaşmamıza yaklaşık 1 sokak kadar vardı. Arabalar trafik kurallarına uymuyordu bile. İnsanlara çarpanlar, ağaçlara çarpanlar, yan yatan araç bile vardı. Sokağın sonuna geldiğimiz sırada arkadaşım Eve'yi kaldırımın köşesinde öylece ayakta dururken gördüm. Tam yanına gitmek üzereydim ki ağızından kan geldiğini fark ettim. Ellerim titremeye başlamıştı. "Eve!" Seslendiğim an bize doğru koşmaya ve bağırmaya başladı. "Madison koş!" Andrea market arabasını bana verdi ve beyzbol sopasını aldı. Arkadaşımı öyle görmem beni tamamen hareketsiz bırakmıştı. Zelda kolumdan tuttu. "Madison, Lütfen sakin ol." O sırada Andrea, Eve'nin kafasına sert bir şekilde beyzbol sopasıyla vurdu. Yere düştü ve tekrardan kafasına vurmaya devam etti. "Eve! Andrea lütfen dur!" Artık kafası tamamen parçalanmıştı. Gözyaşlarımı tutamıyordum. Dizlerimin üstüne çöküp ağlamaya başladım. Andrea gelip sarıldı. "Madison ben, ben çok üzgünüm. Başka şansımız yoktu. Madison kalk, gitmeliyiz." Haklıydı, gitmek zorundaydık. Arkadaşım da olsa bize de bulaştırabilirdi. Kalktım ve Andrea elimi tuttu. Zelda da market arabasını sürdü. Koşarak eve geldik hızlıca anahtarı deliğe sokup kapıyı açtım. Kapıyı kapatıp yere çöktüm. Ağlamayı durduramıyordum. Zelda gelip bana sarıldı. "Ben çok üzgünüm Madison gerçekten." Zelda'ya bakıp yarımda gülümsedim. Andrea yerden kalkmam için bana yardım etti ve beni koltuğa oturtturdu. " Mad özür dilerim. Başka çarem yoktu." "Andrea özür dileme yapmak zorunda olduğunu biliyorum. Ben sadece öyle görünce dayanamadım." Gülümsedim ve gözlerimi kolumla sildim. O sırada kapı çaldı ve Fred ile Daron geldi. "Kim o?" "Biz geldik." Zelda kapıyı açtı. Daron elinde büyük bir çantayla içeri girdi. "Dostum lazım olacak tüm kıyafetleri aldım ve bir de bıçak koleksiyonumu." "Aferin Daron. Bıçak lazım olacak." Zelda, Fred'i tutup anlatmaya başladı. "Çocuklar hastalığı kapmış bir kız bize saldırdı ve Mad'in arkadaşıymış." Daron yanıma gelip bana baktı. "Üzüldüm dostum." "Arkadaşlar bu konu hakkında konuşmak istemiyorum." Herkes beni onayladı. "Arkadaşlar, hepimiz pencerelerin kapalı olduğundan emin olalım. Anlıyoruz ki hastalıklı kişiler sese duyarlı, ses duyunca deli gibi koşuyorlar." Andrea gidip pencereleri kontrol etti. Zelda da kapıyı kilitledi. Bende marketten aldığımız eşyaları tezgâhın üstüne koydum. Zelda odaya gelip hepimizin dikkatini çekmek için öksürdü. "Arkadaşlar, kim nerede yatacak?" "Hepimiz burada yatabiliriz aslında." "Tamam, arkadaşlar şöyle yapalım. Biz Zelda ile odamıza gidelim. Kapımız açık olacak. Bir şey olursa seslenirsiniz. Sizde salonda yatın. Size yastık ve örtü getireyim." Andrea yanıma geldi. "Bende sana yardım edeyim." Andrea da benimle geldi. Ona yastık ve örtüleri verdim. "İyice dinlenelim. Yarın başkan açıklama yapacak. Ne olacağını bilmiyoruz. Erken bir saate alarm kurdum." Herkes Andrea'yı onayladı. "Tamamdır beyler. Hepinize iyi geceler." Andrea gülümsedi. "İyi geceler kızlar." Daron hala yarı sarhoştu. "İyi geceler güzellikler." Fred de el salladı. Zelda ile odaya gittik. Yatağa yattığım an uykuya daldım.

Gözüme güneş ışığı vuruyordu. Gözlerimi ovuşturdum. O sırada içeriden Andrea'nın alarm sesini duydum. Zelda'ya seslendim. "Zelda kalk hadi, sabah oldu." Zelda söylene söylene yataktan kalktı. Bende salona doğru gittim. Andrea, Daron'ı uyandırmaya çalışıyordu. "Günaydın Andrea." Andrea bana bakıp gülümsedi. "Günaydın." Fred de uyanıp tuvalete gitti. Daron hala uyumak için inat ediyordu. " Daron hadi uyan." Zorla da olsa Daron'ı da uyandırmıştık. Ben mutfağa gidip kahvaltılık bir şeyler alıp salondaki masaya götürdüm. Zelda da gelip bana yardım etti. Salondan Andrea'nın sesini duydum. "Çocuklar buraya gelin başkan açıklama yapıyor." Hepimiz salona gittik ve haberi dinlemeye başladık. "Sevgili vatandaşlar, dün akşam saatlerinde ortaya kaza sonucu çıkan bu hastalığın birçok vatandaşımıza bulaştığını üzülerek belirtmekteyim. Tahmini vakamız bini geçmiştir. Marketler yağmalanmıştır. Vatandaşlarımızın güvenli bir yerde durmalarını önemle arz ediyorum. Küresel bir sorunla karşı karşıya kalabiliriz. Hastalıklı vatandaşlarımızdan uzak durun. Hastalıklı kişilerin belirtilerini söylemek durumundayım. Ağızdan kan gelmesi, köpük çıkması, soluk ten rengi, kanlı gözdür. Hastalık taşıyan kişilere sağlıklı kişilere bulaştırmaması açısında her türlü güç kullanma izni vardır. Vatandaşlarımızın sağlıklı kalmalarını diliyoruz. Belirlenen bir tedavisi yoktur. Şans sizinle olsun." "E ne yapmayı planlıyoruz." Andrea çaresizce dolanıyordu. "Biliyorum. Ama hayatta kalmak için her şeyi yapmalıyız." Fred, Zelda'yı sakinleştirmeye çalışıyordu. Bu hale nasıl geldiğine anlam veremiyordum. *Bang! Bang! Bang!* Herkes bir anda donup kaldı. "Bu silah sesi miydi?" "Madison eğilin!"

BİYO-VİRÜSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin