❧
"Maria," diye sızlandım yatağında zıplarken. Bara gitmek için ikna etmeye çalışıyordum. "Ya sen neden çocuğa trip atıyorsun ki, o sarılmamış bile."
"Ona izin vermemesi gerekiyordu," dedi gözlerini kocaman açarken. "Ben eski sevgilimin boynuna atlıyor muyum Sara?"
"6 yıl önceydi ama," diye mırıldandım alttan alttan ona bakarak.
"Yani?"
"Çocuk sarılmamış diyorum,"
Başıyla beni onayladı, Jaehyun bunu bana söylememişti ama bunu öğrenmek istemiştim ve öğrenmiştim. O Naeun'a ellememişti bile ve Maria'nın kıskançlığının farklı bir boyutta olması işleri zorlaştırıyordu.
"Kalk gidiyoruz ya," diye bağırdım yatağından kalkarken odasının kapısının önünde durmuş çatık kaşlarımla ona bakıyordum. "15 dakikan var hazırlanmak için."
Temmuz ayının sonlarındaydık, odama geçtiğimde dolabımın kapaklarını açıp siyah kısa pileli eteği alıp üzerine beyaz renkli sıfır kollu dar tişörtü almıştım. Eteğin altına kısa dar sporcu şortunu giydiğimde saçlarımı düzleştirdim, şortu giymenin sebebi tamamen benim oturma problemlerim yüzündendi ve bir tarafımın gözükmesini istemiyordum.
Odadan çıktıktan sonra kapının önündeki Maria'yı gördüğümde sırıtmadan edemedim. Telefonumu onun çantasına atarken evden çıkıp bara doğru ilerlemeye başlamıştık Saat on'u geçiyordu.
"Taeyong'la iyisiniz değil mi? Yoksa sen de gitmek istemezdin."
Elleri kot şortunun arka cebindeydi ve o da benim gibi beyaz sıfır kollu tişört giymişti.
"Anlattı," dedim derin bir nefes vererek. Her aklıma geldiğinde oturup onun için ağlamak istiyordum, bana anlatamadığı için, annesi için. Ağlamak istiyordum. Maria'ya anlatmak istiyordum, o da merak ediyordu ama biliyordu ki böyle bir şeyi ben değil Taeyong isterse yapabilirdi. Ağzımdan bir laf kaçıramazdım ki Maria'nın beni anladığını biliyordum, Taeyong'u da tanıyordu. O demişti bana hep, bir sebebi vardır diye, ama yine de gardını hemen indiremezsin de demişti.
Kapıdan içeri girdiğimizde köşedeki locada onları gördük ve direkt oraya ilerledik. Bugün sanki ekstra kalabalıktı. Locaların tamamı doluydu ve üst katlara çıkıp inenleri görebiliyordum.
Hah, bir de karşı locadaki kızların Taeyong ve Jaehyun'a olan bakışlarını da görüyordum.
Taeyong siyah pantolon, tişört kombiniyleydi, her zamanki gibi. Jaehyun da kot pantolonla siyah bir tişört giymişti. Hayır, üstleri çıplak değilken neyi kesiyorlardı bu kadar? Resmen gözleriyle yiyordu çocuğu.
Onlara yaklaştığımızda ikisinin de bakışları bize dönmüştü ve Jaehyun dudaklarını ıslatıp hızla oturduğu yerden kalkmıştı. Maria, Jaehyun'un elinden tutup onu peşinden sürüklerken ben koltuğun arasından geçip Taeyong'un sol bacağına oturduğumda kolu belimi sarmış yüzüme bakabilmek adına başını geriye atmıştı. Elimi omzuna koyduğumda gözlerine bakarken başımı omzuma doğru eğdim. Daha dün akşam beraberdik ve nasıl hemen özleyebilmiştim, aklım almıyordu.
Gözleri yine siyah saçlarıma kaydığında elinin biri istemsizce havaya kalktı, ince parmaklarını saçlarımın arasına daldırmıştı.
"Sorun değil," diye mırıldandı. "Eğer istersen, tekrar maviye boyayabiliriz."
end.
siz de benim için bir şarkı bırakabilir misiniz