Mutant Zombiler

41 5 32
                                    

Yeni kurguma hoş geldiniz.Umarım beğenirsiniz .



Emma anlamayan gözlerle abisi George'a baktı ve isyanla ''Ben vampirim, uçağa ihtiyacım yok ki'' dedi.George kız kardeşinin alnına bir öpücük kondurdu ve ''İnan bana hayatında geçirdiğin en eğlenceli saatler olacak '' dedi.Emma buruk bir sesle  ''Seni özleyeceğim ama '' dedi.George gülerek ''124 yaşındasın kardeşim, bence birlikte çok fazla zaman geçirdik.Yalnızca bir kaç günü ayrı geçireceğiz '' dedi.Emma'nın morali bozulsa da üzüldüğünü belli etmeyen düz bir sesle ''Bir kaç gün sensiz geçirebilirim herhalde '' dedi.

George kız kardeşine bir çanta uzattı'' Burada yolluk var, o uçakta çok uzun zaman kalırsan   açlıktan ölme '' dedi.Emma abisinin ona uzattığı çantayı hevesle aldı ve karıştırmaya başladı. 0 Rh(-)'li meyve suyu arıyordu tabiki de .En sevdiği meyve suyununa ulaşınca  dudaklarına götürdü ve bir kaç büyük yudumda meyve suyunu bitirdi.

George Emma'yı dürtüklemese uçağa geç kalırdı ''Hadi ama kardeşim , geç kalacaksın '' dedi.Emma abisinin bu tuhaf heyecanını anlamıyordu.Alt tarafı doğa üstü canlılara özgü bir uçağa binip kurt adamlar şehri olan Wolf Angeles'ta yaşayan kuzenini ziyaret edecekti.Bunun neresi eğlenceliydi ki.

Ofladı ve abisine sıkıca sarılıp geri çekildi ''Ben kaçıyorum o zaman '' dedi.George da kız kardeşine sarıldı ve ''Kendine iyi bak Em.Öleyim deme '' dedi.Emma gülerek '' Sol Anahtarı ile temas etmediğim sürece ölemem abi, unuttun herhalde.Ben ölümsüzüm '' dedi.George geri çekildi ve ''Sen yine de ölmemeye çalış'' diye mırıldandı.Emma abisine anlamaz bir bakış attı ve ikisinin son 79 senedir kaldığı evden dışarı attı kendini .

Ne zaman dışarı çıksa giymek zorunda kaldığı siyah pelerini kafasına geçirdi,vücudunun bütün hatların kapattığına emin olmalıydı.Yoksa yakıcı güneş yüzünden bedeni alev alabilirdi. Sadece doğa üstü canlıların -Kurt adamlar, vampirler , cadılar ve Sol kabilesine mensup olan varlıklar- kullandığı havalimanına gelene kadar koştu.Ortalama bir otomobilden daha hızlı koşabiliyordu, bu da vampir olmanın en sevdiği yanıydı doğrusu.Hiçbir taşıta gerek duymadan dünyayı gezebiliyordu.

Havaalanına geldiğinde koşmayı bıraktı ve yürümeye başladı.Hala anlamıyordu neden uçak kullanmak zorunda olduğunu.Genelde vampirler havaalanının hiç kullanmazlardı, ancak bin yaşını devirmiş vampirler genç akranları kadar hızlı haraket edemedikleri için kullanırlardı uçakları.Kendisini çok yaşlıymış gibi hissetti bir anlığına da olsa...

                                                                        .....

Binmesi gereken uçağın önüne geldiğinde bu uçağın karma bir uçak olduğunu fark etti.Abisi neden vampirlere özel bir uçaktan bilet almamıştı ki.Niye diğerleri ile aynı uçağa binmek zorundaydı.Neden hiç haz etmediği cadılarla ve onu öldürebilen tek sıvıyı salgılayan Sol kabilesi mensupları ile aynı uçakta olmalıydı ki ?

Daha fazla kafa yormadan uçağa bindi ve oturması gereken koltuğa oturdu.Uçak kalkmadan önce biraz kan içse iyi olurdu.Havalimanına yaptığı uzun koşu onu çok acıktırmıştı çünkü.Abisinin ona verdiği sırt çantasından A Rh(-) aromalı bir meyve suyu çıkardı.En sevdiği aroma olmasa da idare ederdi işte.

Genç görünümlü bir cadının kolunu dürtmesiyle irkildi.Meyve suyunu içmeyi bıraktı ve dudaklarına bulaşmış bir kaç damla kanı yaladı '' Ne istiyorsun benden Cadı ?'' dedi alayla.Büyücü Eric gülerek ''Öncelikle cadı değil büyücü dersen daha doğru olur.İkincisiyse uçak yolculuğumuzu beraber yapacağız güzellik.Yani yana kayarsan sevinirim '' dedi.

Emma yan koltuğa koyduğu sırt çantasını kucağına çekti ve ''Onca koltuk varken benim yanım neden ? '' dedi söylenerek.Eric elini kızın omzuna attı ve ''Abin en yakın arkadaşım da.Seni korumamı istedi '' dedi.Emma anlamıyordu.Onun korunmaya ihtiyacı yoktu, 124 yıldır yaşıyordu ve bu zamana kadar bir kez olsun ölümle burun buruna gelmemişti.Yeni yetme bir 'büyücü' ona nasıl yardım edebilirdi ki.

''Abim cadılarla arkadaş olmaz '' dedi sert bir sesle.Eric yanında getirdiği sırt çantasından bir kaç tane 0 Rh(-) aromalı meyve suyu çıkardı ve kıza uzattı ''Abin sıradan cadılarla arkadaş olmaz .Ama ben normal bir cadı değilim.Ben bir Fairbrother'ım.Daha doğrusu bu ailenin en yaşlı ferdiyim.'' dedi.Emma meyve suyunu çocuğun elinden aldı ve meyve suyundan büyük bir yudum aldı  ''Bu saçmalık, sen daha yirmi yaşında bile değilsindir '' dedi.Eric ''Sen de on yedi yaşında gibi görünüyorsun ama 124 yaşındasın.Çok sorgulama bence '' dedi.

Emma cevap vermedi ve  kuzeni ile telapati kurarak konuşmaya karar verdi.Eric ise elindeki deftere bir şeyler yazmaya ve mırıldanmaya başladı.

Emma bir süre sonra kuzeni ile sohbet etmeyi kesti veEric'i izlemeye başladı.Kendi kendine konuşan genç adam çok tuhaf duruyordu. Eric'in deli olduğunu düşünmeye başlamıştı doğrusu.Bir yandan da o deftere ne yazdığını merak ediyordu. En sonunda merakına yenik düştü ve Eric'e döndü.Eric kızın kızıla kaçan gözleriyle onu izlediğini sezmişti. ''Ne bakıyorsun ? '' dedi sert bir sesle.

Emma utangaç bir tavırla  ''Ne yaptığını merak ediyordum.Çok tutkulu görünüyordun da '' dedi.Eric defterini kapattı ve ona merakla bakan kıza döndü ve  ''Abine verdiğim sözü tutuyordum '' dedi muzip muzip gülümseyerek.Emma'nın kaşları çatıldı ''Beni korumak için mi? Neyden koruyacaksın ki beni. '' dedi.Doğrusu korkmaya başlamıştı.Abisi onu korumak için peşine bir cadı taktığına göre ortalıkta gerçekten tehlikeli bir şeyler dönüyor olmalıydı.

Eric kapattığı defteri kıza uzattı ve ''Bunu oku, ne demeye çalıştığımı anlarsın güzellik '' dedi.Emma Eric'in eline tutuşturduğu defteri korkuyla açtı.Bu defterde her ne yazıyorsa pek hayra alamet olmadığı belliydi.

Defterin ilk sayfasında korkunç bir çizim vardı.Kapaktaki kadının gözleri oyulmuştu, ağzının olması gereken yerde dikişler vardı.-Biri dudaklarını birbirlerine dikmişti anlaşılan-Teni koyu yeşil ile gri karışımı bir renkteydi.Başı yana eğikti ve omuzlarından biri diğerine göre daha aşağıda kalıyordu.Kollarının olması gereken yerde iki tahta parçası vardı yalnızca .

Emma tiz bir çığlık koyverdi ve defteri yere fırlattı ''Bu korkunç'' dedi ''Bu çok korkunç '' Eric kızın yere fırlattığı defteri eline aldı ve sakin bir sesle '' Bu kadın ve benzerleri yüzünden soylarımız tükenebilir ''dedi.Emma ''Ne biliyorsun peki bu yeni tür hakkında '' dedi merak ve korku karışımı bir sesle .Eric defteri kıza uzattı ve '' Defterde bildiğim her şey var.'' dedi.

Uçağın arka koltuklarından gelen tiz bir çığlıkla irkildiler.Eric kısık bir sesle ''Sanırım defteri okumana gerek kalmayacak'' dedi.Çığlık arka koltuklardan geliyordu ve uçakta çığlık atanların sayısı giderek çoğalıyordu.Dört tarafları 'Mutant zombilerle' ile çevrelenmişti.

Emma korkuyla ayağa fırladı.Eric de onunla ayağa fırlamıştı.Eric kısa bir süre ne yapması gerektiğini düşünüp tarttıktan sonra Emma'nın elini sıkıca kavradı ve kırmızı parlayan bir taşı avcunun içine bırakıp  ''Nos quaerere refugium ab ira Mutant zombies.Protege nos ab eis,o Magnum Stone. ''diye mırıldandı.Daha sonra Emma'nın kolunu bıraktı ve onlara doğru yaklaşan mutant zombilerin üzerine sarı bir toz fırlatarak''Occidere mutant zombies.'' diye bağırdı ...



Sol AnahtarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin