İzmirden Cehenneme...

486 8 8
                                    

Ah.. İzmir... benim güzel memleketim..
Bu yosun kokusunu denizin havasını.. öyle özlemişim ki.. insan ait olduğu yere geri döndüğünde içindeki tüm duygular harekete geçiyor adeta.. Ve işte burdayız artık.. Tek başıma ayrıldığım izmirime iki kişi olarak dönmüştüm.. Zira en az benim kadar Aaronun da bu huzuru yaşamaya ihtiyacı vardı.. 

Havaalanına indiğimizde saat 5:45ti gün daha yeni yeni ağarmaya başlıyordu.. İzmire geleceğimizden kimsenin haberi yoktu bizimkilere sürpriz yapmak istemiştik.. Arabamız olmadığından hemen bir taksiye binip evime doğru yola çıktık.. Trafik sabahları yoğun olduğundan tahminen 1 saat sürerdi eve gitmemiz.. Eve doğru giderken adamımla sohbet etmeye başladık...

- Heycanlı mısın ?
- Hayırrr hiç de bile.. :) sadece sizinkilerin nasıl bir tepki vereceğini bilmiyorum.. biraz gerginim..
- Heyyy gergin olacak bir şey yok hayatım.. Emin ol seni gördükleri için sevinecekler..
- Umarım öyle olur..
- Sakin ol ve İzmir'in keyfini çıkarmaya bak.. emin ol çok keyifli geçecek bu tatil..

Aaronun endişesini anlıyorum haksız da sayılmaz aslında ama bu son olay bize bir çok şeyi öğretmişti.. en çok da annem ve babama..
Ve bende artık kabuğumu kırmıştım.. kimsenin boyunduruğu altında kalacak değilim bu saatten sonra..
Şu kısacık zamanda öyle çok şey yaşamıştım ki artık hayatımda bana huzur veren insanları istiyorum.. Ve bana bu huzuru zehir zıkkım edenler gözümün bebeği bile olsa hayatımdan çıkarmaktan çekinmiyorum.. Bunun böyle olduğunun herkes de farkına varmıştı..

Yolculuğumuz yorucu geçmişti.. business Class full dolu olduğundan ekonomi bölümünde gelmek zorunda kalmıştık.. bütün vücudum ağrıyordu.. Neyse ki öyle uzun sürmüyor Londra - İzmir arası..
Ve neredeyse gelmek üzereydik.. Hava da tamamen aydınlanmıştı. Gül teyzem kalkmıştır ve çayı koymuştur bile.. Bizimkiler iş kolik olduğundan bizde gün erken başlardı herkes erkenden kalkardı..
Taksi evimizin bulunduğu sokağa girdiğinde kalbim pır pır atmaya ve heyecanlanmaya başlamıştım.. 5 dk sonra taksi bizim evin önünde durdu.. ücretini ödedim ve taksi gitti.. valizlerimizi çeke çeke evimizin çakıltaşil yoluna girmiştik..

Kapıya geldiğimizde Aaronun gerginliği zirve yapmıştı resmen.. Eee o kadar da olsun demi sonuçta damat adayı olarak benim tarafımdan evimize gelen ilk erkekti.. ahh.. benim kendi gibi kalbi güzel olanım.. nasıl da heyecanlandı..

Kapıyı çaldığımızda çok sürmeden Gül teyzem kapıyı açtı.. Sabah mahmuru gözleri bizi gördüğünde fal taşı gibi açılmıştı..
Şaşkınlığını gizleyemeden ufak bir çığlık eşliğinde ;
-Linamm... !! Ah yavrum..
- Gül teyzem...
- Yavrum nerden çıktın sen.. ?!
- Süpriz yapalım dedik fena mı ? :)
- Hiç fena olur mu.. geçin içeri hadi :)

İçeri girdiğimizde kahvaltı masası hazırdı yukarıdan inen annem bizi gördüğünde şaşkın şaşkın bakarak ;
- Ahh bebeğim.. !
- Günaydınn :)
- Hayatım ne hoş bir sürpriz bu :)) Geldiğine.. daha doğrusu geldiğinize çok sevindim..
- Ufak bi kaçamak yapalım dedik :)
- İyi yapmışsınız.. :) hoş geldin Aaron seni evimizde görmek harika ! :)
- Teşekkürler efendim sizi görmek de harika :)
- Geçin hadi kahvaltı yapalım.. :)
- Biz bi üzerimizi değiştirelim annecim hem babam nerde ?
- Baban bi sempozyumda 2 gün sonra burda tatlım..
- İyi bakalım.. Biz hemen geliyoruz..
- Aarona misafir yatak odasını hazırlar Gül teyzen valizini oraya koysun..
- Tamamdır.. 👌

Valizlerimizle yukarı çıktığımızda...
- Şimdi ayrı ayrı mı uyucaz seninle güzelim.. :(
- Maalesef.. bizim buralarda işler Londra'daki gibi değil adamım.. :))
- Off nasıl dayanıcam buna ben :)
- Hadi hadi mızmızlanma banyoya gir de ellerini yıka :)
- Seninle banyoda el yıkamaktan fazlasını da yaparı..
- Şhiiiii annemler duyacak :)) lütfen burda kaldığımız süre içinde dikkatli ol :)) ve benden uzak dur :))
- Tanrı bana sabır versin o zaman.. :)
- :)))
Ellerimizi yıkayıp salona indiğimizde çaylarımız bardaklara dolmuş.. boyözlerimiz servis edilmiş.. ve mis gibi de börek ve sucuklu yumurta kokusu sarmıştı etrafı..
dışarıdan vuran yeni doğan güneşin ışığı salonumuza dalmış ve yüzlerimize mutlu bir aydınlık katmıştı..
Uzun zamandır bu masanın bana verdiği hissiyattan uzak masalarda yiyip içmiştim.. Tekrar kendimi evimde bulduğumda her ne kadar ailece bu masa da sık sık oturmasak da en azından pazar günleri beraber yaptığımız kahvaltının ve keyifli geçen zamanın kıymetini işte şimdi anlıyordum.. inanın insanın evi gibisi yok.. İnsanın ait olduğu yer farklı olsada evde olma hissiyatı bambaşka bir hazdı.. Evet net bir şekilde artık buraya değil de Londra'ya ait olduğumu anlamıştım.. Neydeki en azından İzmir'de derin özlem duygusunu yaşamayacaktım çünkü bu sefer özleyeceğim tek insanı da Yanımda getirmiştim.. Aaronun varlığı bana hep güzel olan duyguları yaşatıyordu.. Şimdi güzellikleri yaşatma sırası bendeydi.. Sizce de adamım sonuna kadar hak etmedi mi bu güzel zamanları.. ? :)

DEĞİŞİM  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin