DEREN
Ben çoktan uyanmıştım. Ama Ceren'e baktığımda hala uyuyordu. Geri geri geldim. Hızla üstüne koştum. Yere düştük ikimizde. Gülmekten ayağa kalkamıyorum!
"Sen ne yapıyorsun benim zeki arkadaşım! Böyle hayvan bile uyandırılmaz. Bana nasıl kıyarsın(!)" dedi mızmızlanarak. Gözlerini zor açıyor. Anlaşılan geceyi düşünmekle geçirdi. Uykusuz kaldı. Ama olsun biraz olsun eğlendik.
"Biraz eğlendik ne var?" dedim kahkahayla. Demem le kaçmam bir oldu. Oda da kaçıcak yer arıyorum. Eğer eline geçersem böbreklerimi çürütür benim gıdıklamaktan. Hem gülüyorum hem koşuyorum. Ama yere düştüğümüzde yastık da düşmüş. Ona takıldım. Beni yakaladı.
"Al bakalım! Hadi biraz eğlenelim." dedi pis pis sırıtarak. Nefes bile alamıyordum.
"Ay! Ayy! Ayyy! Dur çatlıcam. Yapma. Durrrr." derken bile nasıl gülüyorum.
"Yetmezdi de kahvaltıya dua et. Aşağı inmemiz gerek." dedi Ceren elimden tutup kaldırarak. O an daha çok güldüm. Çünkü kahvaltımızı dağda yapacaktık. Oteldeki bir şeymiş. Bazen malzemeleri veriyorlar. Sen gidip kendin beğendiğin bir yerde yapıyorsun. Aslında güzel.
"Canım benim kahvaltı için aşağı inmeyeceğiz kii malzemeleri alıp dağa çıkıcaz!" dedim gülümseyerek.
"Kurtuldun!" dedi yiyecekmiş gibi bakıyordu. Ama olsun sevindim güzel olur. Hadi kalın giyinelim o zaman!" dedi hazırlanmaya başladık. Benim montum mavi Ceren'in ki de mordu. Şapkalarımızı, boyunluklarımızı, eldivenlerimizi taktık. Ve aşağı indik. Orkun'u, Yağız'ı ve Poyraz'ı beklemeye koyulduk. O sıra da Ceren'e
"Sen düşündün mü bakalım. Şu Orkun'a vereceğin cevabı?" dedim merakla.
"Evet.!" dedi Ceren.
"Nasıl evet!" dedim anlamayarak.
"Yani evet ondan hoşlandığımı söyleyeceğim. Poyraz'a da kusura bakma diyeceğim. Tabi o zaman da orada bizimle olursa!" dedi dalgayla.
Arkadaşımı mutlu görmek beni mutlu etmişti. Ve geldiler. Poraz Ceren'in yanına geldi. Ama Ceren umursamadı pek.
"Ben malzemeleri alıp geliyorum!" dedi Yağız. Bu çocuğunda hiç sesi soluğu çıkmıyor dedim içimden. Hepimiz onayladık. Alıp geldi. Ve yola koyulduk. Tam nereye gideceğimizi bilmiyoruz. Yağız götürecek bizi. Bildiği yer varmış. Onun peşindeyiz.
Biz Ceren'le kolkola yürüyorduk. Bizimkiler de etrafımızı çevrelemiş bir şekilde yürüyorlardı. Kar yağmaya başlamıştı. Lapa lapa yağıyordu. Saat 8.30 u geçiyordu. Orkun habire Ceren'in birşey demesini bekliyor gibiydi. Bu beni güldürüyordu. Sonunda geldik. Ama çok güzel kartpostal gibi bir yere gelmiştik. Bir masa vardı tahtadan. Hepimiz sığarız herhalde(!)
"Hadi siz mangalı yakın!" dedi Ceren Orkun la Poyraz'a. Sonra bana döndü
"Yağız sen de Deren'i al biraz odun toplamaya gidin. Otelde kömür kalmadığı için vermemişler. Mecburuz!" dedi sırıtarak. Daha önce aklında planlamış gibiydi. Kalbim atmaya başladı. Nedense.
"Tamam!" dedi Yağız seve seve dermiş gibi.
"Oğlum sen varya!" dedi Orkun
Yağız' a bakarak ve de gülerek.
CEREN
Eline bir fırsat vermiştim Yağız'ın. Bugün ben mutlu olacaksam eğer en yakın dostumu da mutlu etmem gerekirdi. Ve bu güzel bir gelişme oldu. Belki yalnızken biraz konuşurlar. Ben de şu başımın tatlı belalarıyla hazırlık yaparım.
YAĞIZ
Ah! Ceren nasıl da akıllılık etti. Kimin arkadaşı sonuçta. Evet kendimi hazır hissetiğimde geri dönmeden söyleyeceğim. Kararlıyım..
"Üşüyor musun?" diye sordum montumu çıkarmaya başlarken.
"Yok! Sağol Yağız üşümedim. İyiyim böyle." dedi Deren kibarca. Sanki ters davranıyor gibi gelmişti.
"Tembellik etmek yok hadi bulalım birşeyler!" dedi Deren kıpkırmızı burnunu kaşıyarak.
CEREN
Azcık da olsa içimde heyecan vardı. Poyraz'a çok ayıp eder miyim acaba?
Ama ne yapabilirim ki? İki kişinin arasında kalmamak gerekir. Hazırlıklar neredeyse bitmek üzere sadece sucuklar ızgarada kızaracak o kadar. Pek birşey kalmamıştı. Ama Deren'ler biraz gecikmediler mi?
Hemen Orkun'a da sordum. Baya vakit geçmişti.
"Orkun Yağız la Deren nerede kaldılar?!" diye sordum endişeyle.
"Bilemiyorum ki çok tepeye çıktılarsa telefonları da çekmez!" dedi yanıma yaklaşarak.
"Merak etmeyin gelirler." dedi Poyraz gayet rahattı. Ama ben durmak istemedim. Çünkü buraya geldiğimizde saat 9 du. Şimdi ise 11.30 olmak üzere. Kaybolmuş olamazlar ki Yağız her yeri biliyor. Desem de içimden rahatlayamadım.
"Hadi Orkun aramaya çıkalım şunları. Ben merak ediyorum!" dedim kararlılıkla.
"Peki tamam!" dedi Orkun. Ardından "Fazla endişelenme!" diye ekledi.
Yanımıza UFO muzu aldık. Küçük bir şeydi. Ama lazım olabilir. Belki çok üşümüşlerdir. Üçümüzde dikkatli gözlerle etrafa bakıyorduk. Onların gittikleri yöne doğru döndük. Arada bağırıyoruz.
"YAĞIZZZ!" ve "DERENNN!" diye.
Başlarına birşey gelmemesini umuyordum. Poyraz yanıma yaklaşırken bir anda kafasına birşey düştü ağaçtan. Ah! Kar kütlesi düştü. Hemen bir yere oturmamiz lazım. Allah'tan birşey olmamıştı iyiydi. Saat 2 ye geliyordu. Yanımızda hava kararmasına karşılık el feneri de almıştık. Orkun durgun duruyordu.
Yanıma geldi.
"Ceren düşündün mü?" dedi bir anda Poyraz'ın yanında. Ben de artık dayanamayarak
"Evet Orkun! Düşündüm. EVET! Ben de senden hoşlandım. Ben de SENİ SEVİYORUM ORKUN!" dedim gidip boynuna sarılmaya kalmadım zaten o gelip sarılmıştı. Tüm sıcaklığını içimde hissetmiştim. O an Poyraz ayağa kalkarak
"Bu da ne demek oluyor şimdi Ceren?!" dedi çok şaşırmış ve asabi görünüyordu. Ama bunun bir önemi yoktu. Ona tam cevap verecekken bir ses duyduk çalılıklardan. Birileri bize doğru yaklaşıyordu. Baktık ki Yağız la Deren! Hem de el elelerdi. Ay çok sevinmiştim. Dediklerimi duydular mı acaba? Derken tam;
"Bu şu demek oluyorki Poyraz, Eğer 2 kişi arasında kalıyorsan ikincisini seç. Çünkü birinciyi gerçekten sevseydin ikincisine aşık olmazdın. Demek ki kendini Ceren'e sevdirememişsin!" dedi Deren tamamıyla ağzının payını vermişti.. Poyraz şidettle yanımızdan gitti. Gitmeden önce
"Senle sonra konuşacağız Cerencim!" dedi ukalaca. Ama gerçekten umursamıyordum.
"Ne konuştun be Deren!" dedi Orkun. Beraber alkışladık kahkahayla.
"Siz... şimdii sizz..." dedi Yağız kekeleyerek.
"Evet kardeşim evet!" dedi Orkun heyecanla.
"Siz de de durumlar pek farklı gözükmüyor!?" dedim Deren'e işaret yaparak....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış Tatili ❄
Fiksi PenggemarMeraba en yakın arkadaşımın ısrarıyla ilk kez hikaye yazıyorum inşalah beğenirsiniz :) TANITIM Ben Deren şükür ki lise son öğrencisiyim. Orta boylu, kumral, dalgalı saçları olan, kahverengi gözlü, kilosu normal, değer verip değer bilen bir kızım. Bi...