..Ben, annem ve Yağmur denen ahmak babamı izlerken yavaşça konuştu,
''Varol ailesi mi?''
Babamın, Yağmur'un sorusuna soruyla karşılık cevap vermesi ilgi çekmişti. Sanki bu konudan bahsetmek istemiyormuş gibi yerinde kıpırdandı ve konuştu,
''Bizim holdinge rakip holdingin sahipleri. Onlarda en az bizim kadar köklü bir aileye ve mirasa sahipler.''
Yağmur cevabından memnun olmuş bir şekilde çatalındaki lokmayı ağzına attı ve çiğnemeye başladı. Bu sefer sessizliği bozan babam olmuştu,
''Neden sordun ki canım?''
Yağmur, babamın beklenmedik bu sorusu karşısında kaskatı kesilmişti. Ağzında ki lokmayı yavaşça yutkundu. Ne demek istediğini düşünür gibi bir ifade vardı yüzünde ve bu olan şeyleri daha fazla merak etmemi sağlıyordu.
''Merak işte Kıvanç Amca.'' derken yamuk bir şekilde sırıttı. Babamda ona gülerken masadaki herkes asıl cevabın bu olmadığını biliyordu.
Yağmur ayıcıklı pijamalarını giyerken bir yandanda aptal aşıklar gibi sırıtıyordu. Ona bu aptal sırıtmasının nedenini sormak istesemde susmayı tercih ettim. Nasıl olsa dayanamayıp bana herşeyi anlatacaktı. Ben böyle düşünmeye devam ederken konuşmaya başlamıştı bile.
''Daha öncelerde de bahsettiğim gibi bu tür şeylerden ne kadar hoşlandığımı biliyorsun. Hem gitmek için uzun zamandır bu anı bekliyorum.''
Yağmur bana birşeyler zırvalarken ne demek istediğini anlamaya çalışıyordum ama kafam kazan gibi olduğundan hiçbirşey mantıklı gelmiyordu. Kollarımı göğsümde birleştirdim, elimi çeneme koydum, sağ ayağıma ağırlığımı verdim ve bir düşünür gibi konuştum,
''Yağmur, Allah aşkına neyden bahsediyorsun?''
Gözlerini pörtlerek, sanki dünyadaki en saçma soruyu soruyormuşum gibi dışarı nefesi sesli bir şekilde verdi.
''Tabiiki de final yarışlarından bahsediyorum.''
''Hadi ama yapma o yarışlara gelmeyeceğimi biliyorsun. Orada geçireceğim vakite kimya çalışmayı tercih ederim daha iyi.''
Yağmur bana gözleri kısık bir şekilde bakışlarını yollarken telefonumu elime alıp yatağıma bağdaş kurarak oturdum. İkimizde benim asla kimya çalışmayacağımızı biliyorduk. Aslında yarışlara gidebilir ve izleyebilirdik. Eğlenceli de olabilirdi. Ancak Yağmur'un başımızı derde sokmayacağından emin olamazdım. Özelliklede o tarz bir yerde. Neredeyse Ankara'nın tüm zengin piçleri orada olurdu ve her haltı yerlerdi. Henüz bunları göze alamazdım. Okul yeni açılmışken kotayı doldurmak istemiyordum.
Yağmur'da karşıma oturdu ve bana bakmaya başladı. Her halinden yarışa gitmeyi çok istediği belli oluyordu ama yapamazdım. Kararımdan vazgeçmeyecektim.
''Melis bence fazla kasıyorsun. Birşey olmayacak, sadece yarış izleyeceğiz.''
Fazla kasmak mı? Hadi ama. Bu çevredeki insanlar oraya ne tür pisliklerin geldiğini ve ardında ne getirdiklerini bilirlerdi.
''Orada daha önce yaşananları bilmiyormuş gibi konuşma! Hem bu tarz yerlerde başımıza ne işler açtığınıda unutma! Sakın Yağmur. Israr etme. ''
''Peki o zaman. Madem sen gelmiyorsun bende başka biriyle giderim.''
Dediklerini aklım idrak edememiş gibi ona boş bakışlar yolluyordum. Dedikleri kafamın içinde yankılanırken, konuşmasına devam etti,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DRİFT
RandomHayatını, her şeyi elde etmekten sıkıcı buluyor aynı zamanda yaşadığı hayattan memnun da oluyordu. O da her zengin aile gibi, kendi ailesinin tek çocuğu olarak el üstünde tutuluyor, her istediği yapılıyordu. Belki de sadece ailesinin tek çocuğunun k...