~oh back when i was younger...~...
saat bire yaklaşırken ikisi de yavaş adımlarla yürüyor, okyanus gözlü genç meraklı bakışlarla önündeki genci izliyordu. "nereye gidiyoruz?"
"birazdan görürsün."
"peki..."
...
uzun bir yoldan sonra eren yavaşça bir binanın önünde durmuş, girdikten sonra en üst kata çıkmak için merdivenlere yönelmişti. armin yavaş adımlarla sevdiği genci takip ederken eski binada etrafına bakınmış, bir yandan da onun elini daha sıkı sıkmıştı. ardından sessizce mırıldandı. "evin mi?" gençten ses çıkmak yerine başını evet anlamıyla sallamış, bu ise onu mutlu etmeye yetmişti. en üst kata çıktıktan sonra eren kattaki tek daire olan kapıya anahtarını sokmuş, çevirdikten sonra geçmesi için armine yol vermişti. mavi gözlü genç yavaşça ayakkabılarını çıkardıktan sonra önüne bile bakmadan bedenini ileriye atmış, içeri geçtikten sonra yavaş adımlarla yürümeye başlamıştı. eren ise hemen ondan sonra içeri geçmiş, kapıyı kilitledikten sonra yavaş adımlarla karşısındaki gence yürümüştü. yanına varınca elini kavramış, onu kendisiyle birlikte sürüklemeye başlamıştı. ardından ne olduğu belli olmayan bir odaya girmiş, ışığı bile açmadan biraz daha yürüdükten sonra duvarın hemen önünde durmuştu. armin ne olduğunu anlamadan ona bakarken eren perdeyi hızla aralamış, arkasındaki basamakları tutması için arminin önüne geçmesi için işaret vermişti. ardından arkasını dönüp yürümeye başlamıştı. "eren?"
"sen yukarı çık ben bir şeyler alıp geliyorum."
"peki." armin elini merdivenin tozlu basamaklarına koymuş, yavaşça yukarı çıkmaya başlamıştı. kısa bir süre sonra tavandaki kapıyı da açtıktan sonra kendini zorla yukarı çıkartmış, gözleri gördüğü manzara ile açılırken yüzüne yayılan masum gülümsemeyi bozmadan oturmuştu. birkaç kilometre öteden görünen binaların açık ışıkları ona yıldızları anımsatıyordu. uzun zamandır öyle bir manzarayla karşılaşmadığı için hem şaşkın hemde bedenini sarmış olan huzur yüzündeki gülümsemeye sebep oluyordu.
şaşkın bakışlarla bir süre daha dışarıyı seyrettikten sonra birden yanında hissettiği hareketlilik ile kafasını oraya çevirmişti. "beğendin mi?"
"hm?"
"ışıkları diyorum beğendin mi?"
"ışık?" eren elindeki poşetle yavaşça armine doğru adımlamış, hemen yanına oturup omzunu onunkine yaslamıştı. "pek benim elimde olan bir ışık değil ama geceleri çıkıp izlemesi çok zevkli." bunu duyunca mavi gözlü gencin yüzüne masum bir gülümseme oturmuş, kafasını şehrin ışıklarına çevirmişti. "böyle bir şey beklemiyordum ama cidden çok güzeller. şehrin ışıklarının hiç bu kadar güzel görüneceğini düşünmemiştim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ocean eyes-eremin
Fanficokyanus artık özgür değil... okyanus artık çok kirli. ama okyanus mutlu... çünkü bana sahip. eren yeager x armin arlert