3.BÖLÜM

34 6 11
                                    

Zincirli köpek olmaktansa yalnız kurt olmak yeğdir.

...

...

Her insan sabah uyandığında gününün güzel geçmesini ister. Neden mi?

Çünkü bir şeyi istemek bile o şeyi başarmanın yarısıdır. Günümüzün güzel geçmeyeceğini bilsek bile bunu isterdik.

İnsanoğlu böyle bir varlıktı işte...

Sabah sabah düşündüğüm şeylere göz devirip üzerimdeki ince pikeyi ayaklarımla itekleyerek yataktan kalktım. Saat sabahın daha doğrusu gecenin 4'üydü.Dolabıma doğru ilerlerken dilimle dönüp duran şarkıyı mırıldanıyordum.

Manga'nın Dünyanın Sonuna Doğmuşum şarkısının küçük bir bölümüydü.

Dünyanın sonuna doğmuşum, ya da ölmüşüm de haberim yok. İyi bilirdik derler elbet ardımdan bundan büyük yalan yok...

Bundan büyük yalan yok...

Hayatın kendisi yalanken insanların dedikleri mi doğru olacaktı.

Dolabımdan çıkardığım eşofman altıyla yarım sporcu aletimi üzerime geçirdim.

Nedense üzerimde neşeli bir hal vardı. Kendi kendime dans ederek odamdan çıktığımda merdivenlerde kısa bir süre duraklayıp ne yaptığımı anlamaya çalıştım. Dünkü olanlardan sonra belli ki beynim mutluluk hormonu yaymayı emretmişti.

Kafamı sallayıp geri kalan merdivenleri indim ve kendimi hızla mutfağa attım.

Toplasan 3 saat uyuduğum için aç olmayan karnıma bir bardak su gönderdikten sonra anahtarımı alıp evden çıktım.

Tam olarak aydınlanmamış havaya rağmen ikinci gruplar koşuya çıkmışlardı bile.

Gülümsedim...

Galiba çaylaklardan çok Bora korkmuştu. Yoksa imkanı yok benden önce kalkıp grubunu koşuya çıkarmazdı.

Meydan'a hafif tempoda koşarken yanından geçtiğim ikinci grup gençlerinin selamlarını alıyordum. Aralarında Bora'nın olmaması gözüme çarptığı anda onlara seslendim.

Durup bana döndüklerinde birkaç adımda yanlarına varmıştım bile.

"Bora nerede?"

Direk olarak sorduğum soruyla bir an duraklasalar da kendilerini toparladılar. Cevap bekliyorum dercesine yüzlerine baksam da ağızlarını açma zahmetine girmeyip bana bir şey dememişlerdi.

Daha sabah günümün güzel geçmesini istememiş miydim ben?

Elimi cebime attığımda telefonumu evde unuttuğumu fark ettim. Bu aralar çok şey unutuyorsun diyen iç sesimi duymazdan gelip karşımda duran beylere döndüm.

Ben yokken buraya hep erkek almışlardı galiba.

"Telefonunu kullanabilir miyim?"

"Hadi ama sen Yılan'ın Kızısın daha sert davranman gerekmez miydi?"

Avucuma telefonunu bırakan açık kahverengi saçlara sahip olan çocuğun telefonu alıp bakışlarımı üzerinde tutarak Bora'yı aradım.

Çaldı,çaldı,çaldı...

"Söyle Çınar."

Karşımdaki adının Çınar olduğunu öğrendiğim çocuğa gözlerimle hoparlöre aldığım telefonu işaret ettim.

İlk başta kaşlarını çatıp bana bakmaya devam etse de sert bakışlarım karşısında istediğim şeyi yapmıştı.

"Neredesin abi?"

B.Ö.T.A.YHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin