Selam. Bu bölüm , geçen bölümün son kısmının Harry'nin ağzından anlatımını kapsayacak. Bugün 1 bölüm daha yayınlayacağım için bu bölüm kısa oldu .Bu arada geçen bölüm hakkında yaptığınız yorumlar için çok teşekkür ederim. Sadece 1 tane okuyucum olsa dahi yazmayı bırakmayacağım. Neyse iyi okumalar ._.
Bölüm Şarkısı : Rihanna - What's My Name ? ft. Drake
- Harry Styles -
Tamam. Partilere bayılırım. Hele ki partiyi , VS Angel's oluşturuyorsa.
Bara indiğimizde yanıma çoktan birkaç tanesi gelmişti bile. En çekici gülümsememi yerleştirip hepsine göz kırptım.Bize ayrılan yere oturduğumuzda , gözüm Chelsea'yi aradı. Galiba daha gelmemişti. Etrafa bakmaya devam ederken , görüş açıma Cara girdi. Gerçekten güzeldi. Çok fazla güzeldi. Ama ilgimi çelmiyordu. Birkaç kez birlikte takılmıştık ama daha fazlası olmamıştı.
Gelip üzerime çullanmasına laf etmedim ama rahatsız olmadığım söylenemezdi. Her an Chelsea gelip bizi böyle gör - Siktir. Neden umrumda ki ? Neden hala onu düşündüğümü bilmiyordum. Hayatımda tanıdığım ilk insanlardan biri olması veya çocukluk aşkım olması mı ? Ah bence bu kadar neden yeterli.
'' Nasılsın bebeğim ? '' Cara'nın sorusuyla ona dönüp gülümsedim. Biraz sahte birşeydi.
'' İyiyim Cara , sen ? ''
'' 1 hafta boyunca birlikte olacağız. Tabi ki de mükemmelim. ''
Cevap vermek istemedim birden. Onunla aynı ortamda hemde tam 1 hafta. Komik geliyor. Ondan nefret etmeliydim. Chelsea'den bahsediyorum.
Kafamı iki yana sallayıp dağılmasını sağladım. Sohbet gayet koyuydu. O an , içeri Chelsea girdi. Siyah mini elbisesiyle anında bütün gözlerin ona dönemsini sağladı. O çok donuk bir kızdı aslında. Küçükken öyle değildi ama şuan ona bakıyorum da , mimik eksikliği varmış gibi. Her neyse. Bara doğru yürürken gözlerim onu takip etti. Saniyelik de olsa bu tarafa baktığına kalıbımı basabilirdim.
Onu izlerken , Niall'ın bara doğru adımladığını gördüm. Kaşlarım benden habersiz çatıldı. Tabiki benden habersiz evet. Onunla konuşuyordu. Benim yapamadığımı yapıyordu. Gülüyorlardı. Gülmek. İçten bir şekilde. Ah , Tanrım. Kıskanmıştım. Sikeyim seni de Niall.
Cara kulağıma birilerine selam vereceğine dair bir şeyler fısıldadı lakin duyamadım bile. Dikkatim başka bir yerdeydi. Hele ki onlar bu tarafa doğru ilerlerk- Siktir ne ? Buraya doğru mu geliyorlar ? Aman ne güzel. O çocuklarla tanışırken - şaşırılacak şekilde içten- kendimi toparlamak için arkamı dönüp kendi yüzüme tokat atmam gerekti. Pekala , bu acıttı.
O sarılmaları sevmezdi ya. İnadına sarılacaktım. Evet bunu yapmalıydım.
''Merhaba Chelsea. Biz seninle yemekte konuşmuştuk ama ortama uyum sağlayalım.'' Bunu söyleyen ben olamazdım ama , bendim işte.
Onu kendime çekip , ellerimi yavaşça beline sardım. Olabildiğince yavaş olmaya çalıştım. İnanılmaz derecede inceydi ve en ufak bir hareketimde kırılacak gibi duruyordu. Bu beni korkutmadı değil.
Kokusunun değişmemiş olması normal miydi ? Kaç yıl oldu ki sarılmayalı ? 5 mi , 4 mü , 6 mı ? Bir süre sonra acı vermeye başlamıştı ve ben de saymayı bırakmıştım.
Asla sarılmayacağım diyen ben miydim ? Unutun gitsin tamam mı . Bu muhteşem hissettiriyor.
Bölümün başını 2 ay önce yazmışım , devamını bugün yazdım. Cidden yazmayı özlemişim. Bugün 1 bölüm daha yayınlayacağım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
IMMEMORIAL|h.s
Fanfiction"Ufacık kalbime sığdırdığım ufak erkeğim,neden sığdıramadın beni o büyük kalbine?"