-Chapter 8-

180 16 1
                                        

Hikayeyi her seferinde silmeyi düşünüyorum. Ama sonra vicdanım el vermiyor. Nedenini anlayamadım. İyi okumalar xx

Bölüm şarkısı :Skrillex and Diplo - Where Are Ü Now ft. Justin Bieber

"Tanrım , madem 1 haftamız var , neden bütün provaları aynı güne sığdırıyoruz ?"
"Artık şikayet etmesen güzelim ? 1 günde halledip sizi rahat bırakacağız işte."
Cara ve Tom'un iç açıcı tartışması uykumu getirmişti. Neden her lanet gün bir şeylerden şikayet etmek zorundaydı ki ? Beni deli ediyor. Hayır sinirli değilim tamam mı. Sadece stresliyim. Kafamda tonlarca dert var. Peki normalinde de pek normal sayılmam ama normal olma yolunda normalce ilerliyorum. Unutun gitsin.

Provanın bittiğini belirten anonsu duymamla odama ışınlandım diyebilirim. Ya da ufak bir pürüzle.

"İşte benim favori meleğim!"
"Merhaba Niall , görüşmeyeli morarmışsın."

Söylediğime gülerken hunharca gözlerini ovaladı.
"Akşamadan kalma bu olsa gerek. Sanırım insanın uzun bacakları olunca gözlerinin altı da morarmıyor."
Yine ve yine söylediğini anlamam zaman anldı. Bu çocuğun kinayelerle sorunu var.
"Ah , aslında uzun bacakların varsa ve podyuma çıkıyorsan , yüzünün fondotenden 2. bir derisi oluyor. Emin ol onsuz senden de fenayım.

"Nasıl rahatladım bilemezsin."
Ardındansa güldü. Buna yavaş yavaş alışıyorum sanırım. Neşesinin bulaşıcı olması doğama aykırı!

"Pekala , yemekte görüşürüz Chelsea. Ya da favori meleğim mi demeliyim ?"

Aslında , kaybol derim.

"Görüşürüz Niall."

Asker selamı verip , gülerek asansöre doğru ilerledi. Ben de başka bir davetsiz misafire yakalanmamak için hızlıca odama girdim.

Hayata laf olsun diye mi geldim bu nasıl bir mutsuzluktur diye düşünmekten içim soldu.

-HARRY-

"Hayır anne. Tamam anne. Tamam anne. Ben de seni anne."

İsterseniz 21 yaşına gelin , ünlü olun , binlerce hayranınız olsun , annenizle telefon konuşmanız hep aynı olacak.

Tell me , where are you now that I need you ?

Söyle bana , sana bu kadar ihtiyacım varken, şimdi neredesin ?

Where are you now ?

Şimdi neredesin ?

Pekala , demek oluyor ki Niall buralarda bir yerde. Dün yüzünden kendimi hala suçlu hissediyorum. Nasıl ona sinirlenmiş olabilirim ki ? Neyseki haberi yok. Bir daha olmayacağına kendi kendime söz verdim.

"Hayır Zayn! Saçlarını kazıtamazsın. Ertesi 5 gününü depresyonda geçirmene izin veremem."

Böylece bugünün konusu belli olmuş oldu.

"Hayır Lee , söz veriyorum bu sefer depresyon yok." işte buna gülerim. Ama varlığımı farkeden ve güldüğüm için sinirli bir Malik'le karşılaşmak varsa , gülmeyedebilirim. Tartışılır.


"Bakın ikinizi de seviyorum ama biliyorsunuz ki El ile zor zamanlar geçiriyoruz. Bana yardımcı olmuyorsunuz."

"Louueeeh! Sana yeterim farkındasın değil mi ?" En şirin sırıtışımla -kimi kandırıyorum hepsi öyle- asık suratlı Louis'nin yanına yanaştım. "Sen her zaman özel olacaksın kıvırcığım."

"Böyle konuşmayın gözlerim yaşarıyor."
"İstersen ben de sana derim Zaynie." Niall içeriden elinde bir KFC kovasıyla Zayn'e sarılmak için kollarını açtı.
"Siktir , Niall! Yağlısın . Ellerini saçlarımdan uzak tut."

"Bak sana dedim. Onları Perrie'den daha çok seviyorsun ve kestirmek yok."

"Ve yüce Payne , son noktayı koyar. Sizi seviyorum çocuklar." Niall'ın isteğiyle sıcak bir grup sarılması.

-CHELSEA-

"İlk defa bu kadar ayrıntılı kıyafet arıyorsun ! Söyle hangi Direction'ı gözüne kestirdin!

Barbara'nın söylediği ciddi anlamda gülmemi sağlamıştı.

"Bir sebebi yok. Hoş görünmek istiyorum. Sakıncası mı var ?" heyecanla ayağı kalkıp 3 kere yerinde zıpladı. "Dalga mı geçiyorsun ! Hadi seni hazırlayalım."

Yemek salonuna ulaştığımızda , tüm ekip oradaydı. -Direction da dahil- evet onları ekipten sayıyarum. Ayriyetten söylemek zor.

Hepsi kendi aralarında sohbete dalmıştı. Barbara'yla birlikte yerimizi aldığımızda , çaprazımda oturan Liam başıyla selam verdi. Aynı şekilde karşılık verip gülümsedim. Peki şimdi asıl soru , Styles nerelerdeydi ?

"Beni beklemeniz ne kadar güzel , geç kaldığım için özür dilerim. Ufak bir saldırıya uğradım da." sanırım sormamı bekliyormuş. Şu işe devam edelim bakalım.

"Saldırıdan kastın ?" gözleri derhal beni buldu. "Hayran saldırısı. Birkaçı içeri sızmış. Neyse ki halledildi." anladım cinsinden omuz silktim. Bunu neden yaptım bilmiyorum. O da şaşırmış görünüyordu.

"Bayanlar baylar , iyi akşamlar. Yarın sabah 7'den itibaren , toplu provalara başlıyoruz."

Bir akşam yemeğine de iyi haberle gelse olmaz değil mi ? Lanet , lanet , lanet Tommie.

Herkes hayıflanmaya başlamıştı. Dertleri saatin erken olmasıydı. Ve benim derdim tamamen bambaşka.


Tekrar okuma şansım olmadı , lütfen yanlışlarım varsa kusura bakmayın.

IMMEMORIAL|h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin