İtadori Yuuji
Muavini takip ederken aklıma sürekli Gojo Senseinin Yuna hakkında onunda bir yarı lanet olduğunu dile getirmesi geliyordu. Sürekli sürekli bunu düşünürken Sukuna "E o zaman sorsana salak?" dedi. Ellerimi bir birine vurup "Çok zekice!" diyip önden yürüyen Megumiye doğru yaklaştım.
"Hey Megumi." dediğimde Fushiguro yüzünü bana çevirdi. "Gojo Sensei daha önce Yunanın yarı lanet olduğunu söyledi. Ne yaptı oda bir şey falan mı yuttu?" diye sorduğumda Fushiguro "Bir şey falan yemedi. O şekilde doğdu" dediğinde anlamadığımı belirten gözlerle Fushiguroya bakıyordum.
"Sanırım bir aptal olduğundan ayrıntılı anlatmam gerekicek" dedikten sonra derin bir nefes aldı. "Yuna, Gojo klanına mensup normal bir Jujutsu büyücüsü tarafından doğmuş bir yarı lanet. Normalde bu imkansızdır. Yuna bir mucize. Sonrada annesi tarafından klana satıldı zaten" dedikten sonra yüzünü çevirmeden Nobara ile birlikte yürüyen Yunaya baktı.
"Gojo klanından varis geçen teknik dışında kendisininde lanetli bir parçası var. O yüzden oda bir lanet. Senin gibi ama alnında ölüm fermanı yok. Genede güçlerinin bir çoğunun mühürlendiği için herşeyini bilmiyorum" dediğinde istemsizce ellerimle alnımı kapadım.
Muavin durduğunda "Penceremiz Lanetlenmiş rahmin varlığını üç saat kadar önce doğruladı. Tahliye yüzde doksan seviyelerine ulaştığında olay yerini gözden geçirdikten sonra tesisi kapadık" dedikten sonra gözlüklerini düzeltti.
"Hapishanenin ikinci katında, rahimle beraber beş kişi bırakıldı. Lanetli rahim başkalaşım yapabilirse, daha yüksek sınıfta bir lanetin olucağını düşünüyoruz" dediğinde herkesin yüzü değişti. Yuna Muavine yürüyerek "hey, bizlerin yüksek sınıfta bir lanetin karşısına çıkıcağını mı söylüyorsun?" diyip yakasına yapıştı.
"Ne yaptığının farkında mısın sen?" diyerek bağırdığında Megumi onu geri çekti. Ardından "Bu duruma bakılırsak Gojo Senseinin burada olması gerekirdi" dedi Yunayı kenara çekerken. "Evet, ama şuan kendisi iş seyahatinde. Ayrıca diğer tüm büyücüler yeteneklerinin üstünde görevler aldı. Bu sadece acil durum" dedi. Yunanın dişlerini gıcırdattığını duyabiliyordum.
Yuna Katayama
"Yüksek sınıf bir lanetle karşılaşırsanız ya kaçarsınız ya ölürsünüz. Bu yüzden korkularınızı dinleyin lütfen" dediğinde tekrar hareketlenecektim ki Megumi bakışlarını bana dikti. Elimi yumruk haline getirip sıktım. "Görmüyor musun? Bize ölüme gidin diyorlar!"
Megumi elini saçlarıma koydu ve "Senin ölmene izin vereceğimi mi sanıyorsun?" diyip yavaşça elini geri çekti. Kafamı yere eğdim. O sırada bir kadın sesi duyuldu. Bir kişinin adını haykırıyordu her seferinde. Derin bir nefes verdim. Alaylı bir şekilde "Haaa... Acaba ölsem ağlayacak biri olur muydu?" dedikten sonra girişe yürüdüm.
Muavin örtüyü indireceğini söyledikten sonra İtadori gökyüzüne merakla bakmaya başladı. "Gece oldu!" dedi sesindeki heyecanı gidermeye çalışmadan. Megumi basitçe "Örtü bizi dışarıdan gizliyor. Yerleşim bölgelerine çok yakınız" diyerek açıkladı.
Ardından girmeden önce "yeşim tazılar" dedi ve tekniğini kullandı. "Bizi lanete yaklaştığımızda uyaracak" dedi. İçeri girdiğimizde lanetli enerjinin etrafta aktığını hissettim. Hızla arkamı döndüğümde "Çocuklar..." dedim.
"Kapı nerede?!" dedi Megumi. Hızla İtadori ve Nobara geldiğimiz tarafa ilerledi. İkiside telaşla ve stresle duvarları elliyor bir şeyler arıyordu. Megumi "O girişin ve çıkışın kokusunu hatırlıyor" dedi. Nobara ve İtadori hızla beyaz tüylerini sevmeye başladı.
Yanlarına gittim ve ona elimi uzattım. "Oh! Aferin dostum." dedikten sonra oda patisini koydu. Nobara "Tüm kuturulmuş etleri getirin!" diye bağırdı. Megumi eliyle başını ovaladı. "Az önce stres içindeydiniz." dedikten sonra İtadori "Gerçekten güvenilirsin Fushiguro!" dedi. Gülümsemeden edemedim. Evet öyleydi...
Biraz ilerledikten sonra hepimiz dona kaldık. Burada bırakılan kişilere nolduğunu bulmuştuk. İtadori onlardan birine yaklaştı. "Ne büyük canilik" dedikten sonra bir süre adamın cesedine baktı. Nobara "Bu o kadının oğlu..." dedi daha önceden gelen kadının birinin ismini haykırırkenki ana itafen.
İtadori "Bunu götüreceğim" dediğinde Megumi "İtadori!" dedi ve küçük bir tartışmaya girdiler. Aralarına girmek için hareketlendiğimde hızla lanetli varlığı hissetim. Ancak bu bile benim duyularımı aşıyordu. Daha ağzımı açamadan karnımda ki acıyı hissetmem ve duvara yapıştırılmam bir oldu.
Hızla ağzıma gelen kanı tükürdüm. Ayağı kalkmaya çalışırken Nobaranın aşağıya çekildiğini fark ettim. Son kalan gücümle adını haykırıp ona atıldım ama bu durumda bir şey yapamazdım. "Gerizekalı Gojo. Göreve gönderiyorsanız mühürüde açsanız ya?" dedikten sonra öksürdüm.
Ayağı kalkmaya çalıştığımda an geri düştüm. Kafamı yerden kaldırıp geri kalan ikisinin duruma baktığımda ikisininde dona kaldığını gördüm. İtadori bir şeyler zırvalayıp elindeki lanetli eşya ile bir saldırı gerçekleştirmeye çalıştı ama bu başarısızlıkla sonuçlandı.
Gözlerimin önünde kopan el hızla yere düştü. Bir kuvvetle ayağı kalkıp yumruğumu lanete salladım ancak faydasızdı. Beni hızla bana vurarak geriye fırlattı. Gözlerim yavaşça kapanırken lanetler okudum. Bu beyinsizlere bayılırsam nasıl yardım edecektim.
Gözlerim zorla kapanmadan önce Meguminin bana gülümsediğini fark ettim. Küçüklüğümüzden beri ne zaman beni rahatlatmak istedise takındığı o gülümseme. Gözlerim kapanırken son gücümle "aptal, öleceksin" dedim. Ardından heryer karanlığa büründü.
Megumi, lütfen ölme. Yoksa kim yanımda duracak?
Nasıl bölüm? Güzel dimi? Tam böyle yerde bıraktım. Çünkğ heyecanlanalım az. Dimi? Bencede? Umarım beğenmişsinizdie. Oy ve yorumu unutmayın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanetli |Gojo Satoru x Reader x Fushiguro Megumi| Düzenleniyor
Fanfiction"Neden ben?" Neden onca kişi arasında, kaderime yazılmış bu laneti üstlenen tek kişi benim. Neden bende bir insan değilim? İlk türkçe Gojo Satoru x Reader x Megumi kitabı. Bazı karakterler dışında hiçbir resmi evreni ve karakterleri sahiplenmiyorum...