Tavsiye Edilen Bölüm Şarkısı : Demet Sağıroğlu - Arnavut Kaldırımı
Okulda sıradan bir sabahtı, Azir için... O gün okulun bulunduğu yer olduğundan daha sakin ve gergin gibi gelmişti Azir'e... Bazen böyle tuhaf hisler kaplardı içini... Ve mutlaka bir gerginlik yaşanırdı hissettiğinde. İçinde bir şair barındıran herkes gibi, hisli biriydi. Azir'in hisleri içinde intihar edene kadar böyleydi...
İlk ders yine sınıfın yarısı uyuyor, kalan yarısının ise bir kısmı uyukluyordu. Atom Karınca'nın dersiydi. Fizik... Azir'in seve seve yaptığı tek ders. Çünkü her zaman bir dersi hem sevip hem de yapamazdınız. Bazen sevdiğiniz dersi yapamayabilirdiniz. Hayatlarımızda öyle değil miydi? Hatta ilişkilerimiz? Birini sevince o da sizi sevecek değildi. Üstelik, koşulsuz sevgiye sahip olduğu atfedilen anneniz bile, illa sizi sevecek değildi. Elbette siz de onu... Ama bu coğrafya da, bu toplumda dayatılan şey buydu. Görünmez kurallar, aslında doğduğunuzdan beri, kimi, neyi, neden, ne şekilde ve nasıl seveceğinizi dayatıyordu. Azir, buydu işte. Eskiden beri beyninde sürekli bu tarz düşünceler oluşurdu.
Ders bittiğinde, Emre'nin sınıftan asık ve meymenetsiz suratı ile bir hışımda çıktığını fark etti Azir. Reyhan'ında Emre'ye kötü kötü baktığını. Sonra kafasını pencereye, yani tam arkasına çevirdi Azir. Lisenin en son katındaki sınıfın penceresinden, gökyüzünü izledi. İlk tenefüs bittiğinde, sabahki gerginlik hissi hala üzerinde duruyordu Azir'in.
Nihayet öğle tatilinde, sınıfta her zaman olduğu gibi yalnız oturan Azir, kapıda durmuş kendisine bakan Zeynep'i fark etti.
"Ne zamandır ordasın?" diye sordu kafasını önündeki kağıtlara çevirirken Azir.
"On beş, yirmi dakikadır." dedi Zeynep, hüzünlü bir sesle.
"Neden ordasın?" dedi bu kez Azir. Bu bir davet değildi. Ancak, Zeynep bunu bir davet gibi algılamış ve sınıfa girip Azir'in önündeki boş sıraya oturmuştu.
"Şiir mi yazıyorsun?" dedi Zeynep göz ucuyla Azir'in önündeki kağıtlara bakarak.
"Başka ne yapabilirim ki." dedi Azir sakince gülümseyerek.
"Emre, seninle konuşmamı istemiyor." dedi birden sıkıntılı bir sesle Zeynep.
Azir tek kelime etmedi, kafasını kaldırıp bakmadı bile Zeynep'e.
"Birşey demeyecek misin?" diye sordu Zeynep.
"Bence... Bir toplum bir bireye ne yapıp yapmamasını dayatmamalı. Herkesin özgür iradesi var, bu irade ile yaratıldık. Herkes kendi kararını vermeli ve sonuçlarına da katlanmalı. Kötü ya da iyi. Bu konuda cesur olmalıyız. En az şeytan kadar cesur." dedi Azir kafasını kaldırmadan.
"Tuhaf." dedi Zeynep.
"Tuhaf ? Tuhaf olan ne?"
"Sensin."
"Bunu yeni mi fark ettin." dedi Azir gülerek.
"Aslında... Her neyse, ben seninle konuşmayı seviyorum."
"Tuhaf olsam bile... Anlamasan bile..." dedi Azir, soru sormuyordu aslında, tüm bunlara rağmen beni sevdiğini biliyorum. Demekti bu Azir'ce de.
"Evet." dedi iç çekerek kısık bir sesle Zeynep.
"Sıkıntın ne?" diye sordu Azir, kafasını kaldırıp Zeynep'e bakarak. Ve kaldırdığı gibi göz göze gelmişlerdi, ve aralarındaki tek mesafe birbirlerine karışan nefesleri ile burunlarıydı.
"Bilmiyorum." dedi neden sonra kafasını çevirerek Zeynep. Ve kapıda ona öfke ile bakan Emre ile karşılaştı.
"Bende seni arıyordum." dedi birden hüzünlü sesine neşe karıştırarak Zeynep.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİL BAŞTAN | "Ben derin sularda kaldım, o karaya çıktı."
ChickLitBu hikaye iki kişinin gerçek yaşanmışlığından kurgunlanmıştır. Kitabın kapak kurgusundan tutun da, adına, bölümlerde verilen müziklere, satır aralarına gizlenmiş cümlelere kadar her bir kurguda, gerçeğe milim yakınlıkta atıflar bulunur. Bazen elimd...