Tavsiye Edilen bölüm Şarkısı : Gabrielle Aplin - Please, Don't Say To Love Me
Yine bir dershane günü, Azir sırasında tek başına oturup, her zaman yaptığı gibi şiir yazıyordu. Sky tüm neşesini koluna takmış gelmişti adeta. Azir'e bol neşeli "Günaydın." dedi.
"Günaydın." dedi kafasını kaldırmadan bir mırıltı gibi Azir.
"Hep böyle mi davranacaksın bana?" diye sordu birden neşesi azalarak.
"Nasıl davranmamı bekliyorsun?" dedi Azir kafasını kaldırıp Sky'a bakarak.
Sky adeta Azir'i itekleyerek, Azir'in yanına oturdu. Azir'in gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladı:
"Arkadaş olamaz mıyız Azir? Birbirimizi tanıyamaz mıyız? Neden bu kadar uzaksın bana? Bana diyorum çünkü, diğer birçok kişiye karşı daha sıcaksın ama bana karşı hep mesafelisin? Sakın iş için deme, kızlarla iş için mi samimisin? Bana karşı neden böylesin? Aynı sırada oturuyoruz ama aramızda görünmez bir duvar var. Sana yakınlaşmak istedikçe, hep aramıza bir duvar daha örüyor gibisin."
"Beni böyle kabul etmiyorsun ve bundan şikayetçisin o zaman çabalamayı bırakmalısın." dedi buz gibi bir sesle Sky'ın gözlerine bakarak Azir. Sanki o gözlerde bir şey arıyormuş gibi.
"Hayır. Vazgeçmeyeceğim. Sorun Emre mi?" diye sordu birden Sky.
"Sorun Emre değil sorun benim ve benim düşünce yapım. Yüreğimin iç hatlarında kendi uygarlığında uçuşan kuşlar." demeyi çok isterdi Azir. Sadece Sky'ın gözlerine bakmakla yetindi...
"Birşey söylemeyecek misin?" dedi Sky
"Emre neden sorun olsun?" dedi Azir sakince başını önüne çevirerek.
"Tabi bir sorun olmamalı, ama ondan ne zaman bahsetsem konuyu değiştiriyorsun." dedi Sky.
"Neden onun hakkında seninle konuşayım? Arkadaşım bile değil. Sence de bu biraz tuhaf olmaz mı? Sevgilin hakkında konuşmam? Diğer kız arkadaşlarınla konuşabilirsin Sky, ama biz seninle o kadar yakın değiliz. Olamayız da..."
"Neden?" dedi Sky, Azir'in elini tutarak. Azir'in vücut ısıs okadar ani değiştiki, içindeki buz tutmuş sokaklara yaz geldi adeta...
"Çünkü Emre'den hoşlanmıyorum. Hepsi bu." dedi Azir son derece gergin ses tonuyla. "Çünkü sen ona aşıksın." diyemezdi. "Çünkü o şereften yoksun insan, hem seni hem Zeynep'i idare ediyor." diyemezdi. Deseydi umursamayacağınızı çok iyi biliyordu Azir.
"Peki başka şeylerden konuşuruz. Mesela senin neden sevgilin yok Azir? Yani takıldıkların var sanırım ama..."
"Neden bununla ilgileniyorsun Sky? " dedi ters ters Azir.
"Gerçekten hiç bir şey konuşamaz mıyız?" dedi alınmış gibi Sky.
"Sen diğer kızlarla hiç dedikodu yaptığımı duydun mu? Ya da onlarla ne konuştuğumu düşünüyorsun?"
"Sorunu yazarak cevaplayacağım." dedi Sky, çünkü ders başlamıştı. Deftere yazmaya başladı Sky; "Duymadım. Doğrusunu istersen diğer kızlarla ne konuştuğun umrumda bile değil Azir. Benimle konuşmanı istiyorum. Ve sen benimle konuşana kadarda başının etini yemeye devam edeceğim. Sende bunu böyle kabul et. Hıh !"
Azir, Sky'ın yazdıklarına göz ucuyla baktı. Belli belirsiz gülümser gibi oldu. Sonrada altına kendi cevabını yazdı. "Neden?" ve Sky'ın gözlerinin içine dikti gözlerini.
Sky hafif hafif kızarmaya başlamıştı ya sinirlendiğinden ya da utandığından. Hangi nedenle kızardığını asla bilemeyeceğiz.
"Çünkü seni seviyorum ve sana değer veriyorum." yazdı Sky ve önüne dönüp tahtaya bakmaya başladı. Azir ise şaşkın bir şekilde kağıda ve Sky'a bakıyordu. Çünkü bu sorusunun cevabı değildi. Bu sadece başka bir soruyu ortaya çıkaran bir duygu itirafıydı. Azir'in aklındaki bir başka "Neden?" sorusunu çağırıştırıyordu.
"N'oldu?" dedi fısıltıyla Sky, bir taraftanda gülüyordu. Azir'in nutku tutulmuş gibi duran haline. Oysa Azir'in nutku tutulmamıştı. "Bilseydin bu cümleyi bu kadar rahat kurabilir miydin?" diye sorular geçiyordu Azir'in kafasından. "Seni senin beni kastetmediğin şekilde sevdiğimi biliyor olsaydın eğer. Bu kadar rahat gülümser miydin yine?" hiç bir soruyu sormadı Azir. Kağıda da bir şey yazmadı. Tüm ders bitene kadar, sadece Sky'a baktı aklındaki düşüncelerle...
İlişkilerde mevsimler gibiydi. Azir'in etrafındaki her insan böyle yaşıyordu en azından. yaz ve kış gibi gelip geçici şekilde... Sadece platonik olanlar aynı kalabiliyordu. Aşk, denilen şey pandoranın kutusunun ta kendisiydi. Birine açıldığınızda, mevsimler gibi geçip gidiyordu ilişki... Sahi neden böyle oluyordu? Neden iki kişinin ilişkisi birbirlerine açıldıklarında savrulup tükeniyordu? Nazar mı değiyordu kocakarıların dediği gibi? Yoksa çevrenin oluşturduğu bir baskı duvarıyla doğal şekli bozulan ilişkiler ayakta mı kalamıyordu? Azir bu ikincisine inanıyordu. Belkide bu ikincisine inandığı için ne Zeynep'e ne de Sky'a Emre'nin onlara yaptıkları hakkında tek kelime etmiyordu. Dışarıdan müdahele bir ilişkiyi olduğundan daha kötü yapıyordu. Kör olan birilerine gökkuşağını nasıl anlatabilirdin? Ya da sağır birine yağmurun sesini? Anlatacağım diye direttiğinde, seni asla anlamayacak olan o kişiye büyük bir baskı kurmuyor muydun? Hani herşey olacağına varmıyor muydu, İslamda? O zaman ne diye ilişkilere burnumuzu sokuyorduk? Neden akışına bırakmıyorduk ki? Neden şüphe tohumlarını sulayıp oyun bozancılık yapıyorduk? Neden ilişkisini bize sevinçle anlatan birinin daha sonra ilişkisi üzerine söz sahibi olacağımızı düşünüyorduk? Bu hakkı nasıl kendimizde görebiliyorduk?
Acaba Sky, bilseydi, Azir'in ona aşık olduğunu, hem de öyle ucuz ve basit bir hoşlantı değil, aşk kelimesinin ağırlığında bir duygu ile aşık olduğunu... Yine de seni seviyorum diyebilir miydi? Çünkü Azir, Sky, Azir'in hakkındaki can alıcı erçeği tamamen bilmeden ona bende seni seviyorum demiyecekti. Hatta şartlar Azir'e bıraksaydı herşeyi... O mezara kadar içinde taşırdı Sky'a olan aşkını ve kimseye söylemezdi. Sky, ömrü hayatı boyunca, Azir'in ona kör kütük aşık olduğunu öğrenmezdi...
Oysa Sky, Emre'nin aşkından bu kadar kör olmasaydı ve bu kadar sağır olmasaydı. Azir'in yazdığı şiirlere saklanmış kendi aslını bulur. Azir'in bakışlarında kendini görür, ve herşeyi çoktan öğrenmiş olurdu. Azir'de buna güveniyordu ya zaten... Sky'ın kör kütük aşkına... Ne derse desin Emre'den vazgeçmeyeceğini biliyordu. Biliyordu... Çünkü o da Sky'ı öyle seviyordu. Hani Azir'in karşısına biri çıksa, deseki; "bu kız seni gerçekten verem edecek vazgeç yolun başında" Azir duymazdı. Vazgeçmezdi...
Azir, o ün asla karşılık vermedi Sky'a, dersten sonra bile. Daha iki ders olmasına rağmen eşyalarını toplayıp kalktı. Sky sadece onu izledi... Sınıf kapısından çıkana kadar... Kim bilir belkide Sky, sadece Azir'in yer değiştireceğini zannetmişti.
"Kaçıyor musun?!" diye bağırdı arkasından Sky, bir meydan okuma gibiydi sesi.
Azir yine cevap vermedi sadece arkası Sky'a dönük gülümsedi. Gülümserken Kübra ile göz göze geldiler. Kübra'da Azir'e gülümsedi. Sky sadece Kübra'nın Azir'e gülümsediğini gördü... Yüzünü buruşturdu Sky, Neden bimiyordu ama, Azir'e başka kızların ülümsemesini istemiyordu. Elinden gelse Sınıf arkadaşları ile bile konuşturmazdı Azir'i. Ve yine kaçırmıştı Azir'i kendinden. Oysa, daha Zeynep'i bile soramamıştı. Zeynep ile Azir'in ne kadar yakın olduklarını bilmek istiyordu.
"Odunsun!" diye bağırdı bu kez Sky.
Azir ise çoktan merdivenleri inmeye başlamıştı. Azir'in sınıfı terk etmesinin o günkü tek nedeni, "ağır şeyleri kaldırmasının zor olduğu" gerçeğiydi. "Seni asla, senin onu sevdiğin ibi sevemeyecek birine, çoktan tüm kalbini ve ruhunu verdiğinin farkına vardığın o an."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİL BAŞTAN | "Ben derin sularda kaldım, o karaya çıktı."
Chick-LitBu hikaye iki kişinin gerçek yaşanmışlığından kurgunlanmıştır. Kitabın kapak kurgusundan tutun da, adına, bölümlerde verilen müziklere, satır aralarına gizlenmiş cümlelere kadar her bir kurguda, gerçeğe milim yakınlıkta atıflar bulunur. Bazen elimd...