2. Bölüm

93 29 34
                                    

Multimedya: Nefes Günpınar

Restorant'ın olduğu sokağı hiç sevmezdim. Çünkü pek tekin bir yerde kurulmamış bu restorant. Anlamıyorum bu para göz olan patron nasıl olurda tenha ve tekin olmayan bir yerde açar ki?

"Neyse ya... Bana ne" diyip yürümeye devam ettim. Doğrusu söylemek gerekirse bu sokak beni pek korkutuyor her an biri çıkıp bucağı saplayacak diye çok korkuyorum. Sokakta sadece benim ayak seslerimin yankılanması daha da korkmama sebep oluyor. Sokağın sonuna gelmiştim.                                                         Tam sağa sapacaktım ki inleme sesiyle yerimde kalakaldım. Korkudan duvara nerdeyse yapıştım uzaktan biri görse duvarla ilişki yaşıyorum zannedecek.

  orda ne oluyor diye kafamı sağa çevirdiğimde sekiz tane siyahlar içinde bürünen adamlar yerdeki yüzü kanlar içinde kalmış adamın çevresinde çember şeklinde oluşturmuşlardı. Birinin elinde sopa vardı diyerleri ise susmuş ne olacağını izliyordu. Gören de koyunun kafası kesildiğinde nasıl can çekişiyor diye izlemeye gelmişler.

Gözüm yerdeki adama kayınca yüzü tanılmaz hale gelmişti bu kadar mı vicdansızlar. "Erkek mi  bunlar ha...! Sekiz kişiye bir kişi nerde yazılmış erkekliğin kitabında."

 Sekizinde birden bana dönmesiyle kalakaldım ben az önce sinirden bağırarak mı konuştum ağzıma bir tane vurdum şimdi bittin kızım. Sola dönüp tüm gücü le koşmaya başladım içimden Allahım ne olur yetişmesinler bana, bir daha belaya bulaşmıyacağım diye içimden tekrar ediyordum arkama baktığımda 4 tanesi peşime takılmıştı ama ben daha hızlıyıdım sonuçta yıllarca başıma belalar alırken az koşmamıştım.

Nefes nefese sağa ve soluma bakerken bir çukur gördüm hemen oraya koşup içine girdim. Ayak sesleri yavaş yavaş yakınlaşıyordu kalbim ağzımda atıyordu çok korkuyordum eğer beni görürseler en az öldürüp leşimi köpeklerin önüne atarlar, en fazla ise döverlerdi yok canım öküz gibiler ama bir kıza el kaldıracak değilerdir umarım.

("He... He... Kızım az önce yerde yatan adamı görmedin mi?" )   

   İç sesime hak verip olduğum yerde daha da sindim etrafa kulak kesilince ayak seslerin yavaş yavaş uzaklaştığını duydum.

Ne olur olmaz diye olduğum yerde bir, iki dakka daha  da kaldım. Kimsenin olmadığından emin olunca saklandığım yerden çıkıp üstümdeki tozları temizledim.

"Huuu... Ne maceraydı ama neyse ki kazasız ,belasız atladım bir daha  onları görmemek dileğiyle."

Eve geldiğimde sabah ki macerenın yüzünden çok yorulmuştum. Yarın yeni okuluma gidecektim. Uyumadan önce banyomu yapıp temizlendim ,uykuyu seven biri olarak ilk günden okula geç kalmamak için alarm kurdum bunları yaparken annemi babamı düşünüp duruyordum tekrar gözlerim dolmuştu. 

"Hayır, hayır ... Bu sefer ağlamak yok sen güçlüsün Nefes, bu günleri de atlatacaksın." deyip yatağıma geçip kendimi uykunun kolarına bıraktım.

Sabah lanet alarmın sesiyle uyanmıştım bu okulun saatlerini daha geç bir saate çekseler olmaz mı sabahın 7'sinde okula gitmekde  nedir öğrencinin halinden kim anlar ki zaten. Banyoya girip rutin işlerimi halettim yeni okulumun formasını elime alıp inceledim ağzımdan;        

   "Yuhh...! Ohaaa...!  bu nedir be götümüzün gözükmeleri için pek de çabalamaları gerekmez hiç giymeyelim daha iyi."    

 Bunu hayata giymem zengin züppelerin giydiği kıyafeten ne beklersin zaten. Siz şimdi koleje nasıl gidiyorsun diyeceksiniz siz söylemeden ben diyim babaannem pek zengindir beni bu halimle yanlız bırakmadı ben bu kadını yerim yufka yürekli babaannem ,ona sarılınca anne kokusu burnuma gelir hep sarılma isteği gelir bazen de oturup ağlama isteğim gelir. Neyse bu kıyafetleri giymem lazım bir çırpıda üzerime geçirdim aynada kendime baktığımda fena sayılmazdım.

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin