Hoseok'da Devam;'ANNE BU SAVAŞ DEMEK. Bunu yapamazsın. Herkes aynı anda saldırıya geçerse elimizdeki her şey yok olur.'
Anne: Bunların hepsi senin yüzünden oluyor Jung Hoseok. Kardeşini verip anlaşma imzalayacaktık ama SEN HER ŞEYİ BERBAT ETTİN.
'Anlaşma mı? Ne anlaşması anne?'
Anne: Kardeşin karşılığında güç ve barış elde edecektik! Ama sen bunu mahvettin.
'Anne Jimin sadece bir çocuk!!'
Anne: Buna sen karışamazsın Hoseok!
'Babamın bundan haberi var mı?'
Susan annemle cevabımı yeterince almıştım.
'İlk kim saldıracak?'
Anne: Tahminlerimize göre Min'ler.
'O zaman Yoongi ile evleneceğim. Haber gönderilsin.'
Yanımızdaki şövalyelerimizden biri habercinin yanına gitti.
Anne: Ne saçmalıyorsun Hoseok?
'Al sana barış işte Anne. Barış ve güç. İstediğin bu değil mi sonuçta?'
Onu dinlemeden şatodan içeri girip odama yürüdüm. Çok ani bir karar vermiştim. Ben Yoongi hyung'u o anlamda sevmiyordum bile.
JUNGKOOK'DAN DEVAM;
Abim işini bırakıp benimle beraber dışarı yürüdü.
'Ne oldu Jungkook? Sorun da ne?'
"Sorun yatak odamda abi."
Bir şey dememesi için kolunu tutup odama yürümeye başladım. Mantıklı bir açıklamam yoktu.
Odamdan içeri girip kapıyı arkamızdan kapattım ve yatağımı işaret ettim.
"İşte sorunun ta kendisi."
Abim şaşkınlıkla yatağımda uyuyan Jimin'e bakmaya başladı.
'Jimin buraya nasıl geldi Jungkook? Ailesinin haberi var değil mi?'
"Sanırım yok abi. Hoseok hyung onu buraya göndermiş. Ne olduğunu bilmiyorum."
Kıpırdanan Jimin ile dikkatimi ona vermiştim. Kısa sürede gözlerini açıp bize baktı ve ardından hızlıca doğruldu yatağımda.
'Sakin ol Jimin. Bizi hatırlıyorsun değil mi?'
Kafasını yavaşça sallamasıyla abim yanına oturdu dikkatlice.
'Bana ne olduğunu anlatabilir misin?'
'H-hyungum beni bir arabaya bindirip buraya getirmelerini istedi.'
'Neden seni buraya gönderdi peki?'
Gözleri dolmaya başlayan Jimin ile abim ile bskıştık. Yavaşça eğilip Jimin'in ellerime kıyasla küçük ve yumuşak ellerini tuttum.
"Bize anlatabilirsin Jimin."
'Beni evlendireceklerdi yaşlı bir adamla. Hyungumda buna izin vermedi ve beni oturduğumuz yere getirip ordan geçen bir arabaya bindirip buraya getirmesini istedi.'
'Bize anlattığın için teşekkürler Jimin. Acıkmışsındır. Bekle bizi burda.'
Abim kalkıp baş işaretiyle benide çağırdı. Yavaşça tuttuğum elleri bırakıp peşinden odadan çıktık.
'Onu burada ne kadar tutabiliriz bilmiyorum Jungkook. Hoseok için elimden geleni yaparım ama onun burada olduğu öğrenilirse halkımızın canı tehlikeye girer.'
"Anlıyorum hyung. Onu öylece bırakamayız ve dediğin gibi uzun sürede burada saklayamayız. Ormanamı götürsek Hoseok hyungdan haber çıkana kadar?"
'Sende onunla git. Kılıç eğitimi için gittiğini söyleyeceğim. En derinlere kadar inin.'
Abimi başımla onaylarken odaya girdim. Abimse odama yemek getirmelerini söylemek için gitti.
"Yemekten sonra gideceğiz Jimin. Bende seninle geleceğim. Hoseok hyung haber gönderrne kadar beraber kalacağız."
Yavaşça başını aşağı yukarı salladı. Benden çekindiği belliydi. Kapı çalmasıyla ilerleyip açtım ve gelen tepsiyi alıp geri kapatarak Jimin'inin yanına bıraktım.
"Yemeye başla."
Beni dinleyip yemeye başlarken bu kadar itaatkâr olmasına karşı sırıttım ve dolabıma yürüyüp gerekli şeyleri hazırlamaya başladım.