27; Benim aşkım.

1K 102 92
                                    

Laan naps.

Ben Carmen.

Instada her hafta hangi fice yb atayım diye oylama yapıyorum. İki hafta üst üste bbh geldi bu yüzden buraya bölüm atamadım ama asklarımdan biri rica edince kıramadım, hemen yazdım.

Bilginiz olsun yani en çok oy alana yb atıyorum.

İyi okumalar dilerim. <3

......

"Evet!" Dedim gözlerimi Jimin'e çevirerek. "Evet, yanlış anlaşılmalar olmuş olabilir ama bizim ilişkimiz daha çok yeni."

Söylediğim doğruydu. İlişkimizi daha çok yeniydi ve güvensizlik olması gayet normaldi. Hem ben de güvenmemiştim ona! Öğrenirse beni bırakıp gider diye düşünmüştüm ancak o bırakmamış denize düşenin yılana sarıldığı gibi daha çok sarılmıştı bana. Bu yüzden ona güveniyordum. Beni bırakmazdı ve asla da bırakmayacaktı.

"Taehyung, sen olsan Jungkook hakkında böyle düşünmezdin ama o düşündü." Dedi başını eğerek. "Bu yüzden eminsen barış, değilsen..."

"Jimin, ne yapmaya çalıştığını anlayamıyorum." Dedim ona çıkışarak. "Gittin sana sır olarak verdiğim şeyi hepsine söyledin! Sırf üzgün ve pişmansın diye ağzımı açıp tek kelime söylemedim! Bir öylesin, bir böylesin! Önce barışmamız için didinip duruyorsun, sonra da emin olup olmadığımı sorguluyorsun!"

"Arkadaşın olarak bir diğer seçeneğinin de olduğunu belirtmeye çalıştım sadece!" Diye çıkıştı benimle aynı ses tonunda. "Tamam, karışmıyorum artık!"

Jimin'i biliyordum, benim iyiliğimi istiyordu ve zaten hep de iyiliğimi istemişti ancak bu, benim kararımdı ve Jungkook ne yapmış olursa olsun ben, onu hep sevecektim. Benimle ilgili yanlış çıkarımlarda bulunuyorsa, bu, beni yeterince tanıyamadığı ve haliyle de güvenini kazanamadığım anlamına geliyordu. Bu yüzden sonucunda kazanacağım onun kalbiyse, onun için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırdım.

"Jungkook'u seviyorum." Dedim ciğerlerime derin bir nefes çekerek. "Onu kaybetmeye niyetim yok!"

"İlişki, senin ilişkin. Seni..." Durdu bir anda. Hiçbir şey söyleyemedi. Şok olmuş bir şekilde bir noktaya bakıyor ve mimiklerini dahi oynatamıyordu. Baktığı yere başımı çevirdiğimdeyse artık her şey için çok geçti.

Jungkook, ondan özür dileyip sımsıkı sarılacağım, dudaklarına ve yüzünün her bir yerine öpücükler konduracağım okul demirliklerinin ardında o geçen ki piçle öpüşüyor, dünya sikinde bile durmuyordu.

İçim öfke ve kalp kırıklığıyla kaynıyordu ancak ben, çoktan gözyaşları içinde arkamı dönüp gitmeye başlamıştım bile.

......

Heyecandan bir öte, bir beri yürüyerek volta atıyor, Taehyung'u bekliyordum. Ona geldiği gibi sarılacak ve tüm konuşmayı yine sarılarak yapacaktım.

Kokusunu içime çekmeyi öyle özlemiştim ki... Ah, dayanamıyordum onsuzluğa. Bu son bir hafta cehennem gibi geçmişti.

Ona güvenmemiştim. Aptallık bendeydi, onun hiçbir suçu yoktu. Bu yüzden tüm sorumluluğu kendi üstüme alacak ve eğer beni affederse, ki içime öyle doğuyordu, onu asla üzmeyecek ve bütün güvenini kazanıp hayatımı ona adayacaktım.

O, benim aşkımdı ve onu kaybetmeye hiç niyetim yoktu.

"Ah!" Diye sızlandı, geçen yanıma oturup kavga çıkartan Yugyeom. "Ne kadar acı!" Dedi bana bakarak bir şeyler ima eder gibi.

✓fuck my friends, they're gone - texting taekook, yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin