BÖLÜM 21

500 67 42
                                    

- Namjoon'un bakış açısı -

Saatime baktım ve başını salladım.
"Hadi şimdi Jin'i uyandıralım" diye kendi kendime mırıldandım.

Yavaşça koridoru geçerken Jin'in yatak odasının kapısına doğru yürüdüm.

Onu nasıl uyandırmalıyım?

Kelimenin tam anlamıyla hiçbir fikrim yoktu, bu yüzden kapıyı açtım ve yanına doğru yürüdüm.

Onu hafifçe salladım "Hyung" fısıldadım

Bir gözünü yavaşça açtı.

"Namjoon? Odamda ne yapıyorsun" saatine baktı "SAAT SABAH 3!!"

"Birlikte randevuya çıkacaktık, hatırladın mı?" bunu söylerken gerçekten çok kızardım

Jin'in gözleri fal taşı gibi açıldı "Uhm neden bu-"

Onun lafını kestim "Lütfen üzerine kalın bir şeyler giy ve benimle oturma odasında buluş"

Onu bir randevuya gitmek için neden bu saatte uyandırdığıma dair birçok soruyla yalnız bırakarak oturma odasına yürüdüm

Biraz bekledikten sonra Jin odaya girdi.

"Hazır mısın?" diye sordum

Esnerken "𝐄𝐯𝐞𝐭, 𝐡𝐚𝐳ı𝐫ı𝐦" diye cevapladı

Kendimi kötü hissettim ama ruh halimizi aşağı çekmek istemedim

Ben de "Tamam o zaman hadi gidelim" diye gülümsedim.

Birlikte çıktık.

"Arabayı alıyor muyuz?"

Başımı kaşıyacak konuştum "Yürümek uygun olur mu?"

"Tabiki uygun" diye cevapladı

Bir süre sonra bir ormana girdik.

"Evime yakın bir orman olduğunu bilmiyordum" dedi Jin kıkırdayarak.

O gerçekten tatlı

Yolda yürürken Jin elimi tuttu ve beni yanına çekti.

"Uhm, levhalar yoldan çıkılmaması gerektiğini söylüyor" dedi Jin

Ona cevap vermedim ve ormana doğru biraz daha yürümeye devam ettik ve sonra oradaydık.

Jin'in yüzüne baktım ve şok olduğunu gördüm.

Tüm şehri görebileceğimiz bir uçurumun yakınında durduk.

Ama bugün güzel olan tek şey bu değildi süper ay vardı

Bu ayın dünyaya çok yakın olduğu anlamına geliyordu.

Manzara muhteşem

Oturmak yerine çimlere uzandık, Jin'e baktım. 

Ay ışığı üzerine çok güzel parlıyor, o gerçekten büyüleyici

Acaba neden benimle çıkmayı kabul etti? Benimle aynı hislere sahip mi?

Sonra aklıma başka bir soru daha geldi.

Ona karşı bir şeyler hissediyor muyum?

Zor bir soru ama cevabı hemen buldum.

Bana baktığını fark etmedim

"Burası çok güzel Joonie" dedi, başını göğsüme koyarak bana yaklaştı.

"Sana bir şey sorabilir miyim Joon"

Yavaşça elimle saçlarını okşadım.

"Tabi sorabilirsin"

Tereddüt ettiğini gördüm ama konuştu

"Sende bazen birbirimizi daha uzun süredir tanıdığımız hissine kapılıyor musun?"

Derin bir nefes alıp cevapladım "Aslında evet"

Bu sorudan sonra ona annesinin hastane bahçesinde bana söylediklerini anlatma ihtiyacı hissettim.

Jin muhtemelen bunun hakkında hiçbir şey bilmiyordu bende daha fazla sır saklamak istemedim.

Jin'e bu kısa hikayeyi anlattıktan sonra ne diyeceğini bilmiyordum

Her şey olduğundan daha kafa karıştırıcıydı

Hikayeyi ailesinin anlatamayacağı kadar önemli olan ne vardı?

Konu onlar hakkında bile değil, öyleyse neden söylemediler?

"Üzgünüm keşke daha fazlasını bilseydim" dedim gerçekten keşke bilseydim

"Bu senin hatan değil Joon eninde sonunda bize söyleyeceklerdir sadece biraz beklemeliyiz bazı şeyler zaman alır"

O haklı, bazı şeyler zaman alır ona sıkıca sarıldım.

Jin iç çekti "Sence şu anda ay ne kadar yakın"

"Oldukça yakın internette yaklaşık 360.000 kilometre yakın olduğunu okumuştum"

Ona nasıl hissettiğimi söylemek için iyi bir zaman mı?

Hamle yapmakta iyi değilim, bir tavlama hareketi kullanmalı mıyım? aya baktım

Ama gerçekten aklıma hiçbir şey gelmiyor

"Gerçekten sessizsin, ne düşünüyorsun?"

"Seni düşünüyorum"

"Ne... Beni mi?" Jin fısıldadı, hangi duyguyla söylediğini anlayamadım ve yüzüne bakmaya utandım.

Sessizdi ve birkaç dakikadır sadece nefes alışımızı duyuyorum.

Güzel hareket Joon şimdi ne yapacaksın?

Sinirlenmeye başladım bunda pek iyi değilim

Garip mi oldu? Yine mi batırdım? Ne yapacağım ben? Ne diyeceğim ki?

kendimi çok hayal kırıklığına uğramış hissediyorum, neden bunda iyi değilim?

Abartıyormuşum gibi gelebilir ama romantizmde çok kötüyümdür.

Jin gülerek düşüncelerimi böldü, kıkırdayarak bana yaklaşıyordu

Biraz cesaretimi topladım ve şaşkın bir şekilde ona baktım.

Jin şimdi tamamen üzerime çıktı ve gözlerimin içine baktı.

Kıkırdamayı bıraktı şimdi gülümsüyordu.

Çok nazik ve sevgi dolu gözlerle baktı.

Bu benden hoşladığı anlamına mı geliyor?

Tanrım, çok aptalım ama sorun değil o olmasa bile o hala dünyanın en mükemmel insanı olacak

Dudağımı ısırdım bu bakışlara daha fazla bakamıyorum ama Jin'in bununla bir sorunu yokmuş gibi görünüyor.

Daha fazla dayanamadım ve kızararak uzağa baktım.

Jin onunla yüzleşmem için yüzümü geri çekti "İyi misin?"

Ona harika hissettiğimi ve gergin olmadığımı falan söylemek istedim ama o zaman yalan söylemiş olurdum.

"Joonie sana bir sır vereceğim ama kimseye söylemeyeceğine söz ver"

"Söz veriyorum" dedim

"Birinden hoşlanıyorum" dedi Jin  gülümserken

Gözlerim fal taşı gibi açıldı ve "Kim"  diye sordun

Jin neredeyse burnumuz birbirine değene kadar yaklaştı.

"Sen" diye fısıldadı.

Jin süper ayın güzel ay ışığı altında ormanda uçurumun kenarında
uzanırken aramızdaki boşluğu kapattı ve beni öptü

BİZ ÖPÜŞÜYORUZ
______________
kuşkusuz en sevdiğim bölüm buydu sadece ağlamak istiyorum🥺🤧

Sadece başka bir sıradan aşk hikayesi || 𝐍𝐚𝐦𝐣𝐢𝐧 [TR] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin