on dört

2.3K 234 59
                                    

"Götüm dondu sanırım." Kollarımı göğsümde birleştirirken Jisoo'ya kafamı salladım. Okula geldiğimizden daha erken bir saatte gelmiş, bizi götürecek servisi bekliyorduk. Elbette bir aptal gibi dışarda beklemek yerine okulun içinde bekleyebilirdik fakat o zaman da servisi göremeyip kaçırma derdi vardı.

Sonuç, sahiden götümüz donmuştu.

"Jisoo." Jisoo ona döndüğünde Lisa kaşlarıyla karşıyı gösterip sırıtmıştı. "Seokjin sana bakıyor." Jisoo ve ben aynı anda bakışlarımızı karşıya çevirince Lisa'nın oflayarak, "Belli etmeyin dememe gerek var mıydı?" demesi beni güldürmüştü.

"Sana abayı yakmış sanırım Jis." Dediğim şeyle Jisoo dudak büzmüştü. "Bilemiyorum, yanına gidiyorum ama sanki rahatsızmış gibi davranıyor. Kafamı karıştırmaktan başka bir şey yapmıyor."

"Onunla bunu konuşsana." Lisa'nın dediği şeye Jisoo, "Denedim. Geçiştirip duruyor gerizekalı, benimle sadece eğlendiğini düşündüğüm için yüz vermeyeceğim." diye karşılık vermişti.

Dudaklarımı birbirine bastırıp ona yaklaştım ve kafamı omzuna koydum. Üzüldüğü belli oluyordu. "Sana erkek mi kalmadı Jisoo, salla o aptalları." Aptallar dedikten sonra aklıma gelen şeyle gözlerim büyümüştü.

Taehyung neredeydi?

Hızla telefonumu alırken Jisoo aniden doğrulmama şaşırmış olmalı ki, "Ne oldu?" diye sormuştu. Mesaj atmaya uğraşmayıp Taehyung'un numarasını tuşlarken ona cevap verdim. "Taehyung'u göremedim. Geç kalmaması lazım."

Telefonu açmasını dilerken Lisa'nın, "Yetişir herhalde Jennie, böyle davranarak sadece onun götünü kaldırıyorsun." demesiyle duraksadım. Biraz haklıydı, Taehyung sürekli ona bu kadar yılışık olmamdan şikayet ediyordu ve bu yüzden ağzına geleni söylemekten çekinmiyordu.

Telefonu derin bir nefes vererek kapattım ve etrafta gözlerimi gezdirdim. Biraz ileride bir bankta oturmuş, telefonuyla oynayan kişiyi gördüğümde ise tanıdık gelen simasıyla gözlerimi kısmıştım.

Ne garip ki, bu çocuğu tanıyordum.

Dün Taehyung'un mutfağı toplamasını eğlenerek izledikten sonra çıkışta sürekli bu çocukla göz göze gelmiştik ve o her seferinde gözlerini kaçırmıştı. Sürekli Taehyung'a neden kavga ettiğini sormama rağmen bir cevap alamamıştım ve sinirlenip bir anda kendimi bu çocuğun yanında bulmuştum. Taehyung'un sert bakışlarına maruz kalmışta olsam çocukla konuşup ismini öğrenmiştim.

Biraz gevşek bir tipti, yakışıklıydı ve kavga etmeyi seviyor gibiydi. Kavga sebebini sorduğumda o önce bana gülmüş, daha sonra anlamayacağım bir şey olduğunu söylemişti.

Tahmin edin ben ne yapmıştım?

Elbette ki sadece küçümesiyici bir cevap verip oradan ayrılmıştım. Ne yapabilirdim? Çocuğun normal bir tip olmadığı aşikardı. "Kızlar."

İkiside bana döndüğünde gözlerimle ileriyi işaret ettim. "Şu çocuğu tanıyor musunuz?" Sadece ismini bilmem beni tatmin etmemişti bu yüzden onun hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyordum. "Baek In Ho'dan mı bahsediyorsun? Tanrım, çocuk resmen dünyaya afet olarak gönderilmiş. Hayatımda yapmadığım stalkı yaptım onun için, bakın dinleyin." Lisa heyecanla konuşmaya başlayınca dikkatimi ona verdim.

"Gittiği tüm okullarda psikopat bir çocuk gibi davranıyormuş ve sürekli kavga ettiği için atılıyormuş. Özellikle bu yıl beş tane okul değiştirdiğini öğrendim." Kaşlarım havalanırken Lisa devam etmişti. "Tek çocuk ve arkadaş grubuyla yaşıyor. Annesi ve babasının doktor olduğunu biliyorum. Hatta hastaneleri var-"

aside from tunes .·ٜ۬・ taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin