5' my darling, you will never be unloved by me'

17 4 0
                                    


5, Beni tekrar karşılıyorlar odamdaki, insan gibi görünen oyuncaklar. Düşüncelerimi, düşünceler ile değiştiriyorlar.

Eğer zamanı geriye almak gibi bir şansım olsaydı, onu hemen şimdi kullanırdım. Ya da sihirli bir değneğe sahip olsaydım.

Jeongguk'un tekrar uyumasını sağlayabilirdim.

Gözleri, büyülü bir dünyanın anahtarıydı sanki. Esir altına alıyor, etkisine katılarak sonsuza kadar bu güzelliğin merceği altında olmak istiyordun.

Ve her şey rüzgarın perdeyi havalandırması üzerine son buldu.

Öylesine hırçın esti ki, az önce Jeongguk'u öptüğüm bir tokat gibi yüzüme çarptı.

O da bir erkekti. Benim gibi düşünmüyor olabilirdi.

Ben erkeklerden hoşlanırdım.

Ama onun düşüncelerini buna katmamıştım.

Bunu neden yapmıştım? Ondan hoşlandığım için mi?

Utanıyordum.

Jeongguk konuşmamı bekliyordu. Ama kelimeler yine beni terk etmişti. Yanan ışığı söndürerek kendimi karanlıkta bırakmıştım.

Burada, bu odada görünmez bir ruh emici vardı. Onun ve benim ruhumu karanlığa sürükleyen, kelimelerimizi çalan, sessizliğin arkadaşıydı.

Kurmuş olduğu tiyatro sahnesinde, bizi birer kukla gibi oynatıyordu, senaryolarımız olmadan.

Ve şimdi benim için doğaçlama zamanıydı.

"Özür dilerim, ben özür dilerim." Ağzımdan dökülen bu kelimeler, belki de olmasını istemediğim sonuçların bir başlangıcı olmuştu.

Jeongguk, sırtını yatak başlığına yaslayarak elleriyle saçlarını karıştırdı. Gözleri solgundu. Pencereden dışarıya baktı. Yüzü bir anda mutsuzluğa bürünmüştü.

"Beni öptüğün için mi? Bu yaptığının yanlış olduğunu mu düşünüyorsun Taehyung?"

"Evet bu yaptığım yanlıştı." Dedim onu ve kendimi kandırmak için.

O, benim iç sesim gibiydi.

Kendime sormuş olduğum sorulara hiçbir zaman cevap veremezdim. Ama o sorduğunda, kaçmak gibi bir şansım yoktu. İşte kötü yanı buydu.

Bir şekilde cevap vermek zorundaydım.

Ve bunun için Jeongguk'a kızmadım. Çünkü o bunu hak etmiyordu.

Onu öptüğüm için pişman değildim. Ama söyleyecek kadar cesaretli biri de değildim.

"İnsanlar her zaman yanlış öyle değil mi Taehyung? Belki de birbirimizi tanımamız da bir hataydı. Belki de ben sana bu kadar çabuk güvenmemeliydim. Sen benim tanıdığım son kişi olarak kal, ben ise senin bir yanlışın olarak kalayım. Böylesi daha iyi olur mu?"

Yapılmakta olan bir tablo gibiydik. Bütün güzel renklerin hakim olduğu resme, Jeongguk'un sözleri siyah bir boya gibi sıçramıştı üstüne.

Ruh emici, çalan şarkıyı kapatıp bizi arkadaşına, sessizliğe mahkûm etmişti.

Gözleri hüzünle bakıyordu Jeon'un.
Onu gülerken görmeyi ne kadar çok istediğimi düşündüm. Ama sergilediği her hareket bunu imkansız kılıyordu.

Işığı aramak yerine, etrafı saran karanlığa teslim olmayı seçiyordu.

Şu an içinde bulunduğum durum, zihnimde yankılanan bir sözü canlandırdı.

Jeongguk'un bir dileği vardı ve ben onun bu dileğini çalmalıydım.

Çünkü dileği hiçbir şeyi hissetmemekti ve hiçbir şey hissetmemek gerçekten güzel bir dilekti.

•••

•••

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
fly to my room' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin