6, Daha iyi, daha iyi bir yol buldum. Bazen öğreniriz kırık olanın güzel olduğunu.Hastane bahçesinde şarkı söyleyen beş kişi vardı. Bay Choi, Bay Lee ve onun kardeşi Bayan Lee, Bay Shin ve büyük amcam.
Onlar bu hastanenin neşe kaynağıydı aslında. Mutsuz olduğunuz zamanlarda sizi gülümsetebilecek bir özel güce sahiplerdi.
Bay Shin, büyük amcam gibiydi. Ve de onun flörtüydü. Ve tabi benim de büyük amcamın yanında olmamın sebebiydi. Ailedeki iki kusurlu herkese göre bizdik. Büyük amcam her zaman erkeklerden hoşlandığı için ona bakacak kimsesi kalmamıştı ve tabi bende sözde onun gibi hasta olduğumdan ailem tarafından kapıya konulmuştum.
Büyük amcam ile birlikte gerçekten mutluydum. Diyebileceğim tek şey buydu. Ona baktığım dört senedir, hayatımın yirmi beş yılını geçirdiğim ailemden daha iyi olmuştu bana.
Bazen Bay Shin ve büyük amcamı görünce, yaşlandıkça gülme yetimiz elimizden alınıyor mu? sorusuna cevap arıyordum.
Bay Shin, sessiz biriydi. Pek odasından dışarı çıkmaktan hoşlanmazdı. Soru sormadığınız takdirde sesini duymazdınız. Hatta onun dilsiz olduğunu söyleyenler bile vardı. Ve o buna yine sessiz kalmayı seçmişti. Kim bilir, belki de en doğrusunu yapıyordu.
Bay Choi, bu grupta gülümsemesinden ödün vermeyen tek kişiydi. Kemoterapi tedavisi görüyordu, uzun yıllardır prostat kanseriyle uğraşıyordu dediğine göre. Kemoterapi yüzünden dökülen saçlarının yerine her gün farklı farklı şapkalar takıyordu ve kesinlikle şapkalar onun ilgi alanıydı.
Bay Lee, aralarında en yaşlı olan ve en çok konuşan kişiydi. Sürekli hikaye anlatmak isterdi. Bazı zamanlarda onu dinlerdim çünkü küçük torununu andırdığımı söylerdi. Ama artık son zamanlarda anlattığı hikayeleri tekrar tekrar anlatmaya başlamıştı. Dediğim gibi o fazla yaşlıydı.
Ve Bayan Lee. O hepsinden farklıydı. Tek ailesi abisi olan Bay Lee idi. Sadece sahip olduğu çizim yeteneği ve kâğıda yaptığı harika resimleri vardı.
Çok fazla çizim yapıyordu. Odasının bütün duvarlarında farklı farklı çizimler vardı. Sahip olamadığı, kuramadığı bir yuvayı bile resmetmişti, sahip olmak istediği üç çocuğu bile çizmişti.
Duvarların halini gören hastane görevlileri ona çok kızmıştı. Ama Bayan Lee umursamamıştı. Güzel bir kadın olduğu gibi para sıkıntısı da yaşamamış hayatı boyunca, yetenekleri ona bir servet kazandırmış. Ve biraz dobra bir kadın olduğu için pek sevilmezdi de.Bu insanlar benim ailemdi. Büyük amcam odasından uyuyor olmasaydı eğer, burada olurdu. Onları seyretmek güzel derdi.
Diğer hastalarda onlara eşlik etmeye başlarken, tüm her şeyi geride bırakmışlardı, şarkı sözlerinde bulmuşlardı kendilerini.
Ve bu güzel anda karanlık bir siluet vardı, kimsenin fark etmediği.
Bu koca binanın içinde, yüzünü perdenin arkasına gizlemişti.
Jeongguk'u en son gördüğümde, hiçbir şey söylemeden odasını terk etmiştim. Çünkü onu öpmüş olmamın yanlış olup olmadığına kendim de karar verememiştim.
Ve ona verdiğim cevap da bir yalandan ibaret oldu. Sonra ona armağan etmiş olduğum günlüğü hatırladım.
Yazmış olduğum satırlar. Hemen yatağının yanındaki komodinin üstüne koyduğum o günlüğü, okumamış olmasını diledim.Bunları düşünürken sigaram veda etti bana. İzmariti çöpe atıp ayağa kalktım. Hastane bahçesinde yürürken Bay Lee, onları biraz daha dinlememi söylüyordu.
Ona birazdan döneceğime dair söz verdim.
Ve koşar adımlarla uzaklaştım.Hayatım tamamen hastanede geçiyor diyebilirdim. Beyaz koridorlarda çok kez yürümüştüm.
Ama o gün orada, hiç olmadığım kadar hızlı koştum.
İstediğim yeni dilek, aşağıdaki ailemi Jeongguk ile tanıştırmaktı.
Bunu gerçekleştirecektim.
•••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fly to my room' taekook
Fanfic"bazen öğreniriz, kırık olanın güzel olduğunu." taekook kısa hikaye