&&&
Jongdae'yi o gün öyle bırakalı tam bir hafta olmuştu ve o bir hafta içinde hiç yüzüme bile bakmadı. O lafım ona ağır mı gelmişti? Hadi ağır geldi diyelim, bir hafta boyunca abartması saçma değil mi? Yoksa ben mi saçmalamıştım? Ahh her neyse Evden çıkmadan önce son kez çizimlerimi kontrol ettim ve çıktım. İlk önce okula gidip hazırladığım çizimleri teslim edecektim oradan ise direk çocukların yurduna geçicektim çünkü 3 saat sonra Minseok, Chen, Lay ve Tao'nun bir dergi için fotoğraf çekimleri vardı fototağraf stüdyosuna gidilecekti. Stilist unni bu çekimde olmayacaktı çünkü o da aynı saatlerde diğer üyelerin katıldığı ve performans sergileyecekleri bir programda olacaktı. İlk kez yanımda Stilist unni olmadan üyelerin stilleriyle ben ilgilenecektim bunun için hem mutlu hem de heycanlıydım.
Okulda işim bitermez bitmez kedimi dışarı attım taksi çevirdikten sonra EXO'nun yurt adresini verdim. Fakat taksicinin dönüp bana deliymişim gibi bakmasını anlamamıştım,
"Sende mi şu çılgın fanlardansın yoksa?" bu ne demek şimdi,
"Anlamadım?" bana bakarak kafasını iki yana salladı,
"Benim bu adrese günde kaç tane delirmiş kız getirdiğimi biliyor musun? Belli ki sen de onlardan olmalısın." ağzım açık adamın açıklamasını dinledim. Hah! Bana da böylesi düşerdi zaten!
"Taksici amca, hergün o deli fanları çektiğin için üzgünüm ama ben onlardan değilim yani evet oraya gidiyorum ama.. ahh her neyse niye açıklama yapıyorsam artık sadece beni oraya götüremez misin? Geç kalıyorumda." o kadar hızlı konuşmuştum ki taksici amcanın beni anladığından şüpheliydim. Bir şey demeden önüne döndü ve arabayı verdiğim adrese sürmeye başladı arada homurdandığını duyabiliyordum. Bu adamın ne zoru varsa artık?
-
Kısa sürede yurdun oraya geldiğimde kapıda bekleyen fanları görünce içeriye nasıl gireceğimi düşündüm. Eğer gözlerinin önünde girersem linç edilecektim büyük ihtimal, stajer olduğumu söylesem bu sefer de inanmazlardı. Ahh napacağım ben? Telefonumu elime alıp kimi arayabileceğimi düşündüm elimde bir tek Jongdae'nin numarası vardı diğerlerinin numarasını almak aklıma gelmemişti. Açıkcası Jongdae'yi aramaya çekindiğimden bu fikri kafamdan attım. Yurdun önündeki fanlar azalcağına daha çok dolmaya başladı bu sefer. Sinirle saçlarımı karıştırdım.
"Neden orada dikiliyorsun?" duyduğum sesle anlık kalp krizi geçirdim. Arkamı döndüğümde, Jongdae beni korkutmanın verdiği zevkle gülüyordu.
Adi pislik!
"Neden burada dikildiğini söylemedin?" hala sırıtıyordu ya! Derin bir nefes alıp buna takılmamaya karar verdim.
"Bugün olan çekimde ben de olacağım için stilist unni erken gelmemi söyledi. Erken geldim ama..." elimle fanların bulunduğu yeri gösterdim,
"Bu engeli nasıl geçeceğim diye düşünüyordum eğer oradan direk yurda girsem beni saesaeng fan sanıp linç eder diye başka bir yol arıyorken sen geldin." Yine hızlı konuştum sanırım Jongdae dediklerimi şimdi anlamış gibi kafasını ciddi bir yüz ifadesiyle salladı. Telefonuyla birini arada ki bu çocuklardan biriydi,
"Tao yangın merdivenlerin kapısını aç kapıda çok fazla fan var." aynı ciddi yüz ifadesiyle telefonu kapattı. Kendimi bir an okuduğum aksiyon kitaplarının içinde zannettim. HOL!
Birden Jongdae kolumu tutarak fanlara görünmeden yurdun arka tarafına doğru sürekledi. Bu da iyice beni sürüklemeye alıştı! Kolumu ondan çekerek çemkirecektim ki bunu anlamış gibi eliyle ağzımı kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's My Style
FanfictionBir Stilist adayanın hayatı nasıl 180 derece değişebilir?! -Xiu-Snowflake