-9

5 0 0
                                    

Helloooo okurlarım.

Beni takip edip kurgularımı kütüphanenize eklemeyi unutmayın lütfen

Şimdii bölüme geçebilirsiniz 🌚

-Dur gitme. Son bir bakış borcun var bana-

. . .

Güne gözlerimi odamdaki tıkırtılarla açmıştım. Yeni uyandığım için olsa gerek bulanık görüyordum elimi gözlerime götürüp ovuşturdum bulanıklık gittiğinde dolabımın önünde elinde anonimin aldığı kutu olan annemi gördüm. Hemen yatakta doğrulduğumda annem bana döndü. "Kim aldı bunu? Sevgilin falan mı var?" kafamı hayır anlamında salladım. "Hayır Gizem almış" annem kutuyu yatağımın üzerine bırakıp elini beline yerleştirdi. "Gizem'in işi gücü yok sana böyle aşklı falan notlar yazmış. Sen bana gerçeği söylesene bir"

Yatağımda tamamen oturur konuma geçtiğimde kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Eğer anneme anonimi söylersem telefonuma el koyardı. Yapacak bişey yoktu. Gizem yalanını devam ettirmeliydim. "Gizem şaka amaçlı yaptı herhalde. Bende daha yeni açtım. Notları okumadım bile" annem hafifçe güldü ama gerçek bir gülümseme değildi bu. "Beni annen gibi görmüyorsun değil mi Işıl? Hadi bana gerçeği söyle kızmıycam" ofladım. "Of ne alakası var şimdi? Benim bir sevgilim yok olamaz da sınav haftası Hiç kimse ile uğraşamam. Şimdi izin verirsen hazırlanıp okula gideceğim" annem odadan çıkmak için yeltendiğinde oh dedim. Sanırım inanmıştı.

Bi anda arkasını döndüğünde ne var anlamında kafamı salladım. Fazla uzamamış mıydı bu konu? "Kahvaltı hazır yersin ben Nesrin'e gidiyorum" tamam anlamında salladım kafamı. Biran önce odamdan çıksın istiyordum.

Hazırlanmak için yataktan kalkacağım sırada annem odadan çıkmıştı elimle yastığımın altını aradım. Elim telefonuma değince hemen telefonu yastığın altından alıp tuş kilidini açtım ve gelen bir mesaj var mı diye baktım. Gizemlerin olduğu gruptan birkaç mesaj gelmişti onun dışında başka mesaj yoktu. Aa hayır ondan mesaj falan beklemiyordum. Hatta mesaj atmasını istemiyordum. Off nası bişeydi bu döngü içerisindeydim sanki.

Yataktan kalktığımda bugün matematik sınavı olduğu aklıma geldi ben hiç mi hiç çalışamıştım. Umarım aşırı düşük almazdım. Yoksa annem fena kızardı. Yalanımın ortaya çıkması en son istediğim şey olabilirdi. Odamdan çıkıp banyoya girdim ve günlük işlerimi halledip tekrar odama geçtim. Komodinin üzerindeki telefonumu elime aldığımda saat 6.38'di. Saat daha erkendi.

Odamdan çıkıp bu sefer mutfağa ilerlediğimde annemin hazırlamış olduğu kahvaltıya baktım. Bu kadına bişeyler oluyordu da hayırlısı. Sandalyeye oturup telefonumun tuş kilidini açıp bir video açtım ve Bi yandan onu izleyip bir yandan da kahvaltımı yapmaya başladım.

-------------------------------------✨🦋--------------------------------------

Son kez aynadan kendime baktığımda hazırdım. Okul kıyafetleri ile ne kadar güzel olunabilirse o kadar güzeldim işte.

Yatağımın üzerindeki çantamı tek bir omuzuma alıp odamdan çıktım ve ayakkabı dolabından gri beyaz renkli air force aldım. Babam sayesinde alabilmiştim bunları. Ama şuan burada değildi. Bursadaydı.

Özlemle gözlerim dolduğunda okula geç kalacaktım. Ayakkabılarım elimdeyken kapıyı açtım ve ayakkabılarımı giyip hızla binadan çıktım. Koşuşturarak durağa geldiğimde daha kimse yoktu. Fakat otobüsün gelmesine bir dakika vardı. Tabi tam bir dakika sonra gelecek olması da şanstı bazen artıyordu.

Bir dakikadan fazla geçmesine rağmen gelmeyen otobüs ile sinirle ayağımı yere vurdum. Durak kalabalıklaşırken gözüm biraz uzakta olan otobüse odaklandı. Sanki insanların gelmesini bekliyordu.

Bu düşünce ile sinirlenirken umarım oturacak bieyer bulabilirdim. Gelen otobüs ile hemen sıranın önüne geçtiğimde otobüse girip kartımı okuttum ve ön sıradaki bir koltuğa oturdum.

Teyzeler gelmeseydi bari.

💢

Hızlı adımlarla okula ilerlerken bir yandan da otobüse sövüyordum. Bok mu vardı da geç gelmişti!
Bu yetmezmiş gibi bir de ilk dersimiz Özüm Hoca ileydi. Umarım derse sorunsuz yetişebilirdim.

Okulun büyük bahçesine giriş yaptığımda adımlarımı daha da Hızlandırarak okula girdim. Merdivenleri ikişer üçer çıkarak sonunda sınıfıma ulaştım. İçeriden gelen sesle Hoca'nın geldiğini anladığımda içeri girip azar işitmek yerine derse girmemeyi tercih etmiştim.

Keşke bu tercihi daha önceden yapsaydım da hem küfür edip günaha girmezdim hem de iki saat koşup yorulmazdım.

Çıktığım merdivenleri bu sefer indiğimde kantine ulaşmıştım. Yıllardır değişmeyen kantin sorumlularına gülümsedim ve paramı uzatıp bir çay bir de poğaça istedim. Abla isteklerimi uzatıp paramın üzerini verdiğinde konuşmaya başladı.

"Neden derste değilsin?" ofladım. "Geç kalmışım ve ilk dersimiz özüm hoca ileydi. Azar işitmek istemedim."

"İkinci dersiniz de özüm Hoca ile değil mi?"

"Evet onunla ama matematik sınavı varya beni fark etmez belki. Fark ederse de amaan boşver" dedim. Bu ablalar ile bir insanın anlaşmaması imkansızdı. Okuldaki Gizemler'den sonra en samimi insanlardı.

Abla ile konuşmamı sessiz kalıp sonlandırdığımda kantinde bir masaya kuruldum ve karnımı doyurmaya başladım. Bir yandan da düşünüyordum. Bir insan bişeyi hem isteyip hemde nasıl istemezdi?

Evet, evet benden bahsediyoruz!

Bir yandan bana yazan kişiyi bulmak istiyor bir yandan da onu kafamdan artık çıkarmak istiyordum. Açıkcası bulsam bir şey değişmeyecekti. Karşısına geçip de hesap sormazdım. Eski ben olsam bir ihtimal hesap sorabilirdim fakat şuanki ben ona hesap sorabilecek gücü kendime göremiyordum.

Sorun vardı!

Ben değişmek istemiyordum. Sonuçta değişmeyi onun için istemiştim. Ama şuan o yoktu. Aslında hiç olmamıştı fakat ben onu var sanmıştım. Pekala, o hayatımdan çıktı diye değişmekten vazgeçmek kötü bir karar.. Ama eski benin kafası daha rahattı! Umursamazdım çünkü. Tekrar umursamaz olmayı kafayı sadece derslere yormayı tekrar denemeliydim.

Yoksa bu mesele benim için uzun bir süre bitmeyecekti.

Derin bir nefes alıp oturduğum masadan kalktım. Hava alsam iyi olurdu.Boşalmış olan karton bardağını elime alıp omzumdaki çantamı düzelttim. Kantinin kapısının önündeki çöpe bardağı attım ve kantinden çıktım. Bu sefer adımlarımı hemen sağa çevirip okul bahçesine çıktım. Hava nasıl denir bilmiyorum ama insanı rahatlatıyordu.

Merdivenlerden aşağıya inip bir banka kuruldum. Çantamı omuzumdan indirip banka koydum. Telefonumu aldığımda hızla instagram'a girdim. Bir kaç takip istediğinden başka hiçbirşey yoktu. Olmasındı zaten. Takip isteklerini kabul edip sayfama baktığımda takipçi sayımı görmemle ağzım şaşkınlıkla açıldı.

Ben ne ara 4.207 takipçi olmuştum acaba?!

Sanırım bugünün mutlu haberi buydu. Takipçi sayımın artması beni mutlu etmişti. Gülümseyip hemen kameramı açtım ve bir selfie çektim. Çektiğim fotoğrafı biraz çıkartmalarla süsleyip stroy attım ve altına '4.207 olmamızın şerefine!' yazdım. İnstagram'dan çıkıp diğer uygulamalarda vakit geçirmeye başladım.

-------------------------------------✨🦋--------------------------------------

Okuduğunuz için teşekkür ederim❤️

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 02, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

༄İddiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin