Spk/5

501 41 3
                                    

Doruk gidiyor, ben kalıyorum...bu sözün sadece arasından beş saniye geçmesine rağmen aklımda bilmem kaçıncı kez yankılanmıştı.
Ne yani dorukdamı beni sattı?

Gözlerim dolarken hızla göz yaşlarımı bastıran öfkemle geriye iterken anlamazca karıcım diyen gereksiz yerine doruğa dönerek "ne diyor şu puşt" dediğimde arkamdaki çocuk gülerken doruk solmuş suratıyla ben değilde adama uzanıp bişeyler alırken hızla elindeki pöşedi kaptığımda doruk sanki başka birine dönmüş gibi üstüme atıldı.

Çığlıklar arasında geriye giderken çarptığım vücutla sarsılırken kafamı kaldırıp o geçeki şerfsizle göz göze geldiğim için kendime küfrettim. Tam başka yöne dönecektim ki boynumdan sağ kolumu tutar şekilde beni sarınca istemsizce dururken tekrar üstüme gelen doruğu Bi el işaretiyle durdu.

"asyaya bir daha dokunmaya kalkarsan elini kırarım" diyen arkamdakiyle şaşkınca kaşlarım havalanmıştı.
Tabi bu şaşkınlık elimden onun pöşedi çekmesiyle son buldu.

"ver şunu" sesli bir şekilde bağırdım. Şimdi yavaş yavaş herşeyi anlıyordum., doruğun göz altındaki morluklar benim gibi uykusuzluktan değil içtiği haptandı, tekrar başlamış.
Ve muhtemelen pöşedin içindeki uyuşturucuydu.
Ne yani beni bir hapla değişecek kadar mı düştün doruk?

Arkamdaki pöşedi doruğun önünde yere fırlatınca dağılan hapları elleri titresede tek tek hızla toplamaya çalışan doruğa tiksinerek baktım.
Korkudan yada endişe den değil şuan içimdeki tarifsiz acı yüzünden, nefretim yüzünden akıyordu göz yaşlarım.

Tam doruğun önünde dikilip haplardan birini ayağımla çiğnediğimde öfkeli gözleri beni bulurken " beni bir hap'a mı sattın?" diyip etrafımızdaki film gibi bizi izleyen adamlara baktım.
Kim bilir içlerinden nasıl dalga geçiyorlardır bizle.

"doruk... S.. Seni farklı sanmıştım, ne olursa olsun bana sahip çıktın, ben senle bir yola çıktım, bana okuma şansı bile verdin... BEN sana bu kadar borçlu ve mahçupken herşeyi mahvetmek zorundamıydın?" dediğimde öfkeli gözlerine pişmanlık çökmüştü resmen.

" Asya.. B.. BEN böyle olsun istemez-"derken sözüne kesip" ben daha yeni herşeyden kurtuldum şimdi tekrar mı hapisim? "diye öfkeyle bağırdım.

Doruk olumsuz anlamda kafa sallayıp elini koluma atmasıyla benim yerden çekilmem bir oldu.

" bırak beni şerefsiz" yükses sesle yine o beni kaçırmaya çalışan adama bağırdım. Bugün öyle çok bağırdım ki eğer yarına hayatta kalırsam muhtemelen sesim kısık güne başlayacaktım.

"bu kadar yeter... Sende siktir git, karıcım bizde evimize girelim" son sözleri fısıltı gibi çıkarken arabaya binen doruğa hayretle bakıp çığlık ve çırpınışlarım arasında" hepiniz iğrençsiniz, özellikle sen doruk,bunu ödeyeceksin "derken bir anda evin içine atılmamla acıdan inlemem bir oldu.

İçeride sigara kokusu ve Esrar kokusuyla dolu bir kalabalık karşıladı beni.
Bütün gözler sırıtarak bana dönerken ben olduğum yerde öylece öksürdüğümde arkamdan giren şerefsiz" evet beyler bayanlar yağız atael yakında evleniyor içkiler, sigara, Esrar hepsi benden dikin kafaya" demişti.

Yağız olduğunu da şimdi söylemesiyle hatırkarken beni yerden kaldırıp boş evde olan bir tane tekli koltuğa oturup benide kucağına çekince aşırı kokudan direnemyip kalkamadan geri kucağına çökmüştüm.

Dudağını kulağıma sürtüp " bütün kızlar sana öldürecek gibi bakıyor, çok şanslısın benim gibi biriyle olduğun içi-" derken elini göğsüne attığımda susup göremesemde yutkundupunu burdan bile hissedebiliyordum.

SAPIK/2(K.A.Ç) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin