Çalan 40 dakikalık öğle arasının ziliyle herkes sınıftan çıkmaya hazırlanıyordu. Yanımdaki Soojin'in ayaklanmasıyla ben de ayaklanmıştım. Soojin bunaldığı her halinden belli üstündeki okul gömleğinin bir iki düğmesini açarken konuşmuştu.
"Soyeon ve Seulgi'yi de alalım. Bizim çocukların yanına geçelim. Maçları olucaktı. Onları izleriz."Kahküllerim benden ayrı benliklerini kurmuş gibiydi, onları düzeltmem gerektiğini düşündüm.
"Ama önce bir kızlar tuvaletine uğramalıyız."Soojin dediğimi onaylarken yan sınıfımızdan Soyeon ve Seulgi de bize katılmıştı. Aslında Soojin ve Soyeon çok yakınlardı. Soyeon ile öyle tanışmıştım, Seulgi'yi de geçen seneden tanıyordum. Bu sene de garip bir şekilde beraber takılıyorduk.
Kızlar tuvaletine geldiğimizde bizden ayrı sadece üç kızın daha olduğunu gördük. Ceketimin cebinden çıkardığım minik kahkül tarağımla saçımı düzenlerken Soyeon yanımızdaki üç kıza takılmadan edememişti(!)
"Giydiğin ayakkabı ne güzelmiş öyle, bit pazarından mı?"
Soyeon'u gerçekten anlamıyordum ve doğruyu söylemek gerekirse hiç hoşlanmıyordum ondan. Hareketlerini ve davranışlarını çok yersiz ve çirkin buluyordum.Seulgi ve Soojin aralarında gülüşürken laf atılan kız kaşları çatık onlara bakıyordu.
"Sanane be!"Soyeon kızın söylediğiyle tek kaşını kaldırmıştı.
"Sanane mi?"
Dediği şeyle kıza daha çok yaklaşırken dayanamadım ve onu omuzlarından ittim.
Bu kalkık götüne sinir oluyordum ve her defasında başka insanları küçümsemeye çalışmasından bıkmıştım."Ne yapıyorsun sen? Saçma bir şeyden kavga çıkarıyorsun farkında mısın?"
dediğim şeyle Soyeon'un gözlerinden ateş püskürdüğüne emindim ama bu durumdan hiç pişman değildim."Böyle bir okulda, neden böyle tipler bulunuyor anlamıyorum. Göz zevkim bozuluyor."
Böyle bir okul derken aslında burada kastettiği birçok iş adamının, sanatçının çocuklarının bu okulda okumasıydı. Yani buradakilerin çoğunun parasal anlamda durumu iyiydi ve çok az bir kısım burslu olarak katılıyordu.Söylediği şeyle gözlerimi devirdim. Ayrıca kavga ettiğı kız son derece güzeldi ve Soyeon'dan da güzeldi.
"Hadi geç kalıyoruz, maç bitecek." Soojin'in dediğiyle bizim kızlar ilerlediklerinde ben de gözlerimle 3 kızdan özür dilerim ve onların arkasından yetiştim.
"Şunun şu iyi kız halinden bıktım. Her seferinde aynısını yapıyor. Böyle davranacaksa bizimle ne işi var. Gitsin varoşlarla takılsın."
Soyeon Soojin'e benim hakkında söyleniyordu, bunu rahatça duyuyordum ama umursamıyordum.
Okulun spor salonuna geldiğimizde sahada bizim çocukları gördüm. Salonun seyirci kısmı da baya doluydu ve herkes birazdan başlayacak maçı bekliyor olmalıydı. Bize ayrılan ön sıralara oturduğumuzda Jungkook beni farketmiş ve gülümseyerek sahada bize doğru geliyordu.
"Seninki geliyor. Biraz gülümse kızım ya şu suratına bak." Soojin'in dediğiyle gözlerimi devirdim.
"Ne varmış suratımda?""Her an birini öldürcekmişsin gibi.
Biraz eğlenmeye çalış. Ayrıca çocuğa da bön bön bakma. Cilveleş. Ne bileyim tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır."Soojin'in söylediklerinden sonra bacağımı çimdiklemesiyle karşımda duran Jungkook'u görmüştüm.
"Naber Lisa."
Gülümsemeye çalıştım.
"İyi senden?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love yourself, taelice
FanfictionBilinmeyen numaradan mesaj atan Kim Taehyung, arkadaşları yüzünden kendinden farklı davranan Lalisa'nın kendini sevmesini sağlayacaktır. taehyung & lalisa ! (yarı texting)