16

550 65 12
                                    

Sabah çalan alarmım ile yumuşacık yatağımın içinden kalmamak için çok dayandım. Ama malesef okula gitmek zorundaydım, kim bilir kaç gün devamsızlığım vardı ve Bayan Lee'nin beni okuldan atması an meselesiydi. Yataktan kalktım ve banyoya ilerledim. Güzel bir duş aldıktan sonra günlük bakımımı yaptım ve giyinmek için odama geçtim.

Sıkıcı ve tek düze olan okul formamı üzerime geçirdiğimde telefonuma bakmak istedim. Ekranı açtığımda karşımda Jungkook'dan, kızlardan bir sürü bildirim geldiğini görünce tekrardan telefonumu kapadım... Bakmak inanın hiç içimden gelmemişti.

Odamdan çıkıp aşağıya indiğimde annemin spor kıyafetleri ile çıkmaya hazır olduğunu gördüm.
Oda beni gördüğünde konuşmuştu. "Günaydın, tatlım."
"Günaydın, anne yürüyüşe mi gideceksin?"
Başıyla onayladığında bana bakmış bir şeyi garip bulmuş gibi yüzü değişmişti.

"Lisa, çantan olmadan mı okula gideceksin kızım?"

Tahmin ediyordum bunu soracağını... Hemen bir yalan uydurmak için zihnimi kurcaladım.

"Anne, şey ben okuldan sonra Soojinlere gitmiştim orada unutmuşum giderken uğrar alırım."

Harika bir yalan, kendimi tebrik ediyoruum.

"Tamam bak ama derslerini aksatma doğruca okula gidiyorsun tamam mı? Hadi dikkat et kendine."

"Tamam anne!" Söylememle evden çıktım, okul yolunu tuttum. Kafam, çok karışık olsa da bugün kafama koyduğum her şeyi yapacaktım. Evet, yapacaktım. Kalbim bunu istiyordu, bunu biliyordum ama etrafımdaki insanlardan gelecek tepkilerden korkuyordum.

Acaba hemen okula gidince mi ayrılmalıyımdım Jungkook'dan, yoksa ilk tenefüste mi yoksa öğle arasında mı? Şu an kendimi çok stresli hissediyordum. Ama içimdekilerden kurtulacağım için de
eve döndüğümde tamamen hafifleyeceğimi biliyordum. Yapacaktım. Kesinlikle. Her ne olursa olsun...

Okula geldiğimde hiç kimseye görünmeden sınıfıma çıktım. Sınıfa girdiğimde çantamın sıramda olduğunu gördüm. Çantamın ön cebinden Jungkook'un bana aldığı o kolyeyi çıkardım ve ceketimin cebine attım. Bunu ondan ayrıldığım zaman avucunun içine koyacaktım. O an ki tepkisini çok merak ediyordum.

Kafamı sıraya dayadım. Birazdan Soojin gelecekti ve bir sürü soru soracaktı... Bu yüzden uyuyor numarası yapmalıydım. Zaten birkaç saat sonra artık benimle takılmaya devam eder miydi, tartışılır.

Evet, kapıdan girdiğini önüme düşen saçlarımın arasından gördüğümde tamamen gözlerimi kapadım. Yanıma geliyordu.

"Sen niye dün okuldan öylece çıktın? Jungkookla mı kavga ettiniz?"

Sorduğu soruya cevap vermedim... Sıraya o da oturdu.

"Ne bu uyku anlamıyorum ki evden daha yeni gelmedin mi?"

Yine cevap vermedim, bu durum eğlenceli bir hal alıyordu. Öğretmenin sınıfa girdiğini sesinden anladığımda acelece yoklama almaya başlamıştı. Ders matematikti, oldum olası hiç sevmezdim matematik derslerini.
Sıra bana geldiğinde, hoca benim ismimi okuduğunda başımı kaldırdım. Oyunculuğumu kullanmamın tam zamanıydı.

"Hocam, benim biraz karnım ağrıyor. Revire gidebilir miyim?" Sıramdan kalktım, hocanın yanına gidip fısıldadım.
"Anlarsınız ya, bu ay biraz gecikti. O yüzden ağrıyor sanırım..."

Kadının, kadının halinden anladığını bildiğim için her ne olursa olsun anlayışla karşılacağını biliyordum.
Konuşmamla omzumdan tutmuş anlayışla konuşmuştu, tahmin ettiğim gibi.

love yourself, taelice Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin