Aynadan kendimi süzdüğümde, bu akşam için iyi bir kıyafet seçtiğimi düşündüm. Siyah bir gömlek ve büyük bel bir jean.
"Lisa hazırlandın mı kızım?"
Annem odaya söylenerek girdiğinde beni görmüş ve sanki bir şeylerden memnun olmamış gibi konuşmuştu.
"Lisa, bu gömlek ve bu pantolon ne Tanrı aşkına. Bugün aldığımız kıyafetlerden niye giymedin kızım. Bu basit bir yemek değil..."
Anneme göz devirdim. Bugün Taehyung'la buluştuktan sonra annem tarafından zorla alışverişe götürülmüştüm ve bir sürü kıyafet almıştık.
"Anne, al tarafı yemek. Ayrıca bu aldığımız elbiseler aşırı abartı."
Gözlerini bana devirdi, göz çevresine kahverengi far sürmüştü ve böyle göz devirince komik gözükmüştü.
"Lisa, lütfen kırma beni ve git aldığımız lacivert elbiseyi giy."
Üstümü çekiştirerek gardırobuma ilerlediğimse söylendim.
"Uf anne!"
Annem arkamdan "Anneye uf denmez!" diyerek odamdan çıktığında ben de istemeyerek askıdaki lacivert elbisemi çıkardım ve üstümdekileri de çıkararak giyinmeye başladım.
Üstüm tamamen hazır olduğunda, siyah saçlarımda olan tokayı çıkardım ve yemeğe salık düz gitmek istedim.
Makyaj masama geçtim, çok hafif bir makyaj yaptım. Daha sonra odamdan çıkıp evin salonuna ilerledim.
Annem, babam salondaydılar.
"Ben hazırım." dedim üstümdeki miniyi düzelterek. Babam, bana bakmış ve gülümsemişti.
"Periler gibi olmuşsun kızım."
Babama gülümsedim. Aslında, babam bana nadir iltifat ederdi ama her iltifat edişinde gerçekten güzel hissettirirdi.
"Sen de dünyanın en yakışıklı babası oldun, babam."
Annem, kıskançça bize baktığında bu anı bozmak isteyerek söylenmişti.
"Baba kız iltifatlaşmanız bittiyse artık gidelim mi?"
Gülerek evin kapısından ilerledim.
"Anne, sen de çok güzelsin biriciğim."
Annem kapının önünden minübüs tarzında siyah arabamızın cam kenarına oturduğunda konuşmuştu.
"Biliyorum, bebeğim."
Onun bu, egoist tavrına gülmüş ve ben de onun karşı koltuğuna oturmuştum. Babam annemin yanında yer almış ve şöförümüz Bay Yang, arabayı sürmeye başlamıştı.
Şu an her ne kadar anne babama belirtmek istemesemde çok gergindim ve elimin içi şimdiden terlemişti. Neler olacaktı bilmiyordum ama Jungkook ile aynı masada olmak şu an isteyeceğim son şeydi, yaşananlardan sonra. Belli ve sonu hiç de iyi olmayan bir geçmişimiz vardı ve bence ikimiz de birbirimizden nefret ediyorduk bu noktada.
Kesinlikle suratına dahi bakmayacaktım masada, tek bir kelime etmeyecektim onun hakkında, aksi takdirde Jungkook'un huyunu biliyordum ve o çok fevriydi, hemencecik sinirlenebilirdi ve olan ailelerimizin işine olurdu. Babam, çok heyecanlıydı bu iş için ve onu üzmek istemezdim.
Araba, restaurantın önünde durduğunda önce annem, babam ve arkalarında ben olmak üzere arabadan indik.
Restaurant, Seoul'ün gözdesi olarak biliniyordu ve daha önce hiç burada bulunmamıştım. İlk defa buraya geliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love yourself, taelice
FanfictionBilinmeyen numaradan mesaj atan Kim Taehyung, arkadaşları yüzünden kendinden farklı davranan Lalisa'nın kendini sevmesini sağlayacaktır. taehyung & lalisa ! (yarı texting)