1.BÖLÜM ~ GELİN

577 28 1
                                    

Bu karanlık gecede dışarıda olmak normal bir insan için soğuktan ölmek demek olurdu. Ancak onlar için sorun değildi, zaten kalpleri ölümün soğukluğunu çoktan tatmıştı ve bundan daha soğuk bir şey yoktu. Ağaçların arasından sessizce ilerlerken ikisi de aynı şeyi düşünüyordu. Douglas'a bulacakları Gelin'i!

Tüm sorumluluğu Douglas'a yüklemek hoşlarına gitmesede buna mecburlardı. Bir aile kurmak ve peşlerindekilerden kurtarmak için ona bir gelin bulmaları gerekiyordu. Üç gece önce yaptıkları son tartışmada Douglas bu işi onlara bırakmıştı. Bu zamana kadar bunu onaylamasa da en sonunda pes etmişti.

"Belgeleri çaldım. Kayıtlara hasar verdim. Her şeyimi geride bırakıp sizi oradan çıkardım ve kaçmanıza yardım ediyorum. Yapabileceğim her şeyi yaptım zaten! Daha ne istiyorsunuz benden?!" diye bağırmıştı sonunda.

Harrison, bu patlamanın arkasından konuşacak cesareti kendisinde bulamamıştı. Douglas'ın söylediği her şey doğruydu. Ayrıca Douglas'ın yarı vampir tarafı kendini kontrol etmesini sağlasa da yarı kurtadam damarları kabardığında onu sakinleştirmek uzun zaman ve uğraş gerektiriyordu. O yüzden sessizliği tercih etmişti. Bu konuyu sonradan yine konuşabilirlerdi. O an  onu kızdırmamak en iyisiydi. Ancak Royce kendisi ile aynı şeyleri düşünmemiş olmalı ki  onun sorusuna cevap vermişti.

"Az önce de söylediğimiz gibi, senden bir Gelin bulmanı istiyoruz. Ayrıca Beth'de artık bizimle aynı düşüncede. O deliğe yeniden girmek istemiyor. " demişti her zaman ki umursamaz ses tonu ile.  Douglas gözlerini geceyi aydınlatan aydan çekip onlara döndüğünde yarım ayın yansımasını hala gözlerinde görülebiliyordu. İkiside Douglas'dan gelecek bir harekete karşı bir an gerilmişti. Ancak Douglas gözlerini kapatıp bir kaç derin nefes aldıktan sonra gözleri eski altın rengine kavuşmuştu. Yine de ancak Douglas konuştuktan sonra rahatlayabilmişlerdi.

"O zaman gidin ve bana bir Gelin bulun. " demişti sakin tutmaya çalıştığı ses tonu ile. Cümlenin sonuna doğru boğazından kaçan hırıltı onun hala kendisini kontrol etmeye çalıştığını gösteriyordu. Bunun üzerine başka bir şey söylemeden odadan çıkmışlardı ve o zamandan beri Douglas'a uygun bir gelin arıyorlardı.

Bir çok yer gezmişlerdi. Ama ne Vampirler ne de Kurtlar arasında Douglas'a uygun bir Gelin bulamamışlardı. Uygun olduğunu düşündükleri bir kaç kişiye sorduklarında ise olumsuz yanıt almışlardı. Kimse bir melez ile birlikte olmak istemiyordu. Melezler toplum arasında pek fazla bilinmezdi ve bilinmezler dünya üzerindeki herkesi korkutmayı başarıyordu. Onlar bile bazı zamanlar, çok yakın olmalarına rağmen Douglas'dan korkuyorlardı. Elbette melezlerin yasak olması da işlerini zorlaştıran başka bir etkendi.

Douglas ve Beth -yani Elizabeth- vampir ve kurtadamların birleşip gizlice yürüttükleri çalışmaların başarıya ulaşmış iki sonucuydu. İkisi de melezdi. Royce ve Harrison ise kobaydan başka bir şey değillerdi. Genleri üzerinde oynanması için laboratuvara yollanan iki deney faresiydiler sadece. Vampir olan deney fareleri... Ancak idam edilmektense, kendilerine sunulan bu seçeneği kabul etmişlerdi. Onları bu kaderden kurtaran ise Douglas'dı ve yine tüm sorumluluğu onun üzerine itiyorlardı.

Üç gecedir birini bulamamaları Royce'un sabrını zorluyordu. Onun sabırsızlığı ise Harrison'un zaten gergin olan sinirlerinin daha da gerilmesine neden oluyordu. En sonunda bu gece kurtların mekanından da kabaca kovulduktan sonra -kurtlar, vampirleri hiçbir zaman hoş karşılamıyorlardı- riski göze alıp Royce'un bir zamanlar bağımlısı olduğu Vanessa'nın Yeri'ne gitmişlerdi. Ancak Ziyafetlerin -Vampirler için besin kaynağı olan özel insanların- bulunduğu bir barda uygun bir vampir bulacaklarını düşünmek saçmalıktı. Orada bağımlı vampirlerden başka kimse yoktu. Neyse ki Vanessa'ya -barın sahibi olan cadıya- yakalanmadan oradan çıkmayı başarmışlardı. Vanessa'nın orada olmaması onlar için büyük şanstı, özellikle Royce'u oradan güçlükle çıkarmak zorunda kalınca...

Günün doğmasına az kalmışken, bu gece de eve ellerinin boş döneceğini anlamışlardı. Vanessa'nın Yeri'nden hızla uzaklaşırken duydukları çığlıkla oldukları yerde kaldılar. Kısa bir süre birbirlerine baktıktan sonra sesin geldiği yere doğru koşmaya başladılar. Bir kaç saniye sonra Vanessa'yı görünce yine durdular ve onun uzaklaşmasını beklediler. Onunla karşılaşmak isteyecekleri en son şeydi. Özellikle kaçak oldukları düşünülünce, bu tehlikeli olabilirdi.

Vanessa, peşindeki bir kaç vampir ile uzaklaştığında sesin geldiği yere doğru koşmaya devam ettiler. O cadının ormanda olması garipti. Cadılar genelde işlerini adamlarına yaptırırlardı. Çok gerekmedikçe orada bulunmak onların işi değildi. Bu da meraklarını daha da arttırmıştı. En sonunda aldıkları kan kokusunun yardımı ile aradıklarını buldular.

Yerde yatan biri vardı. Kollarında ve boynunda ki ısırık izlerinin etrafında kan lekeleri vardı. Solgun, beyaz teni, üzerindeki koku, atmayan kalbi ve güzel yüzündeki yaşamsız gözleri... Tüm bunlar onun bir vampir olduğunu gösteriyordu ve bir vampiri böyle hareketsiz hale getiren tek şey ölüm dansıydı. Bir kaç vampir  -en fazla dört vampir- birbirlerinin kanını emer ve en sonunda hepsi gönüllü olan bir vampirin tüm kanını emerlerdi. Diğerleri yoluna devam ederken gönüllü olan vampir tüm gece ölümü tadardı. Bu dansı çekici kılanda buydu. Ölüm... Sonsuzluğundan nefret eden vampirler, sırf bu his için bu dansa bağımlı hale geliyorlardı. Bazıları da -özellikle yeni vampirler- bunu korkutucu buluyorlardı. Harrison, sevgilisini kaybettiği ilk zamanlar bu dansın bağımlısı olmuştu. Onunla beraber, tekrar tekrar ölme düşüncesi onun tüm beynini sarmıştı. Ancak bu dans en fazla dört kişi ile yapılıyordu, onlar ise Vanessa'nın yanında sekiz vampir görmüşlerdi.Bir vampir için bile bu oldukça fazlaydı!

"Ne yapacağız?" diye sorarak sessizliği böldü Royce. Gözlerini hala yerdeki bedenden ayıramamıştı.

"Vanessa bunu neden yaptı acaba?" diye düşüncelerini sesli dile getirdi.

"Büyük ihtimalle ondan kurtulmak istiyor."

"Ama neden?"

"Bence onu eve götürmeliyiz."

"Saçmalama Royce! Başımız yeterince dertte. Birde cadılarla uğraşmak bize yardımcı olmaz! Başka bir yol bulmalıyız." Harrison kocaman açılmış kızıla yakın gözlerini Royce'a dikmişti.

"Mantıklı düşün Harrison. Uyandığında, tabi bu durumda uyanmayı başarırsa, büyük bir açlık çekecek ve bu onu ölüme ya da katliama sürükleyecek. Onu burada bırakmanın kimseye yararı yok. Onu götürelim. Hem uyandığında ona Gelin'imiz olmasını teklif edebiliriz. Bence Douglas için yeterince güzel." Harrison yeniden karların arasındaki solgun bedene döndü. Normal bir insan onu burada görse yırtılmış kıyafetleri ve uzuvlarındaki diş işlerinden bir hayvan saldırısına uğradığını sanabilirdi. Ama Royce'un da dediği gibi, kara yayılan kıvırcık kızıl saçları ve orantılı fiziği ile tüm bunlara rağmen hala güzel görünüyordu. Eğer onu eve götürürlerse kan ihtiyacını da karşılamak gerekecekti. Ayrıca tekliflerini kabul edeceği de kesin değildi. Kabul etmezse gitmesine izin vermeliydiler. Bu da yeniden yer değişikliği gerektirecekti. Ama gitmeme ihtimali de yüksekti. Anlaşılan başı bir cadı ile dertteydi. Bunu kullanabilirlerdi. Şanslarını denemekten zarar gelmezdi. Üzerindeki ceketi çıkardı ve yerdeki vampire uzandı.Hareketsiz bedeni oturur pozisyona getirip ceketi giydirdi. Vampirler üşümezdi. Harrison bunu kızın bedeninde açıkta kalan yerleri örtmek için yaparken "Onu kim taşıyacak?" diye sordu.

"Tabi ki, sen."

"Neden ben? Fikir senden çıktı."

"Fikir benden, taşıması senden... Hadi zaman kaybediyoruz." diyerek yürümeye başladı Royce.

Harrisson arkasından gözlerini devirdi. Yerdeki vampirin bedenini kucaklayarak yerden kalktı ve Royce'u takip etti. Hala mantığı yaptıklarının doğru olduğunu söylemiyordu. Ancak bu sefer iç güdülerini dinlemeye karar vermişti. Nasılsa kaybedecekleri bir şey yoktu.

Not: Merhaba! İkinci bir hikayem ile karşınızdayım. :) Ama bu hikaye biraz yavaş ilerleyebilir. Çünkü önceliği süper kahramanıma vermeyi düşünüyorum. Yine de ilham perilerinin işi belli olmaz. Kesin konuşmayayım.
Bu arada hikayemin kapağını yapan Writerowl arkadaşıma çok teşekkür ederim Bu bölüm senin için❤ İyi okumalar :)

Lezzetli ziyafet ~ GELİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin