0.8 Impressed

376 32 8
                                    

Göz yaşlarını sildim ve onu kendime doğru çektim, kollarımı ona sardım. Pencerenin önündeki kahveyi yere düşürecek kadar şiddetliydi sonrası.

"Güzel."

Arkasına dönüp gözlerini bana çevirdi.

"Evin."

"Kahve içer misin?"

"Olabilir." dedim uzun koltuğa uzanırken.

Tam bir şey sormak için arkasına döndüğünde gülmeye başladı.

"Ne var? Koltuğun kısa." dedim aldırmayarak.

"Ah Oliver, 1.92'sin." dedi ve gülmeye devam etti. Ona cevap vermeyip montumun cebine koyduğum telefonu çıkarttım. Tumblr'ı açar açmaz dashboard'um yenilendi ve gözüme çarpan o fotoğrafı kaybettim. Ne güzel.

"Ne yapıyorsun?" dedi mutfaktan gelen ses.

Cevap vermedim, sex bloglar hoşuma gidiyordu. Her erkeğin hoşuna gider. Özellikle de. Hoşlandığım kızın blog'u.

Kahvelerle geldiğinde gözüm ona kaydı ve çatık kaşlarıyla sinirli bakışları içimin hoş olmasını sağladı. Onunlayken tepkilerim bile değişiyordu.

Kupalarımızı masanın üstüne bıraktı ve uzandığım koltuğa geldi, karnımın üstüne oturdu ve telefonumu elimden kaptı.

"Mmm benim blogum."

"Nefes ala-" nefesimi kesecek bir şekilde oturduğunu farkedip üzerimden kalktı. Ruh halinin anlık değişimini sevmiyordum. Kahvesini eline alıp camın önüne geçti.

"Sorularını dinliyorum."

Uzandığım yerden doğruldum. Sanırım bakışlarının donukluğu ve soğukluğu düşünmemi engelliyordu.

"Yaktığın kağıt."

Kafasını anlamamış gibi yana çevirdi.

"Seni ilk gördüğüm gün, kızların önünde kağıt yakmıştın. Ne vardı kağıtta?"

Biraz düşündü, dudaklarını emerek. Sonra konuşmak için ağzını açtı.

"Kağıttakiler. Birkaç belge, tam hatırlamıyorum ama onlar için hayati önemi vardı büyük ihtimalle."

"Hatırlıyorsun." dedim gözlerimi ona dikerek.

"Karışmanı istemiyorum. Onlarla yapılan bir anlaşmaydı, ama artık onları koruyan hiçbir şey yok."

"Nasıl yani?"

"Bunu bir çeşit grup gibi düşün. Ben güçlüyüm. Onlar daha zayıf bile değil."

Doğruldum ve ayağa kalktım. Ona doğru bir adım atıp duraksadım.

"Nasıl bir grup?"

"Neden bu kadar üzerine gidiyorsun, soruyu değiştirebilirsin."

Bir adım daha attım ve ona buz gibi bakmaya başladım.

"Ama soruları ben soruyorum."

Yutkundu. Arkasına dönüp pencereyi kapattı.

"Koruma. Dediğim gibi. Onların koruyacak aileleri ve ya sevdikleri var. Bana bak, Oliver. Ben güçlüyüm. Benim korumam gereken kimsem yok. Çevremde ve ya takıldığım. Beni onunla tehdit edebilecekleri kimsem yok."

"Ya varsa?" dedim gözlerimin ıslanmasına engel olmaya çalışarak. Ona bir adım daha yaklaştım.

Gözlerini kapatıp, kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı. Elindeki kahveyi pencerenin yanına koymuştu.

DanielHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin