1. BÖLÜM-Ölüm Gemisi

48 15 1
                                    


"Bu yolun dönüşü yok."

"Emre geri dönmeliyiz. İstesek de buradan çıkamayız."

"Çünkü denemiyorsunuz! Hepinizin bu skolastik düşüncelerle beyni yıkanmış ve denemiyorsunuz bile!"

"Yakalanacağız."

"Eda buradan ya birlikte kaçarız ya da herkesle batan bir gemide ölümü bekleriz. Şimdi tercihini yap."

"Diğerlerini bırakmak zorunda mıyız?"

"Eğer biz başarırsak bıraktığım mesajlar sayesinde arkamızdan gelebilirler."

"Peki yakalanırsak?"

"Seni korumak için elimden geleni yaparım. Bana güvenmiyor musun yoksa?"

İstemsizce gülümsedim. Emre haklıydı. Buradan kaçmak zorundaydık.

"Ya şimdi-"

"Ya hiç."

El ele tutuştuk ve sınır çizgisine aynı anda adım attık. Daha basamadan çok kuvvetli bir güç dalgası tarafından geri itildik. Yaklaşık 10 metre ileriye düştük. Bütün ormanda siren ve kaçan kargaların sesi yankılandı. Yerden kalkmaya çalıştım ama başaramadım. Güç dalgası öyle güçlüydü ki yıllarca ayağa kalkamayacakmış gibi hissediyordum. Elimi zorla kımıldatarak yanımda duran Emre'nin elini tuttum. Zorlukla ağzından bir kelime çıktı.

"Korkma." (Yan yatık cümleler fısıltı.)

"Korkmuyorum."

3 dakika sonra etrafımızı askerler sarmıştı. Biz ise baygındık. Ama nasılsa konuşmaları duyuyordum.

"Efendim bu iki genç kaçmaya çalışmış-"

"Ve güç dalgasına çarpmışlar. Akılsızlar. En azından büyüklerin sözünü dinlemek gerektiğini anlamışlardır. Onların neredeyse hepsi bunu bizzat deneyimledi."

"Onları ne yapalım?"

"Kampa götürün."

"Emredersiniz efendim."

THE LOST TOWNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin