Çiviler hayatımızda çok yer kaplar fakat biz bunun bilincinde değiliz. Çiviler olmasa bizi bir araya toplayan yaşamamızı sağlayan evlerimiz ve eşyalarımız olmazdı. Bir de hiç sevmediğimiz çaktığımız zaman yerinden çıkaramadığımız küflü çiviler var. Bunlar çaktığımız tahta eşya ile birlikte küflenirler ve atılabilirler. Bizim kalbimize zamanla birileri tarafından çakılmış ve çıkaramadığımız küflü çiviler de vardır ve kalbimizin bunlarla birlikte çürümesine asla izin vermemeliyiz.
Nergis açık camdan yüzüne vuran rüzgarı hissederek bir süre orada ayakta dikildi ve tekrar koltuğa oturdu. Oya'nın elindeki şişlerin üzerine elini koydu ve önemli bir şey söyleyecek gibi onun gözlerine baktı.
-Ben kaç gündür bunu düşünüyorum dedi ve arkasına yaslandı sonra kalkıp Oya'nın vazosundaki bir çiçeği eline alıp sapını parmaklarının arasında çevirerek anlatmaya başladı.
-Oyacığım artık benim kalbim çarık yapılan manda derisi gibi kalınlaştı, yani senin anlayacağın narin kız elinden nasır tutmuş bir çiftçi eline döndü. Oya Nergis'e şaşkın şaşkın baktı ve şöyle dedi :
-Ne demek bu Nergis? Sen çok iyi kalpli birisindir.
-Ben kötü kalpliyim demedim ki sadece kalbimin derisi kalınlaştı hiç bir acıyı hissetmiyorum dedim. Oyacığım dur sana bir örnekle anlatacağım :
Beni bir şişenin içine atmışlar ve benimle birlikte o şişenin içine bir sürü çivide doldurmuşlar. Bir el bu şişeyi tutuyor ve aşağı yukarı sallıyor bende çivilerle birlikte oradan oraya savruluyorum ve her yerime batıyorlar. Şişe sallanmadığı zaman yukarıya tırmanıyorum tam yolu yarıladım derken şişeyi tekrar sallıyorlar yine dibe iniyorum yani başladığım yere geliyorum vücudum ise batan çivilerden kan revan içinde, bir kaç defa bunu yaşadıktan sonra şişenin dibine oturup düşünüyorum kurtulmanın yollarını arıyorum ve artık batan çivilerin verdiği acıları hissetmiyorum. Bir hırsla yerimden kalkıyorum iki elimde çiviler bu şişeyi tutan ele saplıyorum o da can acısıyla şişeyi atıyor sonra yuvarlanıyorum ve şişenin içinden çıkıyorum. Peki ben bu kadar acı çekip mücadele verdikten sonra eski Nergis olur muyum?
Oya Nergis'in şimdi neden bu kadar güçlü ve cesaretli olduğunu anlamıştı. ''Benimde böyle güçlü olmam lazım fakat bu kadar acı çekmeye dayanabilir miyim'' dedi içinden.
Hem iki arkadaş hem de yakın komşu olan bu kadınların sohbeti ikindiye kadar sürmüştü.
Yazın en sıcak ayı temmuzda bu büyük şehir adeta boşalmıştı, kimileri tatile, kimileri yazlıklarına, bazıları da köylerine gitmişti. Marzo sıcaktan uyuyamıyordu odasının penceresini açmıştı ve arada yoldan geçen arabaların sesini duyuyor bazılarının ise çalan müziklerini dinliyordu bazen sokakta kavga eden kediler de vardı. Yatağında başını yastığına koyarken uyuyan Oya'nın yatak odasının kapısı açıktı ve penceresi de kapalıydı, Marzo onun durumuna şaşırarak bakıyor bu yaz sıcağında uyumayı nasıl başardığını merak ediyordu. Oysa bilmiyordu ki Oya bütün gün çalışıp yoruluyor yatınca da hemen uyuyordu. Marzo ise ya çizim yapıyor yada biraz dışarı da dolaşıp geliyordu onun yorgun olan vücudu değil kafasıydı.
Oya elinde bir çantayla Nergis'in kapısına geldi zile bastı. Nergis ellerini küçük havlusuna kurulayıp kapıyı açtı.
-Hoş geldin Oyacığım içeriye geç otur benim iki tabağım kaldı onları da yıkayıp geliyorum.
Oya elindeki çantadan yeşil renkte bir çile ipi çıkarıp koltuğun üstüne koydu ve çantayı masanın üzerine bırakmak isteyince orada bir kutunun olduğu dikkatini çekti. Koltuğa oturdu fakat merakına yenilmiş kalkıp kutunun üstündeki yazıları okuyordu ki Nergis mutfaktan elinde iki kahveyle salona geldi. Oya bir suç işlemiş gibi kıpkırmızı olmuş kendini savunacak hiç bir kelimede söyleyememişti fakat Nergis'in dostu Oya'dan saklayacak şeyi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir İtalyan'la Aşk ( KİTAP OLDU )
RomanceAşkı ararız düşünürüz peşinden koşarız fakat yakalayamayız yada o kişiyi bulamayız fakat unuttuğumuz anda birden kalbimizde bitiverir. Nasıl gizli gizli kalbimize süzülüp yerleştiğini anlayamayız fakat aşk bedenimizi sarar ve kalbimizi hatta ruhumuz...