~Bölüm 22~

2.8K 165 28
                                    

-Önceki Bölüm-

Ben deli gibi bağırırken kollarımdan tutan hemşireler beni zar zor zaptediyorlardı.

"Hayır! Dur!"

Tüm cihazları kapattıklarında hemşireler beni bırakmış ben de koşarak Zeynep'imin üzerine kapanıp ve bağırarak ağlamaya başlamıştım.

Ben Zeynep'im olmadan ne yapacaktım? Onun kokusu , sesi olmadan ne yapacaktım?
__________

-Yazardan-

Zeynep gitmek istemişti o gün. Artık pes etmek istemişti. Yorulmuştu artık. Yormuşlardı onu... Ne kadar süredir orada olduğunu bilmediği yerde çok acı çekmişti.

Kalbi her ne kadar sevdiklerinde kalsa da gitmeliyim artık diyordu. Kalbi kan ağlarken son adımlarını atıyordu. Göğsündeki artan ağrıyı umursamıyordu.

İlerledi... İlerledi... Bitmişti işte. Sona gelmişti. Tam toz olup havaya karışacakken bir ses durdurdu onu.

"Hayır! Dur!"

Ve ardından gelen hıçkırık sesleri. Abisi ve ikizinin boğuk sesini de duyuyordu aynı zamanda.

Kasakatı kesilmişti bedeni. Bir şey o son adımı atmasını engelliyordu.

Kalbi...

İçinde büyük savaşlar vardı Zeynep'in.

Bir taraf  'At o adımı ve sonsuzluğa karış. Daha fazla dayanamayız." derken bir diğer taraf  'Onları bu şekilde yüzüstü bırakamayız. Seslerini duymuyor musun? Acı çekiyorlar...' diyordu.

Her şey ağır çekimde ilerliyordu sanki. İçinde saatler günler geçerken dışarıda bir saniye olacaktı neredeyse.

Zeynep o an belki günlerce o savaşın ortasında kaldı. Ama geç olmadan verdi kararını.

Savaşın kazananı belliydi. Can parçalarını bu halde bırakmayacaktı.

Bir adım geri gitti. Bir adım daha ve bir adım daha. Çıkışa ulaştığında derin bir nefes çekti içine. Göğsündeki ağrı onlara yaklaştıkça hafifliyordu sanki.

Hayatına geri dönmek için son adımına geldiğinde gözlerini kapatıp besmele çekti ve son adımını atarak çıktı.

Zeynep son adımını attığında makineler de kapatılmıştı ama artık Zeynep'in yaşamak için onlara ihtiyacı yoktu.

Kendine geldiğinde etraftaki sesler daha netti. Birisi üzerine kapanmış ağlıyordu. O kadar içli ağlıyordu ki onu tanımayan birisi bile yanına oturup hıçkıra hıçkıra ağlayabilirdi onun bu haline.

Sancak'tı bu. Gözlerini açmadan kokusundan tanımıştı. Ama bir gariplik vardı. Muhteşem kokusuna keskin bir sigara kokusu da eklenmişti.

Bunu düşünmeyi sonraya bırakarak artık gözünü açama zamanının geldiğini hatırlamıştı. Yavaşça gözlerini araladı. Ama tamamen açamamıştı tepesinde parlayan beyaz ışık yüzünden.

Gözlerini bir iki kez kırpmıştırıp ışığa alıştırdı ve ardından biraz daha açtı.

Görüş açısına ilk giren Sancak'ın kömür karası saçları olmuştu.

Sevdiğinin her hıçkırışı onun kalbine bir kor ateş daha atarken o an sevdiğinin saçlarını okşamak istedi. Parmak uçları resmen o saçlarda gezinmek için sızlıyordu.

Bir kolunu hareket ettirmeye çalıştığında zorlanmıştı. O an kurşunun birisinin sol koluna geldiği gözünün önünden geçerken sağ kolunu oynatmayı denedi. Çok şükür onu hareket ettirebiliyordu.

Çok yavaş bir şekilde kolunu kaldırdı. O sırada doktorlar aileyi sakinleştirmeye çalışıyordu. Hiçbirinin gözü Zeynep'e değmiyordu. Onun cansız bedenini görmek onları korkutuyordu.

O sırada Zeynep kaldırdığı elini yavaşça sevdiği adamın saçlarına koydu. Sancak hâlâ şokta olduğundan farkedemiyordu.

Zeynep'in elleri aşinası olduğu saçlarda gezinirken Sancak'ın ağlaması bir anda bıçak gibi kesilmişti.

Daha yeni farketmişti saçındaki minik eli.

Ama inanamıyordu. Ta ki Zeynep kısılmış ve boğuklaşmış sesiyle konuşana kadar.

"A-ağlama can parçam. Sen ağladıkça benim canım acıyor."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

.
.
.

♥️ Yeni bölümü nasıl buldunuz?

♥️ Minik bir bölüm oldu. Panoma da yazdığım gibi kısa süre önce dedemi kaybettim ve benim için kolay günler değildi. Hiç yaşamamıştım. Bugün yazmaya başladım ve sizi bekletmeden minik bir bölüm atmak istedim.

Unutulmaz (Sezon 1:Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin