Kadının dediklerine dikkat kesildim. Yeni bir bedenden söz ediyordu. Yani bu beden bana ait değil miydi? Peki ben kimdim? Neden buradaydım? Ortalıkta neler dönüyordu." Ne gibi sıkıntılar tespit ettiniz kızda?"
" Bilmiyorum. Sanki bilinci yerindeymiş gibi davrandı."
" Belki de size öyle gelmiştir."
" Çünkü yaptığımız deneylerde daha önce böyle bir durumla karşılaşmadık."
Ağzımı kapatarak kadının söylediklerini dinledim. Ne deneyinden bahsediyordu. Ne yapmışlardı bize? Biz neden robotken bedenimiz bir insan etiyle giydirilmişti? Aklımı kurcalayan sorular beynimin uyuşmasına yetmişti. Daha fazla bakmadan kendimi kabinin içine attım. Gene de sesler duyuluyordu.
" Doğru söylüyorsunuz. Ama gene de işi sağlama almak adına kızı kontrol edebileceğimiz bir yere koyalım. En azından bir süre gözümüzün önünde durur."
" Tamam. Şimdi kız nerede?"
" Şurada kabinin arkasında."
Kadının sesleri kesildiğinde bedenimi düzelttim. Benden şüphelenmişti. O kadar da dikkat etmiştim beni farketmesin diye. Ama galiba biraz kasıntı davranmış-
tım. Peki şimdi bana ne yapacaklardı? Şuan kaçsam bu adamlardan asla kurtulamazdım.En iyisi şimdilik an'ı kurtaracak bir biçimde davranmaktı.
İçeri siyah tenli ve teniyle aynı renkte takım elbiseli bir adam girdi.
Beni süzmeye başlayınca çaktırmamak adına gözlerimi donuklaştırıp önüme doğru çevirdim.
Sarışın kadın da geldiğinde adam parlak ayakkabıları-
nı takırdatarak yanıma yaklaştı.Beni tutup ayağa kaldırdı. Gözlerim hala önümde dikili kalmıştı. Farkedilmemek adına her şeyi yapıyordum.
Adam sert bir biçimde kolumu tutup ileriye doğru sürüklemeye başladı.
Bu sırada içeri yeni bir robot girdi. Daha yeni bedenine kavuşmamıştı. Şaşkınlıkla ona bakakaldım. Karnındaki göstergede Thomas Carter yazıyordu. Sanırım onu bulmuştum.
Göz bebeklerimi iyice büyüterek ona baktığımda bakışları birden beni buldu.
Zihnimde onu ele veren birkaç görüntü belirdi. Ama emin değildim. Hafızam çok kesintili bir biçimde kendini gösteriyordu.
Hala benden ayrılmayan kırmızı robot gözlere baktım. O da benim gibi kendini kasıyordu. Bunu duruşundan anlayabiliyordum. Galiba ona da yeni bedeni verilecekti.
Kadın kabinin içine onu alana dek gözlerini gözlerimden bir an bile çekmedi. Hisleri vardı. Ve tabiki de buna eşlik eden bilinci...
İçeri girdiğinde siyah tenli adam hala beni sert bir şekilde çekiştirmeye devam ediyordu.
Dakikalarca yürümüştük. Ve ben hala onu unutamı-
yordum. Bence o da beni farketmişti. Farklı olduğumuzu görmüştü.Bir daha karşılaşacak mıydık acaba?
Belki de o buradan nasıl çıkabileceğimizi biliyordur.
Onunla bir şekilde konuşmak zorundaydım.Uzun koridorlardan geçtiğimizde adam beni bir odanın önünde durdurdu. Ve cebinden çıkarttığı bir kartla beraber kapıyı açtı.
Oda beyaz duvarlardan oluşuyordu. Küçük bir yatak vardı. Hemen başucunda komodin vardı. Ortam aydınlık ve ferahtı. Gördüğüm kadarıyla burada sadece ben kalmayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrının Gözü (+18)
FantascienzaDudaklarımı dudaklarına değdirince irkildim. Zar zor nefes alıyordum. Bir eli belimi kavrarken diğer eli boynumu tutuyordu. " Seni seviyorum Octavia." dedi. Sesi titriyordu. İki robot ... Ve onları çevreleyen bir AŞK