45: Picnic Date

2.9K 351 745
                                    

Louis Harry'yi almak üzere onun evinin kapısında belireli yaklaşık on dakika olmuştu. Gönderdiği fotoğraftaki siyah tişörtü ve siyah beresi üzerindeydi. Altında siyah kot pantolonu ve siyah spor ayakkabıları vardı, üzerine aldığı spor ceket ise diğer her şeyin aksine beyazdı.

Harry kapıyı büyük bir tebessümle açarak karşıladı onu. Heyecanı gözlerinden okunuyor olmalıydı, ilk kez biriyle randevuya çıkmıyordu ama ilkmiş gibi heyecanlıydı.

"Hoş geldin!" dedi neşeyle. "İçeri geçmek ister misin yoksa hemen gidelim mi?"

Louis "Bence hemen gidelim," diye cevap verdi. Onu güzel bir yere götürecekti ve orada ne kadar çok zaman geçirirlerse o kadar iyiydi.

Harry ona pekala diyerek karşılık verdikten sonra anahtarlarını da alarak evden çıktı ve kapıyı kilitledi. Kapının hemen önünde duran gri arabaya binene kadar hiç konuşmadı. Aralarında bir soğukluk yoktu kesinlikle ama ufak bir çekingenlik vardı. Malum; en son yüz yüze geldiklerinde video çekimi sırasında öpüşmüş ve sonra da birbirlerinden hoşlandıklarını itiraf etmişlerdi.

Louis arabayı çalıştırırken "Nasılsın?" diye sorarak konuşma açan ilk kişi oldu. Harry minnettardı çünkü kendisi de içten içe ne diyeceğini düşünüyordu.

"İyiyim, sen?"

"Ben de iyiyim. Bu söylenir mi bilmem ama aslında epey heyecanlıyım ve biraz da çekiniyorum."

"Ben de!" dedi Harry kendi hislerine tercüman olunmasının verdiği coşkuyla. "Buluşmayı teklif ettiğin andan beri senin yanında ne söylesem ne yapsam diye düşünmekten çıldıracağım."

Louis onun aniden bu kadar içini dökmesini beklemediği için istemsizce kıkırdadı. Sadece heyecanlı olduğunu belirtmek istemişti; bu kadar açık bir cevap alacağını düşünmemişti. Ama dürüstlüğü daha samimi bulan biri olarak bundan hoşlanmadığını söylese yalan olurdu. Üstelik kendisi de hislerini dobra dobra söylemek istiyordu. "Evet, mesela herhangi bir hareketim ya da sözüm yüzünden benden hoşlanmama ihtimalini düşünmek beni biraz geriyor."

"Off, beni de! Şu anda bunu böyle alenen konuştuğumuz için o kadar mutluyum ki! Absürd bir hareketimi görürsen heyecanıma ver, tamam mı?"

"Bu konuşmadan sonra ikimiz de birbirimize karlı ekstra anlayışlı olacağımıza göre; rahatlayalım."

"Tamam, bence de. Ee, nereye gidiyoruz?"

"Piknik yapacağımıza göre tabi ki hentbol stadyumuna."

"Dalga geçme ya!" diye sızlandı Harry, ama Louis'nin güldüğünü görünce dayanamadı ve o da güldü. "Uzak mı peki?"

"Değil, birazdan ulaşırız."

Harry'nin evine fazla uzak olmayan bir alanı özellikle seçmişti. Yolda zaman kaybetmek istemiyordu. Piknik için getirdiği içecekler soğukluğunu kaybetmeden yerlerine yerleşseler iyi olurdu, üstelik daha yapılacak işi vardı!

Yaklaşık on dakika kadar sessizce araba kullandı. Çoğu kez yeşil ışığa denk geldiği için şanslıydı, tahmininden de kısa sürede istediği yere ulaşmıştı. Kasabaya benzer bir mahallede yan yana dizilmiş ufak tefek evlerin arasından geçerken göz ucuyla yol levhalarını kontrol ediyor, sola sapacağı yolu kaçırmamaya çalışıyordu.

Birkaç dakikalık ekstra zamanın sonunda turistik parkın giriş kapısını buldu ve diğer birkaç otomobilin de yer aldığı ufak park alanına girdi.

"Buraya daha önce hiç gelmedim." dedi Harry emniyet kemerini çıkarırken. Etrafını büyük bir dikkatle izliyordu; böyle yerler onun hep ilgisini çekerdi.

CHARITY BALLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin