Step: 5- She's perfect

247 39 69
                                    

Bugün Taehyung yine okula gelmemişti. Aradığım da açmamıştı. Dün eve geç gittiğinden dolayı uyanamamış olduğunu düşünüp sorun etmemiştim.

Şimdi de son dersime girmek için sınıfa gidiyordum. Karşımdan gelen Soyeon'u görünce göz devirmemek için kendimi zor tutmuştum. Tam yanından geçip gidecekken beni durdurdu.

"Jisoo biraz konuşalım."

İtiraz etmeme kalmadan yürümeye başlamıştı. Ben de peşinden gittim. Arka bahçeye geldiğimizde durdu ve bana döndü.

"Çabuk söyle Soyeon. Dersim başlayacak."

"Uzatmayacağım. Taehyungdan uzak dur Jisoo."

"Neden böyle bir şey yapayım?"

"Çünkü Taehyung ve ben birbirimizi seviyoruz. Arada fazlalıksın. O yüzden aramızdan çekil."

"Taehyung benim yakın arkadaşım Soyeon. Sevdiği kişi bile olsan sence bunu duyunca kabul edecek mi bunu?"

Soyeon bana yaklaşmaya başladığında olduğum yerde duruyordum. Ondan korkmuyordum ve korkacağım bir durum yoktu. İşaret parmağını omzuma bastırıp beni itmeye başladı. Bir yandan da hala konuşuyordu.

"Ondan uzak durucaksın Kim Jisoo."

Parmağını tutup havaya kaldırdım. Sertçe elini çekti. Tam tokat atacakken elini tuttum ve ben tokat attım. Her şey o kadar hızlı olmuştu ki, nasıl bu kadar sinirlendiğimi bile bilmiyordum.

Soyeon attığım darbeyle gözleri dolmuş bir şekilde koşarak yanımdan gitmişti. Yaptığım şey belki yanlıştı ama sınırlarımı zorlamıştı. Eğer Taehyung gerçekten Soyeon'u seviyorsa işte gerçek sorun bu olurdu.

***

Son dersimden çıkmış koridorda ilerliyordum. Soyeon derse girmemişti. Belli ki hala atlatamamıştı. Aslında biraz üzülmüştüm. Ama haketmiştide.

Koridorda ilerlerken iki kişinin konuştuğunu duydum. Özel olduğunu düşünerek geri dönecektim ama Taehyung'un sesini duymamla dinlemeye başladım.

"Bana tokat attı diyorum Taehyung! Neden inanmıyorsun?"

Konuşan kişiyle bunun Soyeon olduğunu anlamıştım. Ne yani okula sırf Soyeon için mi gelmişti Taehyung?

"Bende sana Jisoo'nun böyle bir şey yapmayacağını söyledim Soyeon. İzin verirsen şimdi gitmeliyim."

Ayak sesleri duymamla yakalanmamak için hemen yanımda bulunan sınıfa girdim. Daha sonra yeni çıkıyormuş gibi davrandım ve tam karşımda Taehyung geçiyordu.

"Ah Taehyung, beni korkuttun."

"Üzgünüm Jichu. Burda olduğunu bilmiyordum."

"Sen neden burdasın? Okula gelmediğini sanıyordum?"

"Seni almaya geldim. Hazırsan gidelim."

Kafamı sallayıp peşinden gittim. Bu konuyla ilgili daha sonra konuşacağına emindim.

***

Taehyung'la birlikte onun evine gelmiştik. Ben birlikte yemek için ramen yaparken o da üstünü değiştirmek için yukarı çıkmıştı.

Ramenleri tabaklara koyarken arkamda hissettiğim nefesle irkilmiştim. Arkamda Taehyung duruyordu. Ama fazlasıyla yakındı. Daha sonra kendime gelip yalan öksürdüm ve geri çekilmesini sağladım. Daha sonra ona dönüp konuştum.

"Ramenler hazır. Sen masaya geç ben getiriyorum."

Tabakları benden önce alıp masaya koydu. Daha sonra hiçbir şey demeden oturdu. Garip davranıyordu. Acaba Soyeonla kavga ettiğim için miydi?

Sessizce yemeklerimizi yerken Taehyung bir anda konuşmaya başladı.

"Jisoo?"

"Efendim."

"Sen... Bugün Soyeon'a vurdun mu?"

Yemek yemeyi bırakıp ellerimi bacağımın üzerine koydum. Başımı da eğdim ve ellerimle oynamaya başladım. Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Ne diyecektim "üzgünüm Taehyung sevdiğin kız senden uzak durmamı söylediği için vurdum" falan mı diyecektim?

"Jisoo?"

"Ben... Evet. Tokat attım."

"Neden yaptın bunu?"

Sesi sinirli değil de daha çok şefkatli gibiydi. Kafamı kaldırıp ona baktığımda sakince bana bakıyordu.

"Bana senden uzak durmamı söyledi. O bana tokat atacakken ben ona attım. Nasıl olduğunu bende anlamadım. Üzgünüm sevdiğin kıza vurduğum için."

Ayak sesleri gelince bana doğru geldiğini anlamıştım. Yanıma çöküp elini çeneme koydu.

"Sevdiğim kız. Sevdiğim kız Soyeon değil Jichu. Üstelik vurduğun için sana kızmıyorum. O yüzden özür dileme benden. Hadi kalk daha diğer adımı anlatıcaksın."

Gülüp bende ayağa kalktım. Diğer adıma geçeceğimizi bile unutmuştum. Salona geçip koltuğa oturdum. Taehyungda gelip kafasını kucağıma koydu. Bende saçlarını okşamaya başladım.

"Diğer adım ne Jichu?"

"Hmm. Adım altı: Onun mükemmel olduğunu düşünürsün."

"Nasıl yani?"

"Şöyle, o bir hata yapsa bile onun yapmayacağını düşünürsün. "O bunu yapmaz." gibi düşünürsün."

"Anladım. Yani onun yaptığı şeyleri görmezsin ve onu yüceltirsin gibi bir şey değil mi?"

"Evet, aynen öyle. Bunu nasıl anladın?"

"Aslında anlamama gerek yok. O kişi gerçekten melek gibi. Başkasına bilerek ve isteyerek zarar verecek birisi değil. Zarar verdiyse bile bir sebebi vardır."

Anladığımı belirtmek için kafamı salladım. Ama yüzüm düşmüştü dediklerinden. Bana karşı bile böyle düşünceli değildi sanırım. Taehyungda bu halimi fark ettiği için gülüyordu sanırım.

"Neye gülüyorsun?"

"Çok tatlısın Jichu."

Bir anda kucağımdan kalkıp yanağımı öptü. Ben yerimde kaskatı kesilmişken o hala gülüyordu.

"Jichu ben yukarıdan film getiriyim en iyisi."

O gittikten sonra ancak kendime gelebilmiştim. Yüzüme dokunduğumda sıcacık olduğunu fark etmiştim. Tabiki kızarmıştım. Her ne kadar yakın arkadaşım olsa da bu ani temasları heyecanlanmama neden oluyordu.

Ama bu sadece Taehyung için geçerli değildi. Hangi erkek ani temasta bulunsa böyle hissederdim. Öyle değil mi?

 Öyle değil mi?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
 Fall In Love In Step 9Where stories live. Discover now